Gelisiyorum.com | Blog

Yeni Dişil ve Yeni Eril, Yeni İnsan

04.03.2025
16
Yeni Dişil ve Yeni Eril, Yeni İnsan

Dünya büyük bir dönüşümün eşiğinde. Kolektif bilinç hızla değişirken, insanlığın içsel dinamikleri de köklü bir şekilde yeniden şekilleniyor. Bu hızın yaratacağı değişimleri anlamak ve buna doğru yükselmek bu yüzden önemli… 

Tarihçi ve Davranış Bilimci, aynı zamanda İyi Yaşam Girişimcisi Dr. Nil Keskin 2019 yılında çıkan Kadınlığına Sahip Çık, 2022 yılında yayınlanan Yeni Dişil ve raflarda yeni yerini alan Yeni Eril kitaplarıyla tam da bu konuları adım adım anlatıyor. Kadın ve erkek beden formlarının yeni dünyaya fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak nasıl hazırlanacağının yollarını ve uygulamalarını…

Sevgili Nil Keskin, kadın ve erkek sizin bulgularınıza göre nasıl evrimleşti ve günümüz ruhsal ve fiziksel sorunlarına bu nasıl etki ediyor? 

Tüm Uplifers okuyucularına tekrar merhaba… Bu konu üzerinde uzun zamandır multidisipliner bakış açısıyla çalışıyorum. Ekip olarak da yaptığımız envanter, anket ve betimsel analiz sonuçları bizi ortak bazı verilere ulaştırdı. Şöyle ki; tarihsel olarak baktığımızda anayanlı toplumlardan ataerkil diyebileceğimiz toplumlara geçişle beraber 4000 yılı aşkın bir süredir tüm cinsiyetler patriarkal kurallar ve kaideler içinde evrimleşti. Tüm bu süreç tabii ki kadın ve erkek beden formları üzerinde gerek duygusal gerek de fiziksel olarak farklı etkiler yarattı. İki beden de fabrika ayarlarından uzaklaştı.

Dünya Ekonomik Forumu’nun her sene yayınladığı Cinsiyet Farkı raporuna göre ekonomik, sosyal, politik ve sağlık açısından iki cinsiyet arasında 131 yıllık bir fark var. Doğal olarak bu farkın yarattığı yine Dünya Sağlık örgütü sonuçlarına göre kadınlarda % 50 oranında daha fazla depresyon, %30 oranında daha fazla kronik rahatsızlıklar oluşuyor. Bunlar meme rahatsızlıklarından rahim hastalıklarına doğru giderken bir de doğal döngülerden çıkan kadınlık söz konusu. Yani infertiliteden, erken menopoza, adet dengesizliklerinden kadın beden formunun kendi biyolojik ritminden çıktığını görüyoruz. Yaptığımız çalışmalar ataerkil yanılgıların içinde varlık sürdürmeye çalışan kadınların özellikle psikosomatik kaynaklar ile bu ve benzeri sağlıklı olma hallerinden çıktığını işaret ediyor bize.

Reklam

Psikosomatik başlığını açtığımızda ise kadın bedeninde daha yüksek oranda bulunmasını beklediğimiz dişil enerji halinin (durağanlık hali) ya yetersiz halde olduğunu ve eril enerji tükettiğini  (hareketli) ya da aşırı yüksek halde olduğunu görüyoruz. Yetersiz olduğunda eril taklidi yapar haldeyken de doğal olarak infertilite, adet dengesizlikleri yada erken menopoz gibi sorunsalları daha çok yaşayabiliyor. Amazon Sendromu diye adlandırdığım bu konuyla ilgili bulgularımı makalelerimde bulabilirsiniz. 

Diğer uçta ise aşırı dişil olma hali var. Bu da özellikle bizim topraklarımızda da çok gördüğümüz saçını süpürge etme hali. İşte özellikle bu davranış modelini benimsemiş kadın bedenlerinde de meme hastalıkları, tiroid vb. rahatsızlıkları görüyoruz. Alma-verme dengesindeki kayıplar kadının şefkat merkezi olan meme alanında ve iletişim merkezi alanı olan boğaz bölgesinde böyle hastalıklara sebebiyet verebiliyor. 

Diğer taraftan erkek beden formuna baktığımızda orada da eril enerjinin kullanımı ile ilgili yine dengesizlik ve bunun yarattığı ruhsal ve fiziksel etkilerini görüyoruz. Ataerkil yapılar özellikle aşırı erilliği toplumda cesaretlendirirken dişilin dengesizleşmesi ve sonrada onunla etkileşim halinde erilin de yetersiz erilliğe giden yolculuğu söz konusu. 

Binlerce yıl boyunca evrimleşen eril ve dişil olma hali arasındaki bu dengesizlik, bireysel ve toplumsal düzeyde doğal olarak da çatışmalara yol açtı. İlişkilerdeki rekabet kaynaklı çatışmaların kaynağı genellikle bu dengesizlik. Doğal sonuç ise ruhsal yorgunluklar. Yavaşlama ihtiyacı…

Açıkçası yavaşlamayı seçenler, yükselen farkındalıklarla, eski paradigmalar yerini yeni anlayışlara bırakıp, günümüzde, yeni bir bilinç seviyesine yükselirken, bu dengenin yeniden kurulması için arzu duymaya başladılar. Bu yüzden küresel olarak İnsanlığın dişil ve eril enerjiler arasındaki dengeyi yeniden keşfetme sürecinde olduğunu gözlemliyoruz. 

