Görmezden Gelinen Kadın Hakları ve Medusa’nın İntikamı
L: Bu çok komik çünkü hayat arkadaşım Mariana ile bir röportajda tanıştık. Radyo programı yapıyordu ve onun sorusu da buna benziyordu. Bütün bu heykelleri yalnız hissettiğim için mi yaptığımı sordu. Sebebi bu değildi elbette çünkü heykellerle çevrili olmak çılgınlık gibi bir şey. Heykeller sizinle etkileşime girmez bu yüzden onlara aşık olmuyorsun ama o heykelleri yaparken çok duygu yaşıyorsun.
Heykel üzerinde çalışırken tüm bedeninizle kendinizi bu işe adıyorsunuz, heykelle aranızda bir dans var, bazen sert bir dans, zorlayıcı. Modelleme yaparken kildeki heykele dokunursunuz, en güzel, en şehvetli kısmıdır çünkü kendinizi yansıtırsınız o modele. Öyle hassas ki aşık olmamak elde değil.
Her zaman bakışla ilgilendiğimi söylemiştim, çünkü bu, insanlar arasında yalnızca bakışın etkileşiminde gerçekleşebilecek yoğun bir şeydir. Birinin sesini duyarak da etkilenebilirsiniz pek çok şeyden de etkilenebilirsiniz ancak aşk, karşınızdakinin gözlerine bakarak gerçekleşebilir. Yani bakış çok güçlü bir şeydir demek istiyorum. Ve bir heykele iyi bir bakış yerleştirmek çok zordur.
D: Medusa’nın elinde tuttuğu baş modeli size aitmiş, bu doğru mu?
L: Evet doğru. Bunun pratik bir nedeni var; orada kopyalayacak bir şeye ihtiyacın var, bu benim yüzüm olmalıydı çünkü bunu yapmak daha kolay, aksi takdirde bir model aramalıydım ama bu aynı zamanda bir saygı duruşuydu. Caravaggio’nun ünlü resimlerimlerinden birinde genç David elinde bir Goliath başı tutar. Galeria Burguesa’da sergilenen David elinde Goliath’ın kafasını tutar ve bu aslında Caravaggio’nun otoportresidir. Aklımda hep o tablo vardı ve dedim ki, belki ben de aynısını yapmalıyım. Sırf Caravaggio’yu sevdiğim için, o benim tüm zamanların en sevdiğim sanatçılarından biri. Yani bu heykel, onun resmine bir saygı duruşu gibiydi.