Gelisiyorum.com | Blog

Bayramda kalabalıklar içinde iç huzuru koruma rehberi

05.06.2025
28
Bayramda kalabalıklar içinde iç huzuru koruma rehberi

Bayramlar; sarılmalar, sofralar, kahkahalar kadar içten içe yoran sorgulamalar, eski roller ve duygusal tetiklenmeler de demek. Çocukluğunuzda büyüdüğünüz evin kapısından içeri adım attığınızda yıllardır bıraktığını sandığın duygularla yeniden yüzleşmek… Bir yanınız “bayramda aileyle olmak güzeldir” derken diğer yanınız sessizlik, sakinlik ve kişisel alan özlemiyle yanabilir. Hem gelenekleri yaşatıp hem de kendi iç huzurunuzu koruyabilmek mümkün mü?

Bu yazı, kalabalık aile sofralarında boğulmadan, tetikleyici diyalogların arasında kaybolmadan, bayramı daha bilinçli ve dengede geçirmeniz için hazırlandı. İçinde nefes molaları, zarif sınırlar, küçük kaçışlar ve büyük farkındalıklar var. Çünkü en kalabalık anlarda bile kendi içindeki sessizliğe ulaşmak mümkün. Gelin beraber neler yapabileceğimizi sıralayalım:

Güne niyetle başlayın: Enerjinizi siz belirleyin

Sabahları uyandığınızda zihniniz hemen “giyin, hazırlan, git” komutlarıyla dolabilir. Ancak birkaç saniyelik bir niyet, tüm günün enerjisini değiştirebilir.

Bir cümle önerimiz var: “Bugün kendi merkezimde kalmayı, nezaketle sınırlar çizmeyi ve kalbimi korumayı seçiyorum.” Bu basit cümle, sadece bir dilek değil içsel pusula görevi görebilir. Çünkü niyet, dışarıdaki karmaşaya karşı içerideki huzurun nişanıdır.

Zor sorulara nazik cevaplar verin: Savunmak yerine yönlendirin

Bayram, aynı zamanda “sorular mevsimi”dir. “Evlilik ne zaman?”, “Çocuk düşünüyor musunuz?”, “İşler iyi mi?” gibi cümleler niyet edilmese de özel alanınıza sızar. Bu noktada sertleşmeden, yüzünüzü düşürmeden cevap vermek mümkün: “Şu an başka şeylere odaklanıyorum ama ilgine teşekkür ederim.” Unutmayın, sınır çizmek kabalık değil, ruh sağlığını korumaktır.

Reklam

Mini kaçamaklar planlayın: Sessizlik bir haktır

Kalabalık evlerde herkesin sesi birbirine karışır. Bazen kendinizi nefessiz ya da görünmez hissedebilirsiniz. Tam da o anda kaçmak değil, geri çekilmek gerekir. Banyoya geçin, kapınızı kapatın. Derin bir nefes alın ve tekrar edin: “Ben güvendeyim. Bu an geçici. Kendi merkezime dönebilirim.” Bu ne uzaklaşmak ne de kaçmak. Bu, kendinizi yeniden duymak için sadece kısa bir mola.

Kendi mola zamanları tanıyın: Kalabalıkta kaybolmayın

Herkes aynı masada ama herkes aynı durumda değil. Siz belki o an sadece kendinizle olmak istiyorsunuz. O halde, kahvenizi alın ve balkona çıkın. Gözlerinizi uzaklara dikin. Kısa bir yürüyüş yapın. Ya da sessizce bir odada oturun. Bunlar “bencil” eylemler değil, “kendi merkezini koruyan” eylemlerdir.

Yargılayan bakışları fark edin ve serbest bırakın

Aile içinde roller dağıtılmıştır. Siz “uslu çocuk”, “sorunsuz kardeş”, “her şeyi halleden kişi” olabilirsiniz. Ama artık o değilsiniz ya da sadece o değilsiniz. Her bakışın altında bir beklenti olabilir. Ama unutmayın: “Ben, onay almadan da değerliyim.” Bu cümleyi zihninizde değil, hücrelerinizde hissetmeye çalışın.

Geceleri kendinize yazı alanı açın

Gün boyunca söyleyemediğiniz, bastırdığınız, ertelediğiniz her duygu, geceleri içinizde yankılanabilir. Bu yankıyı susturmak yerine yazıya dökün. Yazı önerisi: “Bugün en çok neyi içimde tuttum? Neden?” Kalem, en sessiz terapisttir. Ne yargılar ne acele eder. Sadece sizi sizle buluşturur.

Çocukluk rolünden yetişkinliğe geçin

Bayramda, çocukluğun geçtiği evde bulunmak sizi geçmişin içine çekebilir. Annenizin sesi, koltukların kokusu, evin sıcaklığı… bir anda sizi “küçültebilir”. Ama siz artık o değilsiniz. Şu an buradasınız ve yetişkin benliğinizle varsınız. Geçmişin izini sürmek değil; bugünün farkında olmak huzurun anahtarıdır.

Her duygunuzu herkesle paylaşmayın

Duygularınızı paylaşmak sağlıklıdır. Ama kiminle paylaştığınız daha da önemlidir. Her dinleyen, sizi anlayan değildir. Sizi yargılamadan dinleyecek bir kişiye açılmak hem rahatlatır hem güç verir. Kendinize yalnızca güvenli birine açılma hakkını verebilirsiniz.
Bu, ruhsal hijyenin en kıymetli adımıdır.

Kalabalığın içinde sevdiğinizle bağ kurun: duygusal ankrajlar oluşturun

Bayram, herkesin bir arada olduğu ama kimsenin kimseye tam anlamıyla temas etmediği bir kalabalığa dönüşebilir. Böyle anlarda, sevdiğiniz bir kişiyle kuracağınız küçük bir bağ, ruhunuza âdeta bir sığınak olur. Bir bakış, kısa bir fısıltı, ortak bir tebessüm… Bunlar size “yalnız değilsin” mesajını verir. Eğer yanınızda sizi anlayan biri varsa onunla 1 dakikalık bir konuşma bile zihinsel yükünüzü hafifletir.

Günü şükürle bitirin: Huzur, takdirle büyür

Kendinizi eleştirmek kolaydır: “Bugün yeterince iyi davranamadım”, “yine duygulanıp sustum.” Ama ya koruyabildikleriniz? Uykuya dalmadan önce sorun kendinize: “Bugün kendimi en çok nerede ve nasıl koruyabildim?”

Bayram, yalnızca tatlılar, sofralar, buluşmalar değil; aynı zamanda içsel farkındalığın en çok sınandığı zamanlardan biridir. Bu yazıdaki her öneri, sizi hem dış dünyayla bağ kurmaya hem de kendi içinizde kalmaya davet ediyor. Unutmayın; iç huzur, dış koşullar mükemmel olduğunda değil, siz merkezinizde kalabildiğinizde yeşerir. Kalabalıkların içinde bile kendi sesinizi duyabilir, zorlayıcı anları zarafetle geçebilir ve bu bayramda, en çok kendinize yakın olabilirsiniz. En güzel bayram, kalbinizle barış yaptığınız andır.

İlginizi çekebilir: Hissediyor ama anlatamıyoruz: Bayram tatilleri neden bazılarımız için tetikleyici?

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!