
‘Denizlerin temizliği için topyekün mücadele şart’
Sadece Muğla kıyılarındaki teknelerden her gün 600 tona yakın sıvı atık üretildiğini belirten Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) Genel Müdürü Kadir Karakaya, “Marinalarda yer bulamayan ya da maliyet nedeniyle açıkta konaklayan bazı tekneler atıklarını maalesef denize bırakabiliyor. YATED olarak bu sorunu hafifletmek amacıyla sıvı atık toplama kapasitesi 20 ton olan YATED-1’i inşa ettik ve hizmete sunduk. YATED-1 ile 11 ayda 1500 ton atığın denize karışmasını engelledik. Ancak Türkiye genelinde yalnızca 27 sıvı atık toplama teknesi var, bu yeterli değil. Deniz temizliği için topyekün mücadele şart” dedi. Türkiye’nin 2 milyar dolarlık tekne üretim sektörünün marina kapasitesi yetersizliği ve artan maliyetler nedeniyle daraldığını vurgulayan Karakaya, “Bağlama kapasitemiz sadece 26 bin, Avrupa’da bu rakam 200 binlerde.” uyarısında bulundu.
Türkiye’nin cennet koylarının karşı karşıya kaldığı kirlilik tehlikesine karşı harekete geçen Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED), YATED-1 isimli sıvı atık toplama teknesiyle yaklaşık 1 yıldır faaliyet gösteriyor. Şu anda Göcek Körfezi’nde çalışmalarına devam eden YATED-1 teknesi ile sürdürülebilirlik için kritik bir sorumluluk üstlendiklerini ifade eden YATED Genel Müdürü Kadir Karakaya, “Yola çıkarken hedefimiz yılda 1000 ton sıvı atık toplamaktı. Henüz ilk yılda bu rakamı aşarak 1500 tona ulaştık. Bu tablo, ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor. Bu aslında bir başlangıç. Sadece bir tekne ile yola çıktık. Buradaki sıkıntıya ve sorunlara vurgu yapmak istedik. Bundan sonraki süreçte de denizlerimizi korumak için çalışmalara devam edeceğiz.” dedi. YATED’in 25 yıllık geçmişe sahip bir sektör derneği olduğunu belirten Karakaya, YATED-1 projesinin, derneğin sosyal sorumluluk misyonunun en somut örneklerinden biri olduğunu ifade etti. Deniz turizminin yoğun yaşandığı Muğla kıyılarında teknelerin ürettiği günlük sıvı atık miktarının 600 tona ulaştığını aktaran Karakaya, “Marinalarda yer bulamayan ya da maliyet nedeniyle açıkta konaklayan bazı tekneler atıklarını maalesef denize bırakabiliyor. YATED olarak bu sorunu hafifletmek amacıyla sıvı atık toplama kapasitesi 20 ton olan YATED-1’i inşa ettik ve hizmete sunduk.” diye konuştu.
DENİZLERİN TEMİZLİĞİ İÇİN TOPYEKÜN MÜCADELE
YATED-1 teknesinin, sintine suları, gri ve siyah su atıkları ile atık yağları toplayarak karadaki bertaraf tesislerine ulaştırdığını kaydeden Karakaya, “Bu teknemizle denize 1500 tonluk bir atığın karışmasını engelledik. Şimdi ikinci tekne için hazırlıklara başladık. Hedefimiz bu tekneyi Marmaris bölgesine göndermek. Ancak burada da denizlerin korunması amacıyla tüm kurum ve kuruluşları göreve ve desteğe çağırıyoruz. Çünkü bu sadece YATED’in girişimleri, bir sektörün hamleleriyle sonuca ulaşmaz. Topyekün bir mücadele ve destek gerekiyor. Örneğin Selimiye, Orhaniye gibi atık kabul tesisi olmayan bölgeler var. Çok ciddi bir ihtiyaç var bu konuda.” dedi. Türkiye genelinde yalnızca 27 adet sıvı atık toplama teknesi bulunduğunu, bunların da büyük kısmının özel işletmelere ait olduğunu hatırlatan Karakaya, “YATED gibi STK’ların bu sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Biz bu işi kâr amacıyla değil, geleceğimiz için yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE BAĞLAMA KAPASİTESİ DÜŞÜK
YATED-1 projesiyle denizlerdeki kirliliğe karşı mücadele ederken, YATED olarak aynı zamanda sektörel gelişmeleri de yakından izlediklerini belirten Kadir Karakaya, sektörün en büyük yapısal sorunlarından birinin marina kapasitesinin yetersizliği olduğunu kaydetti. Türkiye’de yalnızca 64 yat limanı ve 26 bin bağlama kapasitesi bulunduğunu söyleyen Karakaya, “Devletin yürüttüğü projelerle bu kapasiteye 10 bin ilave yapılması planlanıyor. Ancak Avrupa’daki rakamlarla kıyaslandığında bu sayı eklendiğinde dahi oldukça yetersiz kalıyor. İtalya, İspanya ve Fransa gibi ülkelerde bağlama kapasitesi 200 binlere ulaşıyor. Türkiye’de talep arzın çok üzerinde. Bu da fiyatların artmasına ve teknelerin marinaya giremeden satılmasına neden oluyor.” diye konuştu. Sektördeki kapasite sorununun, tekne üretiminden turizme kadar birçok alanı olumsuz etkilediğinin altını çizen Karakaya, “Teknesini bağlayacak yer bulamayan ya da yüksek maliyet nedeniyle bağlayamayan kullanıcılar, tekne kullanımından vazgeçiyor. Bu da hem üreticiyi hem de turizm gelirlerini zorluyor.” dedi. Karakaya, kapasite artışı konusunda kamu desteğinin şart olduğunu vurguladı.
2 MİLYAR DOLARLIK SEKTÖR
Dünya genelindeki sıralamalarda Türkiye’nin, yat ve tekne üretiminde Avrupa’da İtalya ve Hollanda ile birlikte ilk üçte yer aldığını söyleyen Karakaya, ancak bu başarının sürdürülebilirliğini tehdit eden bazı ekonomik risklere dikkat çekti. Karakaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurdaki durağanlık, girdi maliyetlerinin artması, işçilik maliyetleri ve nitelikli iş gücü sıkıntısı nedeniyle ihracat rakamlarımız düşüşe geçti. 2023 yılı ihracat verilerine göre Türkiye; dıştan takma motorlu botlarda yaklaşık 4 bin 500, içten takmalı büyük teknelerde 360, yelkenlilerde ise 50–55 adet ihracat gerçekleştirdi. Şişme bot ihracatı ise 1000 civarında gerçekleşti. Ancak pandemi döneminde artış gösteren bu rakamlar son iki yıldır azalma trendinde. Toplam pazar hacmimiz yan sanayiyle birlikte 2 milyar dolara ulaşıyor. Ancak bu potansiyel daralıyor.”
TEKNE SAHİBİ OLMAK LÜKS DEĞİL
YATED’in yılda iki kez karada ve denizde düzenlediği tekne fuarları ile tekne sahipliği algısını da dönüştürmeyi hedeflediğini dile getiren Karakaya, “Toplumda tekne sahibi olmak sadece yüksek gelir grubuna hitap eden bir konuymuş gibi algılanıyor. Oysa ki bir araba fiyatına mütevazı bir tekne de alınabilir. Sorun, bakım ve bağlama maliyetlerinin yüksekliği…” dedi.