
Bazı Kitaplar Sizi Hasta Eder: Çözemediklerimiz, Çözmeye Çalışırken Kaybolduklarımız
Faulkner, edebiyatı sıradan bir anlatı aracı olarak görmeyen bir isim. Ses ve Öfke‘de zaman algısını parçalayarak, okuru zamanın ötesine taşıyor. Bir olay örgüsünden çok, parçalanmış zihinlerin hikâyesi anlatılıyor. Kitap, bir ailenin çöküşünü ama aynı zamanda toplumun çürümüşlüğünü yüzünüze tokat gibi çarpıyor.
Faulkner kimdir?
Amerikan edebiyatının ağır topu. Güney’in karanlık yüzünü ve insan doğasının derin yaralarını işleyen bir yazar. Eserleri, anlamak için değil hissetmek için yazılmış gibi. Zaten Faulkner okurken anlamak gibi bir derdiniz varsa, o dertten vazgeçin. Çünkü o, hikâyeyi değil, hissi anlatıyor.
Bu yazarlar ve kitapları, okuru “bitti” diyerek bırakanlardan değil. Onlar, kitap bittiğinde bile sizinle kalıyor, gece uyurken bile zihninize fısıldamaya devam ediyor. Kolay okunacak eserler mi? Asla. Ama bir kere o labirente girdiniz mi, çıkmayı da istemiyorsunuz.
Çünkü bazı kitaplar, insanı rahatlatmak için değil, yerinden oynatmak için yazılır. Ve işin garibi, biz de o sarsıntıyı sevmekten kendimizi alamayız…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio