
Taylandlıların mutlu yaşam felsefesi sanuk ile hayattan keyif almak
Her kültürün kendine has bir mutluluk ve eğlence anlayışı var. Ama akla sürekli yüzünde gülücükler açan insanların yaşadığı Tayland geldiğinde durum biraz değişiyor. Tam olarak anlamını karşılamasa da “eğlence” olarak çevrilen “sanuk”, Taylandlılar için oldukça önemli bir yaşam felsefesi. Özellikle yoğun stres, karmaşa ve depresyonla boğuşan modern dünya insanının örnek alması gereken bir dünya görüşü olduğu söylenebilir.
Tayland’ın 7/24 hayat dolu, renkli sokaklarını düşününce sanuk çok daha iyi anlaşılıyor. Her zaman iyi niyetli, saygılı ve uyumlu olan sanuk, akılsız bir eğlence veya hafiflik gibi anlamlar içermiyor. Aksine çok daha içsel ve değerli bir aktivite olarak görülüyor, hatta bazen neşe yoluyla zorlukları aşmaya yardımcı oluyor. Tay kültürünün nazik, sevecen ve çok katmanlı yönü de bu şekilde anlaşılıyor.
Sanuk’u anlamak
Tay kültürünün rehber ilkesi kabul edilen sanuk, en genel haliyle “hayata neşe katmak” anlamına gelse de bundan çok daha fazlasını kapsıyor. Kişisel refahı ve sosyal uyumu artıran büyüklü küçüklü her tür aktivite veya düşünce biçimi, bu yaşam biçimine örnek gösterilebiliyor. Sabah kahvesini yudumlamak, arkadaşlarla sohbet etmek, derin nefes almak, hatta iş toplantısına katılmak bile sanuk olarak adlandırılabiliyor. Özetle sanuk’un, hayattaki küçük mutlulukları bulmak ve sıradan anlara eğlence katmak olduğu söylenebilir. Bu nedenle Taylar, eğer keyif almıyorlarsa çok fazla kazandıran işinden istifa edebiliyor veya keyif almadıkları bir ortamdan uzaklaşabiliyor. Tüm özgürlüklere sahip bizim gibi modern bireyler için ne kadar zor ve ulaşılmaz görünen kazanımlar, öyle değil mi?
Sanuk felsefesinin temelinde, her anın değerini sorgulama fikri yatıyor. Dolayısıyla yaşanan her an sadece dışarıdan keyifli ve eğlenceli görünmüyor, aynı zamanda kişiye ruhsal açıdan da iyi hissettiriyor. Farkındalıkla yapılan bu tür seçimler, sosyal ortamlardaki bağları daha da güçlendirerek huzurlu ve mutlu bir toplum yaratıyor. Hayatın neşeli olması fikri günlük etkileşimlerden iş hayatına kadar her ana yansıyor ve aile yemekleri, iş toplantıları veya pazar aktiviteleri hep büyük bir kahkahayla gerçekleştiriliyor.
Sanuk’un kültürel faydaları
Sanuk felsefesini benimsemek, hayatta keyif almaktan bir adım öne geçen bir anlayış. Yaşanan her anda olumlu bakış açısı geliştirme ile ilgili olan bu anlayış birey yaşamına coşku ve mizah katmayı hedefliyor. Budist bir yaklaşımla her şeyin geçici olduğunu kabullenerek neşeyi önceliklendiriyor ve hayatı yaşamak gerektiği fikrini savunuyor. Böylesi bir Tay stili yaşamda, hayattaki gündelik zorluklar yüzdeki gülücükler ve davranıştaki zarafetlerle aşılıyor. Bu da toplumsal harmoniyi ve birlikteliği pekiştiriyor.
