Capital.com’un “Londra” Ofisi
Dünyanın dört bir yanından en sürdürülebilir yerleşim yerleri
Küresel ısınma, çevre kirliliği ve doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlar, sürdürülebilir yaşam tarzlarına olan ilgiyi her geçen gün artırıyor ve çevreye duyarlı ve sürdürülebilir yaşam alanlarının da önemi her geçen gün artmaya devam ediyor. Bu bağlamda, dünyanın dört bir yanındaki bazı yerleşim yerleri, doğayla uyum içinde ve çevreye duyarlı yaşam pratikleriyle öne çıkıyor. Doğayla uyumlu, enerjiyi verimli kullanan ve çevresel ayak izini minimumda tutmayı başaran yerleşim yerlerini keşfetmek için hemen galerimizde gezintiye çıkabilirsiniz. İşte daha yeşil ve sürdürülebilir bir dünya için ilham veren yerler…
Gothenburg, İsveç’in sürdürülebilir kentsel gelişim projeleriyle ünlü olan kenti. Yenilenebilir enerji projeleri ve enerji verimliliği çalışmalarıyla öne çıkan bu kentte ayrıca, sürdürülebilir tarım ve yerel gıda hareketleri de destekleniyor. Kentin havalimanı en yüksek Havaalanı Karbon Akreditasyonu sertifikasına sahip ve havaalanındaki servisler petrol yerine kolza tohumu ile çalışıyor. Göteborg Yeşil Şehir Bölgesi, bölgeyi 2030 yılına kadar emisyonlardan tamamen arındırmak amacıyla yeni sürdürülebilir ulaşım yolları ve altyapılarını test ediyor.
Aalborg, Danimarka’nın sürdürülebilir şehir planlaması ve çevre dostu politikalarıyla dikkat çeken yerleşim yeri. Şehir, bisiklet dostu yolları ve yeşil alanlarıyla ünlü. Oteller, restoranlar, müzeler, mağazalar ve pek çok turistik mekan birbirine yürüyerek gidilebilecek uzaklıkta. Daha uzakta olan aktiviteler içinse bol miktarda toplu taşıma mevcut. Yenilenebilir enerji kaynaklarına önem veren şehir, 2030 yılına kadar karbon nötr olma hedefine sahip.
Glasgow, “sevgili yeşil yer” anlamına gelen Galce bir isim ve ismi gibi kendisi de oldukça “yeşil” olan bu şehir, 2030 yılına kadar Birleşik Krallık’ın ilk karbon nötr şehri olmayı hedefliyor. Şehir, yeşil alanlar ve çevre dostu ulaşım seçenekleri sunarak çevreci bir yaşam tarzını teşvik ediyor.
Sürdürülebilir kentsel gelişim projeleriyle öne çıkan Belfast, çevreyi koruma konusunda oldukça başarılı eko-politikalara sahip. Gıdadan ulaşıma, giyimden turizme, ekonomiden siyasete yaşamı ve insanı ilgilendiren her alanda doğayı gözeten politikalar geliştiren Belfast, 2050 yılına kadar sıfır emisyonlu bir şehir olmayı hedefliyor. Ayrıca, çevre bilincini artırmaya yönelik pek çok eğitim programı da sunuyor.
Sürdürülebilir şehir planlaması ve çevre dostu ulaşım sistemleriyle dikkat çeken Fransa’nın sıcacık şehri Lyon, uzun bisiklet ve yaya yolları ile doğa ile iç içe bir yaşam tarzını destekliyor. Özellikle ulaşım ve toplu taşıma araçları konusunda önemli çalışmaların yürütüldüğü Lyon’da elektrikli araçlar oldukça yaygın ve otobüs ve metroların yaklaşık %75’i elektrik ile çalışıyor.
Seul’ün hemen dışında bulunan ve bir milyon nüfusa sahip bir şehir olan Goyang, yeşil alanlarını artırmak ve korumak için yoğun çaba harcayan yerleşim yerlerinden biri. Hava kirliliğini minimumda tutmak için çeşitli önlemlerin alındığı bu şehirde, bitki örtüsünü daha yeşil tutmak için yaklaşık 68 büyük park bulunuyor. Ayrıca, şehirde bulunan akıllı çöp kutuları atıkların %82’sinin geri dönüştürülmesini sağlıyor.
Tirol, Alpler’in kalbinde yer alan, adeta cennet gibi bir Avusturya eyaleti. Nefes kesici bölge halihazırda elektriğinin %45’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyor ve kendine özgü dağ havasını ve bozulmamış içme suyunu korumaya yardımcı olmak için fosil yakıtları terk ederek 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı planlıyor.
Sadece 17.900 nüfuslu bir sahil kasabası olaan Nyborg’ta elektriğin %85’inin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, atıkların %74’ünün geri dönüştürülmesi ve otellerin %87’sinin sürdürülebilir sertifikalı olması, bu güzel şehri dünyanın en sürdürülebilir yerleşim yerleri arasına sokmayı başarıyor.
Rocky Dağları’nın eteklerinde yer alan Boulder, 2021’de US News & World Report tarafından üst üste ikinci kez Amerika’da en yaşanılası yer seçilmiş. Uzun bisiklet yolları, geniş yeşil alanlar ve geliştirilmiş toplu taşıma hizmetleri, Boulder’in sürdürülebilir bir yerleşim yeri olmasına katkı sağlıyor. Ayrıca, Boulder’in sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar %70 oranında azaltmak, 2035 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak ve 2040 yılına kadar karbon pozitif durumuna ulaşmak gibi hedefleri de var.
Wisconsin Üniversitesi’nin bulunduğu Madison şehri ülkedeki en bisiklete binilebilir ve yürünebilir şehirlerden biri. 280’den fazla park sayısıyla ve 5 bin dönümden fazla kamu arazisine sahip olmasıyla, çevre dostu bir yaşam tarzını teşvik eden bu küçük şehir, 2030 yılına kadar tüm şehir operasyonları için %100 yenilenebilir enerjiye ve net sıfır karbon emisyonuna geçmeyi planlıyor.
BENZER KONULAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM