
Beden Algısı, Başarı ve İlkel Zihin
Kadınlığın temsil ediliş şekliyle ilgili dünyada değişen bir şey yok. Geleneksel medyadaki temsiller, sosyal medyada fazlasıyla sürdürülüyor. Geleneksel medyada yayıncıların bakış açısıyla üretilen temsiliyeti, sosyal medyada yayıncı konumundaki milyonlarca insanın bakış açısı pekiştiriyor ve yeniden üretiyor. Kadınlığın baskın olarak fiziksel görünüm kriterlerine hapsedildiği bu dünyaya ne kadar maruz kalınırsa, o denli kendini olumsuz kıyaslama eğilimi artıyor. Erkeklerin kadınlara ve kadınların kadınlara beden algısı üzerinden yaptırımları toplumsal olarak meşrulaştırılıyor.
Olumsuz beden algısı ve yeme bozuklukları üzerine yürütülen araştırmaların incelendiği çalışmaların sonuçlarını şöyle özetleyelim;
– Sosyal medyada geçirilen toplam süreden ziyade, fotoğraf paylaşımı ve yorum yapma gibi etkileşimler, beden algısı kaygılarını daha fazla artırıyor.
– Fotoğraf paylaşımı, görüntüleme, beğenme ve yorum yapma gibi görüntü odaklı etkileşimler, bireylerin kendilerini dış görünüşleri üzerinden değerlendirme eğilimlerini artırıyor. Bu durum kişilerin ince beden ideallerini içselleştirmelerine neden oluyor ve dolayısıyla beden memnuniyetsizliği ile yeme bozuklukları artış gösteriyor.
– Medyada öne çıkarılan güzellik idealleri, kadınların ve genç kızların kendilerini sürekli olarak gözlemlemelerine ve dış görünüşleri üzerinden değerlendirmelerine sebep oluyor. Sosyal medyada özellikle yakın arkadaşlar ve ünlülerle yapılan görünüş kıyaslamaları beden imajı kaygılarını artırıyor.
– Çeşitli deney sonuçları şöyledir: Çekici ve daha az çekici olan Facebook profilleri katılımcılara gösterilmiş ve çekici profillere maruz kalanların beden memnuniyetsizliği artmıştır. Koreli üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada, öğrenciler zayıf bir kişinin kilo vermek istemesiyle ilgili paylaşımları gördüklerinde beden memnuniyetleri düşmüştür. Bir başka çalışmada, Facebook’ta 20 dakika vakit geçiren kadınların, diğer online platformlarda zaman geçirenlere kıyasla kilo ve vücut şekli konusunda daha fazla kaygı yaşadıkları tespit edilmiştir. Çoğu çalışma kadın katılımcılarla yapılmış olsa da, erkeklerin de benzer şekilde beden memnuniyetsizliği ve yeme bozuklukları yaşayabildiği gösterilmiştir.
– Olumsuz beden algısının sosyal medya ile ilişkilerinin incelendiği çalışmalarda, olumsuz sonuçları artıran kriterler ortaya konulmuştur. Bunlar, sosyal medyada geçirilen süre, sosyal medyayı kullanma sıklığı, sosyal medyadaki arkadaş sayısıdır. Uzun süreli araştırmalar bu kriterlere dayanarak, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde 4 hafta ile 18 ay sonrasında beden memnuniyetsizliklerinin ve bununla ilgili kaygılarının arttığını göstermiştir.
– Kimi araştırmalara göre, kendisini ideal bulan kişilerin beden memnuniyetleri kıyaslama sonucu artabilirken, bunun tam tersi de geçerlidir.