
İşgücü haritası yeniden çiziliyor: 170 milyon yeni iş, 92 milyon kayıp
Gelişen yapay zekâ teknolojileri, toplumun her alanında köklü değişimleri beraberinde getiriyor. Ancak bu değişim, sadece teknolojik değil, aynı zamanda insani değerlerle birlikte ele alınması gereken bir dönüşüm. Uluslararası Sanayici İş Kadınları Derneği (USİKAD) Danışma Kurulu Üyesi Ecehan Ersöz, Türkiye’de yapay zekânın geleceğini, iş gücüne, eğitime ve aile yapısına etkilerini kapsamlı şekilde değerlendirdi. Yapay zekânın sadece sektörleri değil, meslek tanımlarını ve iş gücünü de kökten değiştirdiğini kaydeden Ersöz, veriyle düşünme, makinelerle birlikte çalışma, teknoloji ve yapay zekâ okuryazarı olma, analitik ve yaratıcı düşünme yeni çağın anahtarı haline gelirken, milyonlarca iş dönüşüyor, yeni roller doğuyor. Kazananların “insan ve yapay zekâ iş birliğini” doğru kurgulayanlar olacağını ifade etti.
“GELECEK “İNSAN VE YAPAY ZEK” İLE ŞEKİLLENECEK”
Gelecek artık sadece insanın ya da sadece yapay zekânın değil, her ikisinin iş birliğiyle şekilleniyor. Ecehan Ersöz, yapay zekânın insan beyninin işleyişini taklit eden yapay sinir ağlarıyla, muhakeme etme, öğrenme ve anlamlandırma gibi insanlara özgü yetenekleri üstlenebildiğine dikkat çekti. Ancak bu dönüşümün insan katkısı olmadan sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Ersöz, “Yapay zekâyı sadece teknolojik bir devrim olarak değil, insanın merkeze alındığı bir gelişim süreci olarak değerlendirmeliyiz. Bu nedenle geleceği ‘insan ve yapay zekâ’ birlikte inşa edecek.”
Endüstri 4.0’dan Endüstri 5.0’a geçişle birlikte bu sinerjinin önem kazandığını belirten Ersöz, yapay zekânın işlevselliğini artıran yeni yaklaşımlar olan kuantum yapay zekâ, genel yapay zekâ ve ajan/temsilci yapay zekâ gibi alanların ise bu dönüşümde önümüzdeki yıllarda belirleyici olacağını ifade etti.
YENİ İŞ MODELLERİ, YENİ MESLEKLER
Yapay zekânın iş dünyasında köklü bir dönüşüm yarattığına dikkat çeken Ecehan Ersöz, özellikle iş fonksiyonlarında otomasyonla birlikte birçok pozisyonun ya değişeceğini ya da ortadan kalkacağını vurguladı. Ancak bu değişimin sadece iş kaybı değil, aynı zamanda yeni iş fırsatlarını da doğuracağını işaret eden Ersöz, araştırmalara göre “2025-2030 arasında dünyadaki iş gücü dönüşümünün yüzde 22 oranında bir hareketlilik yaratacağı, 170 milyon yeni iş oluşturulacağı tahmin ediliyor. Ancak, bu büyümenin, mevcut işlerin yüzde 8’ine (veya 92 milyon işe) eşdeğer bir yer değiştirme ile dengelenmesi bekleniyor. Sonuç itibariyle de toplam istihdamda net yüzde 7’lik bir büyümeyle 78 milyon yeni iş öngörülmekte. Rapora göre ortalama olarak, çalışanların mevcut beceri setlerinin yüzde 39’unun 2025-2030 arasında dönüşeceği veya geçerliliğini yitireceği tahmin edilmekte. Türkiye özelinde ise beceri setlerinin yüzde 44’ü dönüşüme uğrayacak.” dedi. Teknoloji alanında büyük veri uzmanlığı, fintech mühendisliği, yapay zekâ, robotik, biyomedikal ve makine öğrenimi gibi alanların yükselişte olacağını, öte yandan dijital becerilerle donatılmış gençlerin şirketlere sağlayacağı katkının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Ersöz, Cumhurbaşkanlığı koordinasyonunda hayata geçirilen Ulusal Staj Programı gibi yapılarla gençlerin sektöre entegre edilmesinin stratejik önem taşıdığını belirtti
EĞİTİM 5.0: ÖĞRENCİ MERKEZLİ, TEKNOLOJİ DESTEKLİ
Geleneksel eğitim modellerinin hızla değişen bir ortamda öğrencilerin başarılı olmak için gereken becerileri, zihniyeti ve araçları kazanmaları için yeterli olmadığını, eğitim alanında da geleceğin iş dünyasına uyum sağlayacak yapay zekanın entegre edildiği süreçlerin tasarlandığını belirten Ecehan Ersöz, eğitimde yapay zekâ destekli “Eğitim 5.0” yaklaşımının benimsenmesi gerektiğini söyledi. Yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve oyunlaştırma gibi teknolojilerin eğitimde bireyselleştirilmiş öğrenmeyi destekleyeceğini belirten Ersöz, “Eğitim 5.0, öğrencileri sadece akademik değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal olarak da geliştirmeyi hedefliyor. Problem çözme, yaratıcılık ve eleştirel düşünme gibi beceriler ön planda olacak.” dedi. T.C. Millî Eğitim Bakanlığı himayesinde düzenlenen TETZ 2025 Zirvesi’ne de değinen Ersöz, yapay zekânın eğitim politikalarında kritik rol oynayacağına işaret ederek bu tür etkinliklerin vizyoner yaklaşımlar açısından çok kıymetli olduğunu vurguladı.