Peki, bu denge bizi gerçekten yeni insan bir başka deyişle “üst-insan” formuna taşıyabilir mi? Daha bilinçli, daha dengeli ve ruhsal olarak daha gelişmiş bir insanlık mümkün mü? Biz aydınlanma çağı ile birlikte bu dengeyi yakalarsak ve ruhsal yükselişimizi bu zeminin üzerine kurarsak mümkün olduğunu düşünüyorum. 

Yeni İnsan’ a dönüşüm sizce nasıl başladı ve bizi neler bekliyor?

Dişil enerjideki dönüşüm en yoğun bir şekilde 2012 yıllarında hızlanarak etkisini tüm kolektif bilinçte göstermeye başladı. Pandemi döneminde iyice yükseldi. Bu dönem aslında hepimizin bildiği gibi insanların içsel dünyalarıyla yüzleşme fırsatı buldukları, dolayısıyla kolektif bilinçte daha radikal değişimlerin yaşandığı bir dönem oldu. Evden çalışma, kadın-erkek arasındaki ev işleri dengesizliği ve toplumsal yapıları etkileyen teknolojik faktörler, hepimizin dünyayla iletişimlerini yeni lensler üzerinden sorgulamamıza yol açtı.

Toplumsal rollerin, virüsün kadın-erkek demeden insana gerçekleştirdiği bir tehdit insanları birleştirerek dişil ve eril enerjilerinin yeniden şekillenmesine yol açtı. Tarih boyunca da aslında bu hep böyle olmuştur. Göçebe toplumlarda kadın ve erkeğin birlikte doğal iş bölümü yapmaları, hayatın zorluklarına birlikte göğüs germeleri gibi… Pandemi süreci de yine bu yüzden mevcut toplumsal paradigmaların sorgulanıp, yeni bir dengeye doğru adım atılmasına yön verdi. 

Bu rüzgarın içinde bizde özellikle akademik çalışmalar ve ekipçe tasarladığımız mobil çözümlerle sürece global anlamda destek vermeye çalışıyoruz. Açıkçası bu uyanışlarla birlikte insanların, içsel farkındalıklarını artırarak daha dengeli, karanlıklardan arınmış, uyumlu, daha ruhsal ve fiziksel anlamda sağlıklı  olmalarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bütünsel tekniklere hem teknolojik olarak tek bir platformda hem de ekonomik anlamda rahatlıkla erişebilmelerini sağlıyoruz. Bu dönüşüme baş koyan ve yaşayacağı derin farkındalıklarla kendini yukarıya taşıyan herkes için, yeni insana dönüşmek mümkün olmalı. Yeter ki içindeki o sonsuz kaynağa ulaşmayı istesin.

Yeni Dişil ve Yeni Eril kitaplarını okuyanlar bu vizyonda nasıl çözümlerle buluşabilecekler?

Kitapları okurlarımız şöyle hayatlarına alabilirler. Yeni Dişil hem kadın beden formunda eril ve dişilin birliğini bulma hem de bu bedene uygun enerji seviyesine gelme (dişilin daha yüksek olduğu doğal hali) için 9 kodla yolculuk içeriyor. Yeni Eril de aynı şekilde erkek beden formu için yazıldı. Ancak bir kadın yada erkek her iki kitabı da okuduğunda hem empati, hem şefkat hem de içsel uyumun pekişip dışarıya yansıması için yine yüksek farkındalıklar yaşayabiliyor. Aynı zamanda sağlığını korumaya alıyor… 

Açıkçası ben özellikle hem kişisel tam ve bütün olmak anlamda ikisinin hem de partnerlerin iki kitabı da okuyup ilişkilerine daha anlam katabileceklerini düşünüyorum. 

Her iki kitapta detaylı birer yolculuk ve her bir adım için uygulamalar içeriyor. Böylelikle gerçek dönüşümler sağlanıyor. 

Bunlarla birlikte Uplifers okurları Yeni Dişil kitabında da uygulamalar için yönlendirdiğimiz Goddess aplikasyonuna, Yeni Eril kitabında da yine yönlendirdiğimiz Gent uygulamasını indirebilir, kişiselleştirilmiş yolcuklarına ulaşabilmek için Arketip Testlerini çözerek süreçlerini başlatabilirler.

Her iki aplikasyon ve içerikler danışman kurulumuzdaki hekimler, bütünsel uzmanlar ve tamamlayıcı tekniklerle iyi oluş halinize bütünsel olarak hizmet eder. Gönül rahatlığı ile applerin size sağladığı koçluğa kendimizi teslim edebiliriz. 

Bu eşi benzeri olmayan yolculukta ve size özel çözümlerde buluşmak üzere…

İlginizi çekebilir: Wellness dünyasının öncüleri ile günlük rutinleri üzerine: Nil Keskin ile keyifli bir sohbet

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!