
Rolls-Royce Phantom’un Yüzyıllık Sanat Yolculuğu
Rolls-Royce, Phantom modelinin sanat dünyasıyla kurduğu benzersiz bağın 100. yılını kutluyor. Salvador Dalí, Andy Warhol, Henri Matisse, Pablo Picasso gibi 20. yüzyılın en önemli sanatçılarıyla yolları kesişen Phantom, sadece bir otomobil değil, başlı başına bir sanat eseri olarak tarihe geçti.
Kurulduğu günden bu yana çağdaş sanatın öncüleriyle anılan marka, Phantom’u dünyanın dört bir yanındaki galerilerde – Londra’daki Saatchi Galerisi ve New York’taki Smithsonian Tasarım Müzesi gibi – sergileyerek kültürel mirasını güçlendirdi.
Phantom’un sanat tarihindeki unutulmaz anları arasında, 1955’te Salvador Dalí’nin Paris sokaklarında 500 kilo karnabahar ile doldurduğu Phantom ile gerçekleştirdiği sıra dışı performans yer alıyor. Dalí, ayrıca 1934’teki “Les Chants de Maldoror” illüstrasyonunda da Phantom’u buzlarla kaplı bir manzarada betimleyerek lüks ile absürdü ustaca harmanladı.
1960’larda Dalí ile tanışan Andy Warhol, 1938 model bir Phantom’a sahip olmuş ve bu aracı 1970’lerde New York sanat sahnesinin simgelerinden biri haline getirmişti. Rolls-Royce, bugün bu mirası, çağdaş sanatçılarla iş birliği yaparak yaşatmaya devam ediyor.
Phantom’un sanatsal kimliği, 1911’den bu yana araçların önünde yer alan ünlü Spirit of Ecstasy heykelciğiyle daha da pekişiyor. Charles Sykes tarafından tasarlanan bu ikonik figür, hem otomotiv hem de sanat dünyasında kalıcı bir simge haline geldi.
Rolls-Royce Phantom, ikinci yüzyılına girerken koleksiyonerler, sanatçılar ve vizyonerler için sadece bir ulaşım aracı değil; kişisel ifade, estetik ve kültürel bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.