Ancak diğer adıyla “Gülümsemeler Ülkesi” olarak adlandırılan Tayland’da sanuk, bir tür başa çıkma mekanizması olarak da kullanılıyor. Dışarıdan gelen çoğu yabancının fark etmediği bu çok katmanlı gülümsemeler, alt tabakada sevinç ve minnettarlığın yanı sıra çok sayıda duygu saklıyor. Örneğin; Taylar bir doğum gününde de bir cenaze töreninde de aynı şekilde içten gülümseyebiliyor ve bu düşünce biçimi hayata farklı şekillerde nüans ediyor. Sanuk ile yakından ilişkili olan “mai pen rai” kavramı, “önemli değil” veya “takma kafana” gibi anlamlar içeriyor. Fakat bunu umursamaz bir şekilde değil de hayattaki tüm zorlukların da mutlulukların da geçici olduğu fikrinden yola çıkarak yapıyor. Çatışmadan kaçınarak bireye kendi halinde mutluluk aşılayan sanuk, günlük hayatta şu tür kazanımlar sağlıyor:
1. İş yerinde verimlilik artışı
Modern toplumların çoğunun hayat memat meselesi olarak gördüğü bir çok şey, sanuk felsefesinde çok fazla önem taşımıyor. Bu da özellikle iş hayatına olumlu yansıyor. Çünkü en önde gelen ofislerde bile çalışanların eğlenmekle meşgul olması normal kabul ediliyor. Bu durum üretkenliği artırarak işlerin daha hızlı ilerlemesini sağlıyor. Ayrıca ekip uyumunu artırıyor, paylaşılan eğlence yoluyla güçlü iş dinamiklerinin kurulmasına katkı sağlıyor ve karşılıklı yardımlaşmayı teşvik ediyor. Neşeli çalışma ortamı, çalışan moralini artırdığından işten ayrılma oranlarını da düşürüyor.
2. Günlük streste azalma
Eğlence ve rahatlama, sosyal aktivitelerden ziyade bireysel gereksinim olarak görülüyor. Böylece Taylar en sıradan anlarda bile mutluluğu bulabiliyor, yapmak istemedikleri hiçbir şeyi yapmak zorunda kalmıyor. Zorunlulukların getirdiği stres ve yük, en başından ortadan kalkmış oluyor. Yanlış anlaşılmalar, istemeden katılınan etkinlikler veya içinden gelip de açıkça söylenemeyen cümleler Taylar için sorun olmaktan çıkıyor. Anlayış ve empati yetilerini geliştiren bu kültür, herkesin kendi önceliğini belirlemesine izin veriyor.
3. Bireysel gereksinimleri önceliklendirme
Yaşamdaki herhangi bir aktivite keyifli olmadığında, birey onu yapmamayı tercih edebiliyor. Bu sayede insanların toplumsal deneyiminde eğlence, doğrudan bir özgürlük ve gereksinim haline geliyor. Özetle, birey tarafından yapmaya değer görülmeyen hiçbir şey yapılmıyor. Aksine, katılınan her tür aktivite ise farkında ve bilinçli şekilde orada olmak istediğini gösteriyor. Yani herhangi bir bahaneye veya zoraki açıklamaya gerek kalmadan birey kendi isteklerini açıkça ifade edebiliyor.
4. Toplumsal birliktelik
Sanuk felsefesinin özünü yansıtan ve Geleneksel Tayland Yılı olarak bilinen Songkran festivali gibi etkinlikler, toplum için büyük önem taşıyor. Bu tür festivaller kollektivite ruhunu vurguluyor ve toplumsal uyumu artırıyor. Dünyanın en büyük su savaşı olarak da bilinen geleneklerin tümü, eğlenceyle harmanlanarak toplum yapısını zenginleştiriyor.
Sonuç olarak sanuk, hayatta kendini ve mutluluğu bulmak isteyen tüm modern bireyler için oldukça iyi bir rehber. Yanıt ise bizim karmaşıklaştırmak istediğimizden çok daha basit: Sadece neşeli bir tutum beimse ve hayattan keyif almaya bak!
Kaynak: bbc, thaicyclopedia
İlginizi çekebilir: İsveç kahve molası ‘fika’ya dair merak edilenler