Gelisiyorum.com | Blog

Değişim ve bitişle nasıl başa çıkarsınız?

26.08.2025
25
Değişim ve bitişle nasıl başa çıkarsınız?

İnsanın her şeye nasıl da alıştığını fark ediyor musunuz?

Ufak ya da büyük, iyi ya da kötü… Her şeye hızlıca uyum sağlayabiliyoruz. Aslında bu uyumlanma özelliğimiz, bizi yaşamda tutan en temel yetilerden biri. Fakat bir gün, alıştığımız şeyler hayatımızdan çıkınca; tam da bizi ayakta tutan bu özellik, bu kez canımızı yakmaya başlıyor.

Geçtiğimiz günlerde, bir sene boyunca bileğimde taşıdığım, aşramda taktığım Devi Abhaya Sutra, (korkudan özgürleşmek için takılan kırmızı kutsanmış ip) durup dururken çıktı. O an ne yapacağımı bilemedim. Sanki bir şey sona ermişti. Yeniden takmak geldi aklıma… Ama bazı şeylerin geri dönüşü olmuyor. İnsan, bir yolun sonuna geldiğini bir şekilde anlıyor. Hoşumuza gitmese de… Kabul etmek zor geliyor sadece.

Bir öğrencimle ve onun arkadaşıyla uzun bir sohbete daldık geçenlerde. Üç yıllık ilişkileri bitme noktasındaymış. Her bitiş gibi, o da yolun sonuna gelmenin ağırlığını taşıyordu kalbinde. Elbette geçerdi. Neler geçmedi ki? Ama bazı ağırlıklarla bir süre yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Ve kabul edelim, bu hiç de kolay değil.

Mutlulukla başlayan yollar, zamanla sıkışmaya başladığında çoğu zaman “acil çıkış kapısını” aramamız gerektiğini fısıldar bize. Ama her sıkışma da “git” anlamına gelmez. Bunu kendi hayatımda birçok kez deneyimledim. Hangisinde kalmalı, hangisinde gitmeli? Bu ayrımı yapabilmek, ustalık gerektiriyor. Ve işin zor yanı şu: Her deneyim yepyeni. Her seferinde yeniden karar vermek zorundayız.

Seneler önce böyle bir yoldaydım. Yolumun daraldığının, sağlıksız hale geldiğinin farkındaydım ama insan yürümeye devam etmek istiyor. Belki de “ittirirsem olur” diye düşünüyor.

Reklam

Bir gün hocam, “Anne karnında sağlıklı olmayan bebek nasıl düşüyorsa, yaşamda da sağlıklı olmayan şeyler biter.” demişti. O cümle uzun süre mantram oldu.

Neden çıkış kapısına ulaşmak bu kadar zor?

Çünkü sağlıklı ilişkiler de bizi zorlar. Zorluk her zaman kaçılması gereken bir şey değildir. Hiçbir büyüme, zorlanmadan olmaz. Zorlanma varsa, büyüme vardır. Asıl mesele şu: Bu zorluk hangi zorluk?

Ne zaman gitmeli? Ne zaman çıktığımız yolun sonuna geldiğini anlarız?

Bu sorunun herkese uyan tek bir cevabı yok. Herkesin hissi, deneyimi farklı. Ama sonunda dönüp dolaşıp aynı soruya geliyoruz:

“Ne hissediyorum?”

Ve o hisle biraz kalabilirsek, yol kendiliğinden netleşmeye başlıyor. Netlik, bir meltem rüzgarı gibi usulca hayatımıza giriyor.

Evet, her şeye alışıyoruz. Ama hiçbir şeye alışmadan, bağ kurmadan yaşamak da insan olma deneyiminden uzaklaştırır bizi. Alışmak, kabul etmek, bırakmak, acı çekmek, ağlamak, gülmek, mutlu olmak…

İnsanlığımızın hem en güzel, hem de en yorucu yanına kucak açabilmek neden mümkün olmasın?

Ve mutlulukla başlayan yollar kalp yaralarına döndüğünde, “gülün dikeni” diyerek yine de yaşanmış anları hafif bir tebessümle karşılayabilir miyiz?

Elbet ki, bir gecede olmuyor ama kişisel hayatımda kullandığım bir yöntemim var. Acaba sorusu ile yaşamamak için konu ne olursa olsun, elimden gelenin fazlasını yapmayı seçiyorum.

Sonra bir an geliyor tüm bunlara rağmen kalbim sıkışmaya, ayaklarım geri geri gitmeye başlıyor. İşte orası olası bir bitişin de işareti oluyor, arkadaşlar.

Ve ben ne zaman bu bitişi görmek istemesem (konu ne olursa olsun) hayatın darbesi bir o kadar da sert oluyor.

Ve görmezden geldiğim gerçeğin çağlayanı altında eziliyorum.

İnanıyorum ki; işaretleri vaktinde kalp gözümüzle okuyabilirsek, yolumuz netleşecektir.

Kalp gözü mü ne?

O hep anın içinde ve çok nettir ve ufak da olsa kuşkusu yoktur.

Vadesi dolmuş ne varsa sevgiyle kapatabilmek,

Yeni niyetlere, yollara cesaretle…

İlginizi çekebilir: Yetersizlik hissine kapılmayın: Yoga güçtür, özden gelir

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!