
Dış onay ihtiyacından kurtulmak mümkün mü?
Dış onay… Hepimizin hayatının bir yerinde düştüğü tuzak. Çoğu zaman bunun yanlış olduğunu biliriz ama yine de kendimizi başkalarının takdirine muhtaç halde buluruz. Başkaları bizi beğensin, onaylasın, alkışlasın isteriz. Fakat bu yol, insanı kendi içinden koparır ve özgüveni dış etkenlere teslim eder. Hep daha fazla takdir görmek, beğenilmek, kutlanmak isteriz. Oysa ki bu yolun sonu yok. Dış onayla beslenen bir özgüven, en küçük eleştiride yerle bir olmaya mahkum. Bu yüzden o bağı kopartmak ve dış onay ihtiyacından özgürleşmek şart. Peki ama nasıl?
“Değerinizi anlamak için dışarıdan gelen onaylara güvenmek sürdürülebilir değildir. Eğer insanların sizi geliştirmesine güvenirseniz, aynı zamanda sizi yıkma gücünü de onlara vermiş olursunuz. Onların görüşlerinden bağımsız olarak değerlisiniz.”
Tinybuddha.com yazarlarından John Emmanuel bu konuyu detaylıca ele alıyor ve dış onaya bağımlılığı besleyen yanlış zihniyetleri derliyor. Gelin bu düşünce kalıplarına ve onları nasıl devirebileceğimize daha yakından bakalım…
Mükemmel olma takıntısı
Birçok kişi, mükemmel olmanın eleştiriyi engelleyeceğini ve genel kabul görmeyi sağlayacağını düşünür. Oysa mükemmellik, ulaşılması imkansız bir hedeftir ve bu arayış kişinin kendisini sürekli yetersiz hissetmesine neden olur. En ufak bir hata ya da eksiklik, özgüveni hızla sarsar ve dış onaya duyulan ihtiyacı daha da artırır.
Peki ne yapmalı?
Mükemmeliyetçilik yerine gelişim odaklı bir bakış açısını benimsemek en iyisidir. Hataları ve eksiklikleri kişisel bir yetersizlik göstergesi olarak görmek yerine, öğrenme fırsatı olarak değerlendirmek önemlidir. Küçük ilerlemeleri takdir etmek ve başarıyı yalnızca kusursuzlukla ölçmemek faydalı olacaktır.
Başarısızlık korkusu
Toplumda başarı, çoğu zaman kişinin değerinin bir göstergesi olarak algılanır. Bu nedenle başarısızlık, genelde değersizlik hissiyle eşdeğer tutulur. Oysa başarısızlık, gelişimin doğal bir parçasıdır ve kişinin temel değerini belirlemez.
Peki ne yapmalı?
Başarı ve başarısızlığı bir kimlik tanımı olarak değil, bir süreç olarak görmek en doğrusudur. Hedefleri belirlerken esnek davranmak ve her adımı bir öğrenme deneyimi olarak kabul etmek gerekir. Başarısızlık durumunda yapıcı ve anlayışlı bir yaklaşım geliştirmek, iç huzuru korumaya yardımcı olur.
Kıyaslama tuzağı
Başkalarının yaşamlarını kendi hayatıyla kıyaslamak, özellikle sosyal medya nedeniyle yaygın bir davranış haline gelmiştir. Bu kıyaslama, kişinin kendi potansiyelini görmesini engeller ve sürekli eksiklik hissine yol açar.
Peki ne yapmalı?
Kıyaslama alışkanlığını bırakıp bireysel gelişime odaklanmak en iyisidir. Kendi hedeflerine, ilerleyişine ve potansiyeline göre bir değerlendirme yapmak önemlidir. Sosyal medya kullanımını sınırlandırmak ve öz farkındalık geliştiren pratiklere zaman ayırmak yararlı olur.
Herkesin onayını beklemek
Toplumda kabul görmek önemli bir ihtiyaçtır; ancak tüm insanların beğenisini kazanmak gerçekçi bir beklenti değildir. Bu çaba, kişinin kendi değerlerinden ve gerçek ihtiyaçlarından uzaklaşmasına sebep olur.
Peki ne yapmalı?
Öncelikle kendi değerlerini ve önceliklerini netleştirmek en sağlıklı yaklaşımdır. Gerekli durumlarda ‘hayır’ demeyi bilmek ve sağlıklı sınırlar çizmek gerekir. Tüm insanları memnun etmenin mümkün olmadığını kabullenmek ve samimiyet temelli ilişkileri tercih etmek önemlidir.
Dış onayı öz değerin ölçütü sanmak
Terfi, ödül, övgü gibi dışsal faktörler, kişiye kendini iyi hissettirebilir; ancak bu unsurlar kalıcı değildir. Kişisel değer sadece dış onaydan beslendiğinde, sürekli bir tatmin arayışı başlar ve bu durum içsel dengeyi bozar.
Peki ne yapmalı?
Kendi başarılarını ve güçlü yanlarını fark etmeye odaklanmak en sağlıklı yoldur. Kendi kendini motive etmeyi öğrenmek ve elde edilen başarıları dış onaya ihtiyaç duymadan kutlamak gerekir. İçsel onay mekanizmasını güçlendirmek, öz saygının sürdürülebilir olmasını sağlar.
İçsel yansımayı ihmal etmek
Kişi kendi değerlerini, güçlü ve zayıf yanlarını tanımıyorsa, yetersiz öz farkındalığa sahipse başkalarından gelen yorumlara daha bağımlı hale gelir. Bu durum, bireyin kendi kararlarını almakta zorlanmasına ve sürekli onay arayışına girmesine yol açar.
Peki ne yapmalı?
Öz farkındalığı geliştirmek için düzenli iç gözlem yapmak en etkili adımdır. Kişisel değerleri, motivasyon kaynaklarını ve hedefleri belirlemek gerekir. Günlük tutmak, kişisel gelişim kitapları okumak veya gerekirse profesyonel destek almak faydalıdır. Kendini daha iyi tanımak, dış yorumlardan daha az etkilenmeyi sağlar.
Sonuç olarak dış onay bağımlılığı, günümüzde pek çok insanın yaşam kalitesini ve iç huzurunu olumsuz etkileyen yaygın bir durumdur. Bu bağımlılığı besleyen yanlış inançları fark etmek ve yerine daha sağlıklı zihniyetler yerleştirmek, kalıcı bir iç güven inşa etmenin en önemli adımıdır.
Kaynak: tinybuddha.com
İlginizi çekebilir: Başkalarının söylediklerini ne zaman dinlemeli, dinlememeliyiz?