Gelisiyorum.com | Blog

Başkasının hikayesinde kendi değerimizi aramak

10.07.2025
25
Başkasının hikayesinde kendi değerimizi aramak

Hayatımızın akışında hepimiz farkında olmadan başkalarıyla kendimizi karşılaştırırız. Bir arkadaşının tatil fotoğrafı, bir tanıdığının kariyer başarısı ya da sosyal medyada paylaşılan “mutlu aile” pozları… Küçük bir kaydırma hareketiyle başkasının hayatına tanık olur, o görüntüye bakarken kendi hayatımıza sessizce dönüp bakarız. Ve çoğu zaman bu bakış meraktan çok bir değerlendirme içerir: Ben yeterince iyi miyim?

Kıyaslama, insanın doğasının bir parçası gibi görünse de, bu karşılaştırmalar sürekli hale geldiğinde içsel huzuru zedeleyen bir baskıya dönüşebiliyor. Özellikle sosyal medya, hayatın sadece seçilmiş ve öne çıkarılmak istenen karelerini sunduğu için gerçeklikten uzak bir sahne yaratıyor. Bu sahnede herkes güçlü, üretken, mutlu, bakımlı, sevdikleriyle uyum içinde… Oysa o fotoğrafın karesi donduktan sonra yaşananlar görünmez kalıyor.

Kıyaslama tuzağının en belirgin etkilerinden biri, kişinin kendi başarılarını ve değerini küçümsemeye başlamasıdır. “Ben de onun kadar üretken olmalıyım.”, “Benim de hayatım öyle görünmeli.”, “Ben de o kadar seviliyor olmalıyım…” Bu iç ses zamanla bir eleştiri mekanizmasına dönüşür ve kişi kendi içinden gelen ihtiyaçları duymakta zorlanır. Oysa kıyaslama, başkasının yoluna bakarken kendi yönümüzü kaybetme riskini taşır.

Kişinin gelişimi karşılaştırmaya değil, farkındalığına dayanır. “Benim için anlamlı olan ne?”, “Ben hangi değerleri önemsiyorum?”, “Benim rotam ne olmalı?” gibi sorular, insanı daha gerçek bir yolculuğa çıkarır. Kıyaslama ise bu soruları susturur ve bastırır. Çünkü dış dünyadan gelen sesler, kişinin kendi iç sesiyle olan temasını bozar.

Elbette çevremizi gözlemlemek, ilham almak ya da bir model belirlemek normaldir. Ancak bu gözlemin nereye evrildiği de önemlidir. Eğer bu gözlem kişiyi güçlendirmiyor, aksine yetersizlik hislerini tetikliyorsa orada bir durmak gerekir. Kıyaslamanın içeriğine, sıklığına ve ruhumuzda bıraktığı izlere bakmak, bu tuzaktan çıkmanın ilk adımı olabilir.

Reklam

Sosyal medya çağında her şeyin görünür, sayılır, takip edilir ve kıyaslanabilir hale gelmesiyle birlikte içsel onay ihtiyacımız da dış dünyaya taşınmış durumda aslında. Beğeniler, yorumlar, takipçi sayıları… Bazen bir paylaşım yapıp sonra sessizce şu soruyu sorarız: Yeterince ilgi gördü mü? Bu soru aslında başka bir yere işaret eder: “Ben yeterince görünür müyüm? Yeterince kabul ediliyor muyum?”

Terapi süreçlerinde de sıkça karşılaşılan bir tema bu: “Başkaları gibi hissedemiyorum.”, “Yeterince başarılı değilim.”, “Sosyal medyada herkes bir şey yapıyor, ben geride kalmış gibiyim…” Oysa çoğu zaman bu hislerin ardında yorgunluk, beklenti kaygısı ve görünmeyen bir özdeğer eksikliği yatar. Kıyaslama, bu eksikliği büyütür. Çünkü bizi kendimiz olmaktan uzaklaştırır.

Bu nedenle zaman zaman kendimize şu hatırlatmayı yapmamız gerekebilir: Her hayat biriciktir. Her hikayenin dinamiği, zemini, yükü farklıdır. Başkasının yolculuğu bize ilham verebilir ama yönümüzü belirlememelidir. Çünkü biz yalnızca başkası olmadığımızda tam oluruz. Kendimize döndüğümüzde, iç sesimize kulak verdiğimizde, kıyaslamadan özgürleştiğimizde gerçek iyilik hali işte orada başlar.

Sevgilerimle,

@klinikpsikologbetulcavlak, @payepsikolojimerkezi

İlginizi çekebilir: Başarıdan neden kaçıyoruz?

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!