
Bu 20 İran Filmi, Sinemanın Gizli Mücevheri
Konusu:
“There Is No Evil”, dört bağımsız ama tematik olarak birbirine bağlı hikâyeden oluşur. Her hikâye, İran’da idam cezası sistemine ve bu sistemin sıradan bireylerin hayatına etkilerine odaklanır. Filmde bir doktor, bir asker, bir sevgili ve bir baba karakteri üzerinden, ölüm emrini uygulamakla yükümlü olan veya bu sisteme karşı duran bireylerin vicdani çatışmaları anlatılır.
Filmde sorulan temel soru şudur: “İdam cezasını bizzat uygulamıyorsan, buna katkıda bulunmuş sayılır mısın?”
Neden İzlemelisiniz:
Bu film, İran’daki otoriter yönetimin bireyler üzerindeki baskısını çok katmanlı bir vicdan sorgusu üzerinden aktarır. Her bir bölüm, farklı bir sosyal sınıfa, yaş grubuna ve yaşantıya odaklanırken temel ahlaki meseleyi merkezde tutar. Mohammad Rasoulof’un yönetmenlik becerisi ve şiirsel anlatımıyla birleşince, seyirciye derin etkiler bırakan, evrensel bir insanlık dramına dönüşür.
The Song of Sparrows (Serçelerin Şarkısı) – 2008
- Yönetmen: Majid Majidi
- IMDb Puanı: 7.8
- Süre: 96 dakika
- Tür: Dram
- Dil: Farsça
- Ödüller:
- Berlin Film Festivali – En İyi Erkek Oyuncu (Reza Naji)
- Asia Pacific Screen Awards – En İyi Film Adayı
- İran Fajr Film Festivali – En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetimi
- Giffoni Gençlik Film Festivali – En İyi Film
Konusu:
Kerim, bir devekuşu çiftliğinde çalışan sade bir aile babasıdır. Bir gün, işini kaybettikten sonra tesadüfen şehirde motosikletle insan taşıyarak geçimini sağlamaya başlar. Şehrin karmaşasında, çürümüşlüğün ve bireysel çıkarların içine sürüklenirken, bir yandan da ailesinin saf değerleriyle yüzleşir. Tüm bunlar, küçük kızının kırılan işitme cihazını tamir ettirmeye çalıştığı süreçte yaşanır.
Film, şehir ile taşra, yozlaşma ile saflık, zorluk ile umut arasında gidip gelen dokunaklı bir yaşam öyküsüdür.
Neden İzlemelisiniz:
Majid Majidi’nin insan ruhuna dair hassas anlatımı bu filmde de kendini güçlü şekilde hissettirir. Film; onur, aile, sadelik ve modern yaşamın getirdiği yozlaşmaya karşı direniş gibi temaları büyük bir içtenlikle işler. Ana karakterin dönüşümü, büyük olaylar üzerinden değil, küçük ama derin insani anlar üzerinden aktarılır. Sessizliğin, mimiklerin ve doğanın dili filmde sıkça kullanılır.
Film Hakkında Notlar:
- Reza Naji’nin sade ve içten oyunculuğu Berlin’de büyük takdir görmüş ve ona “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandırmıştır.
- Filmdeki görsellik, İran kırsalının şiirselliğini ve şehir karmaşasının kaosunu büyük bir ustalıkla yansıtır.
- Majidi, filmde modernleşmenin getirdiği değer kaybını “ufak detaylar” üzerinden gösterir.
- Son sahnelerde kullanılan metaforlar, İran sinemasının klasik “az ile çok anlatma” biçiminin güzel örneklerindendir.
Son Söz: Sessizliğin ve Sadeliğin Gücü
İran sineması, görkemli sahnelerden ve büyük laflardan uzak durarak, insanın en kırılgan yanlarına sessizce dokunmayı başarır. Bu sinema; çocuk gözlerinden politik baskılara, kırsal yaşamdan kadın özgürlüğüne kadar geniş bir yelpazede gerçek hayatın çelişkilerini ve güzelliklerini anlatır. Çoğu zaman bir bakış, bir sessizlik ya da bir yolda yürüyen karakterle tüm bir toplumun ruh hali yansıtılır.
Bu yazıda yer verdiğimiz 20 film, sadece sinemasal birer başarı değil; aynı zamanda yaşanmışlıkların, sabrın ve içsel yolculukların da birer yansımasıdır. Her bir yönetmen, farklı koşullar ve kısıtlamalar altında bile evrensel dil olan sinemayı kullanarak izleyiciyle güçlü bir bağ kurmayı başarmıştır.
Eğer daha önce İran sinemasına hiç şans vermediysen, bu liste senin için mükemmel bir başlangıç olabilir. Eğer zaten bu dünyaya aşinaysan, belki de gözden kaçırdığın birkaç başyapıtı keşfetme zamanı gelmiştir.
Unutma, bazen bir milletin ruhunu anlamak için dev ansiklopediler okumaya gerek yoktur; bir İran filminde, bir çocuğun gözünden o ruhu görüp hissedebilirsin.
İlginizi çekebilir: İzlerken New York’u yaşatacak en iyi filmler