
Suçluluk duygusu size tam olarak ne söylemeye çalışıyor?
Pek çok terapist, danışanlarının belli bir yükü taşıdığını fark etmeyi öğrenmiş durumda ve bu yük tam olarak üzüntü değil, korku da değil ancak bunlar da genellikle ona eşlik eden duygular. Bu yük tam olarak suçluluk duygusu. Bu gelip giden bir his değil ve bunun yerine insanların zihninde dolaşıp duruyor. Suçluluk duygusu doğada bir işe yaramıyor ancak diğer şeyler gibi tekrara bir tepki de vermiyor, zamanla da geçmiyor.
Özellikle bağımlılık problemleri olan çocukların anne babalarında, kronik hastalıkla mücadele eden bir eşe sahip olanlarda, daha fazlasını yapmış olması gerektiğini düşünen bakıcılarda, mümkün olan her şey yapılmış olsa bile görülüyor.
Suçluluk duygusunun çekici bir yanı da var. Aktif hissettiriyor. Bize olan bitenleri biraz daha uğraşırsak değiştirebileceğimiz duygusunu veriyor. Bir fark yaratabileceğimizi söylüyor. Dolayısıyla suçluluğumuz içinde bir umut da taşıyor.
Umut yetersiz kalırsa
İlk başta suçluluğun umudu gizlediğini düşünmek biraz garip gelir. Suçluluk duygusunun geçmiş davranışlarımıza dair bazı psikolojik işlevleri vardır ancak gelecekte henüz bir şeyin tamamlanmamış olduğunu da hissettirir. Eğer annem hastaysa ve buna dair suçluluk hissediyorsam, belki de gelecek günlerde onu ziyaret etmem gerekir. Eğer bir arkadaşım zorlanıyorsa, belki de onu henüz aramadım ve doğru bakış açısından bakamadım.
Suçluluk değişim ihtimalini içinde tutar. Yeni bir efor gösterirsek farklı sonuçların mümkün olabileceğini gösterir. Henüz kaderin veya biyolojinin kurbanı değilizdir. Dolayısıyla suçluluk duyan aynı zamanda iyimserdir.
Fakat zaman içerisinde kontrol edebileceğimiz şeylerin sınırına geliriz. Hiçbir suçluluk düzeyi birisinin daha hızlı iyileşmesini sağlamaz veya sevdiğimiz insanların çile çekmesine engel olmaz. Suçluluk nedeniyle gidecek hiçbir noktamız kalmadığında, güçsüzlüğü hissederiz.
Güçsüzlük bizi neden korkutur?
Suçluluk bir hareket olsaydı, güçsüzlük bir duruş olurdu. Bu duruşu, uğraşlarımız sonucu değiştirmeyecek gibi hissettiğimizde yaşarız. Pek çoğumuz için bunu tolere etmek zordur.
Güçsüzlükle çok uyumlu bir kültürde yaşamıyoruz. Üretkenliğe, çabaya, bir şeyleri oldurmaya inanıyoruz. Durmak boş vermek gibi görünüyor. Bu nedenle suçluluğa daha fazla tutunarak güçsüzlük hissini geride tutuyoruz. Kendimizi yapabileceğimiz bir şey olduğuna inandırıyoruz. Bu durumda suçluluk bizi güçsüzlükten koruyor.
Peki güçsüzlük bir tehdit değilse? Bizi korumak için önemli bir şey olabilir mi?
Güçsüzlüğün bir yenilgi değil de bir sınır olduğu anlar vardır. Yapabileceğimizi yapmışızdır ve artık kenarda durmamız gerekir. Bu terk etmek, vazgeçmek değildir ancak tutunmak da değildir.
Bunun yerine güçsüzlükten faydalanarak huzura ulaşabiliriz. Suçluluğumuza çok sıkı tutunduğumuz zaman kolay yoruluruz. Geçmiş tükenmişlikleri zorlarız çünkü durma hakkımız olmadığını düşünürüz. Peki sonraki kriz geldiğinde ne olur? Kendimizi bir fark yaratabileceğimiz bir durumda bulduğumuzda ne olur? Tüm enerjimizi kazanamayacağımız savaşlara harcamış oluruz ve kazanabileceklerimiz için enerjimiz kalmaz.
Güçsüzlük bizi dinlenmeye çeker, bu dinlenme de geleceğe hazırlar. Fakat önce güçsüzlüğü kabullenmezsek, çabalarımızın fark edip etmeyeceğinden ve eyleme geçip geçemeyeceğimizden emin olamayız.
Suçluluğu nasıl bir kenara koyabiliriz?
Suçluluktan dinlenmeye geçiş kolay değildir. Huzursuzluğu ve uzaklaştırmamız gereken hislerle oturmayı kabullenmeyi gerektirir. Ancak gereklidir ve bu yolu aşmak mümkündür. Başlangıç için bazı adımlar şöyle:
- Neyin kontrolünüzde olduğunu fark edin: Kendinize şunu sorun: Bu durumda gerçekçi olarak neyi etkileyebilirim? Eğer cevabı varsa yapın. Cevap yoksa bunu fark edin. Enerjiniz kıymetlidir ve onu önemli yerlere harcayın.
- Suçluluğunuzdaki umudu fark edin: Eylem gibi hissettirdiği için suçluluk hissettiğinizi kendinize hatırlatın. Bu suçluluğu bırakmak önemli anlarda gelecekte hareket etmeyeceğiniz anlamına gelmez.
- Güçsüzlüğü koruma olarak tanımlayın: Güçsüzlüğü bir başarısızlık olarak görmek yerine gerekli bir sınır olarak görün. Enerjinizi korumanızı sağlar, kazanamayacağınız savaşlara girmenize engel olur.
- Hazırlık olarak dinlenin: Dinlendiğiniz zaman sorumluluklarınızı bir kenara koymuyorsunuz, onlara hazırlanıyorsunuz. Fark yaratabileceğiniz anlar için kendinizi güçlendiriyorsunuz.
Suçluluğu bırakmak ve umudu korumak
Suçluluk bize daha fazlasını yapmamızı söyler. Güçsüzlük ise her şeyin yapıldığını. Dinlenme ise sonraki şeye bizi hazırlar. Suçluluk duygusuna karşı yaklaşımımızı değiştirdiğimiz zaman yeni bir açıklık belirir. Bu açıklık anda kalmamızı sağlar ve onarılamaz olanı onarmaya çalışmamıza engel olur, böylece dinlenmemize de yardımcı olur. Suçluluğumuzun umduğu şey de zaten budur.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Ebeveynlikte suçluluk duygusunun nedenleri ve çözüm önerileri