“İNOVASYON AİLEDE BAŞLAR”
2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesiyle birlikte ailenin teknolojik dönüşüm karşısındaki rolü de yeniden gündeme geldi. Aşırı teknoloji kullanımının aile içi iletişimi zayıflattığını, değer aktarımını sekteye uğrattığını ifade eden Ersöz, “İletişim kopukluğu ve paylaşım eksikliği, çocukların duygusal gelişimini olumsuz etkiliyor. Dijital ebeveynlik ve teknoloji farkındalığı artık her anne babanın gündeminde olmalı.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın dijital okuryazarlık, siber zorbalık, dezenformasyon ve dijital bağımlılıkla ilgili farkındalık projelerini de takdirle anan Ersöz, bu çalışmaları “Milli Teknoloji Hamlesi”ne toplumsal destek olarak değerlendirdi. Ersöz, “İnovasyon ailede başlar. Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan nesiller için duygusal zekâ, empati ve sezgilere sahip bireyler yetiştirmeliyiz. Geleceğin tasarım dünyasında bu becerilere çok ihtiyacımız olacak. İhtiyaç fazlası teknoloji kullanımı bu becerilerin gelişimini engelleyebilir veya var olanı köreltebilir”
GENÇLERE MESLEK SEÇİMİNDE KRİTİK UYARILAR
Üniversite tercih dönemine yaklaşırken öğrencilerin ve ailelerin merak ettiği temel konu: “Hangi meslekleri seçmeli?” Geleceğin mesleği kavramını iki temel kriterle değerlendiren Ecehan Ersöz, “Seçilecek alanın geleceğinin olması ve bireyin bu alana uygunluğu çok önemli. Yapay zekâ sadece yazılım ve mühendislikte değil; tıptan hukuka, lojistikten psikolojiye kadar her alanda rol oynayacak. Bu nedenle öğrenciler ilgi ve yeteneklerine uygun alanları tercih etmeli.” Değerlendirmesinde bulundu. Disiplinler arası eğitimin önemine dikkat çeken Ersöz, sadece teknik değil sosyal bilimlerde de teknoloji odaklı müfredatın geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Her öğrencinin yapay zekâ geliştiricisi olmasına gerek yok, önemli olan bu teknolojiyi doğru anlamak, doğru kullanmak ve kendi alanındaki süreçlere entegre edebilmek. Dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta da şu: Yapay zeka, büyük dil modelleri alanında gerçekleşen ivmeyle bugünkü konumuna geldi. Bu durum insan içinde önemli olan sözel yeteneklerin insan-yapay zekâ dengesini korumada, duyguları, düşünceleri ifade etmede dilin, iletişimin önemine dair kritik bir detay. Dolayısıyla teknik ve sayısal bölümlerin yanında sözel bölümlerde önemli. Geleceğin mesleği, sizin doğanıza ve ilgi alanınıza uygun olan meslektir. Kendini doğru tanıyan birey, hangi alanda olursa olsun yapay zekâ ile iş birliği yaparak, yeni iş alanları geliştirerek fark yaratabilir.”