Anılarımız da bizi görecek mi?
Zamanda kısa bir yolculuk konulu bir yazı yazmayı düşünüyordum bugün sizlere. Zamanda yolculuğu işlemiş birkaç film önerisi sunacaktım aslında. Ancak düşündüm de bu konuyla ilgili binlerce yazı halihazırda zaten var. Hatta ben de bu gibi yazılardan kaç tane film önerilerine ulaşmıştım kim bilir…
Ama yazmak istediğim konu da zamandı ya, hatta zamanda yolculuk… Nasıl yapsam diye düşünürken aklıma son zamanlarda düşündüğüm bir şey geldi, yazmayı istediğim ya da hayal ettiğim bugünün konusu…
‘Zeki Müren’de bizi görecek mi?’ vardı hatırlarsınız…
Vizontele repliğinden hayatımızın hangi döneminde hangimiz esinlenmedik, hangimiz kullanmadık ki? Benim sizlere bugün sormak istediğim soru da bu soru misali biraz aslında…
Anılarımız da bizi görüyor muydu?
Anlamsız geldi değil mi? O zaman şöyle ifade edeyim kendimi…
Hani bizler anılarımızı düşünmeye dalıp zamanda ufak bir yolculuk yapıyoruz ya anda arada (ya da kimilerimiz sıklıkla), işte biz o anıları gözümüzde, zihnimizde canlandırırken acaba diyorum, o hatıralarımızdaki halimiz de bizi hissediyor mudur? Ya da tam da o sırada farklı bir duygu karmaşasında buluyor mudur kendini? Kısacası şunu soruyorum ‘Anılarımız da bizi görüyor mudur?’
Bir düşünsenize, kim bilir kaç kere hiç sebep yokken bir boşluğa düştüğünüz olmuştur, kaç kere kendinizi tanımlayamadığınız bir ruh hali içerisinde bulmuşsunuzdur. Ya da kaç kere ‘Ne oldu? Daldın gittin!’ sözleri yankılanırken kulağınızda, zihninizin anlam veremediğiniz bir yere uçup gittiğini ve tam da o soru ile birlikte geri geldiğini hissetmişsinizdir. Olmadı mı, yaşamadınız mı hiç bu hissi?
Ne sevdiğiniz birine kötü bir şey olduğunda hissettiğiniz o nefes alamama, boğulma anı gibi ne de güzel bir şey olduğunda hissedilen heyecanlanma anı gibi… Karman çorman bir duygudur bu, anlatması zordur ama bilen bilir. Anlık gelip siz fark etmeden uçup giden… Ne dersiniz? Bizim gelecekteki benliğimizin ‘Bir bakıp çıkacaktım.’ deme ihtimali olabilir mi sizce bu?
Geçmişle, gelecekle ilgili düşünmekten kendini alamayan, anın tadını çıkarmak dururken çoğunlukla bir yerlere takılı kalmış bir şekilde kendini bulan benim gibilerin kafasını bu gibi sorular kurcalar kimi vakit. Kimi vakit dediğime de bakmayın ya neyse…
Bir garip duygudur o an hissedilen, bir an donup kalırsınız hiç yokken, ne olduğunu anlamlandıramadığınız yetmezmiş gibi bir de merak kaplar içinizi. Tam da o vakit diyorum işte, anılara dalan benliğimizi hissettiğimiz bir an olabilir mi acaba bu? Bazen ‘Bir ürperti geldi sanki.’ diye de tanımladığımız o his hani. Biz olmayalım ya o ürperti?
Bilimsel bir açıklaması var mı yok mu bilmiyorum, açıkçası hiç araştırmadım da belki bana öyle geliyordur, belki de gerçekten böyle bir şey vardır, orasını bilemem ama eğer öyle bir şey varsa belki de geçmişimizi değiştirebiliriz diye düşünüyorum ya da geleceğimizi bilemiyorum.
Biraz karışık duygular ve anlatım olduysa affola, gelin kendimi daha açık ifade edeyim.
Hani o an dedim ya, ansızın kendimizi garip hissettiğimiz o an için size ve en önemlisi kendime bir tavsiyem olsun bu konu ile ilgili. Bundan sonra o anlarda bir farkındalığımız olsa mesela. Dursak ve mantıkla düşünmeye çalışsak… Belki de gelecekteki benliğimizin bize tam da o sırada uğramasının bir sebebi vardır.
Olamaz mı? Olabilir…
Belki de içinde bulunduğumuz kararsızlığımızı çözmek ya da bize birkaç saniye durup düşünme fırsatı vermek için gelmiştir ziyaretimize.
Bu gibi ‘mistik’ olaylara çok da inanan biri olduğumu söylemem doğru olmayacaktır. Görmediğim, yaşamadığım şeylere inanan biri olmasam da bu gibi filmlerin, hikayelerin her zaman ilgimi çekmiş olduğunu da belirtmek isterim.
Kısacası diyorum ki öyle farklı bir hisse kapıldığımız zaman belki de doğru kararı vermekte yardımcı olacak olgun halimizin sesini mi dinlemeliyiz? Hani durup durakladığımız o an iyice bir düşünsek, belki de geleceğimize en doğru şekilde yön vermemiz için büyük bir fırsattır bu bizlere…
Aslında ne kadar karışık bir konunun içine sokmuşum kendimi ve sizleri şimdi fark ediyorum. Çünkü tam şu an aklımda beliren sorunun birçok cevabı olabileceği gibi hiçbir cevabı da olmayabilir…
Hadi siz bu konuyu düşünüp değerlendiredurun, ben de belki aklımdaki soruyu biraz daha gözden geçirip bir sonraki yazımda dile getirebilirim…
Son olarak, bu yazım aklıma Sliding Doors filmini getirdi doğrusu. Çok uzun yıllar önce izlemiştim. İzlemeyenlere önerir ve beğeneceklerini söyleyebilirim. Zaten başrolünde Gwyneth Paltrow olan bir filmi kim niye beğenmesin ki?
Anılarda kaybolmadan, geleceğe çok takılmadan, anı yaşayıp keyif alabileceğimiz günlerde buluşmak dileğiyle, sağlıkla kalın…
İlginizi çekebilir: Hayat, hep mi bir ‘Ayak İşleri’?