
Maarif Model, Marifetli Öğreten: Dijital Paradigma Devrimi
• Matematik, yalnızca soyut formüllerden ibaret değildir; bir köprünün dayanıklılığında, bir gökdelenin sağlamlığında veya evrendeki yıldızların hareketlerinde somutlaşır. Yapay zekâ destekli uygulamalar, bu soyut kavramları öğrencilerin anlayabileceği, hatta kendi elleriyle deneyimleyebileceği bir düzleme taşımaktadır. Bu araçlar, öğrencilere yalnızca problemi çözmeyi değil, problemin kökenindeki anlamı keşfetmeyi öğretir.
Örneğin, ‘finite element analysis’ (sonlu eleman analizi) ile bir yapının dayanıklılığını simüle etmek veya Kepler yasalarını temel alarak bir gök cisminin yörüngesini modellemek, soyut teorilerin somut uygulamalara dönüşümüne olanak sağlar. ‘EdTech’ çözümleri, bu bağlamda matematiği öğrencilerin hayatlarına dokunan bir deneyime dönüştürür. Matematik, bu tür teknolojilerle yalnızca bir ders değil, bir yaşam pratiği haline gelir.
Eğitimciler için dijital yetkinlik: Zorunluluğun ötesinde bir strateji
• Eğitimcilerin dijital pedagojik yeterliklere sahip olması, bugün yalnızca bir yetkinlik değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. ‘Blended learning’ modelleri, adaptif öğrenme sistemleri ve doğal dil işleme tabanlı içerik önerileri gibi araçların etkili kullanımı, ancak bu teknolojilere hâkim bir eğitmen profiliyle mümkündür.
Eğitimcilerin, pedagojik süreçlerini teknolojiyle harmanlayabilmesi için dijital becerilerin profesyonel gelişim programlarına entegre edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, ’21. yüzyıl eğitim politikalarının yapay zekâya adaptasyonu’ öğretmen yetiştirme programları için kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. ‘Digital pedagogy’ yetkinlikleri, eğitimin niteliğini artıran stratejik unsurlar olarak ele alınmalıdır.
Yapay zekâ: Eğitimde yeni bir altın standart mı?
• Yapay zekâ, eğitimde doğru kullanıldığında yalnızca bir asistan değil, eğitmenin stratejik bir ortağı haline gelir. ‘Learning analytics’ sayesinde, yapay zekâ destekli sistemlerin sunduğu ‘öğrenci başarı analizleri’ ve ‘bireysel öğrenme profili oluşturma’ gibi özellikler, eğitmenlerin stratejik planlarını güçlendirir.
Bir öğrencinin soyut bir matematik problemini gerçek dünyaya uyarlama becerisini kazanması, yapay zekânın sağlayabileceği en değerli katkılardan biridir. Örneğin, bir gökdelenin tasarımında dayanıklılık hesapları yapmak veya bir köprü tasarımını algoritmik modelleme ile analiz etmek, teorik bilgilerin deneyimsel öğrenme ile birleştiği ideal bir pedagojik ortam yaratır. Bu, eğitimin yeni altın standardıdır.
Eleştirel perspektif: Teknolojinin sınırları ve eğitimde riskler
• Her ne kadar yapay zekâ ve dijital araçlar eğitimde muazzam fırsatlar sunsa da bu araçların yanlış kullanımı, pedagojik etkinlikte olumsuz etkilere neden olabilir. Teknolojinin yalnızca araçsal bir role indirgenmesi, eğitimcilerin pedagojik kontrolünü zayıflatabilir. Ayrıca, bireyselleştirilmiş öğrenme sistemlerinin aşırı bağımlılığı, öğrenciler arasında empati ve iş birliği gibi sosyal becerilerin gelişimini sekteye uğratabilir.