Frostpunk 2 İnceleme – LEVEL Online
Antidepresan lobisinin gizli ortağı 11 bit Studios, Frostpunk 2 ile zaten düşe kalka devam ettiğimiz hayatımızı daha da zorlaştırmaya devam ediyor. İlk Frostpunk oyunu ile halimize şükretmemizi sağlayan stüdyo, bu sefer de oyuncuları haline şükrettirmeye kararlı.
İlk oyunun aksine, bu devam oyununda yenilikçi mekanikler ve daha derin bir hikaye anlatımı sunan Frostpunk 2 bana biraz The Walking Dead’i hatırlattı. Dizinin ilk sezonları yürüyenlere (zombilerden) karşı hayatta kalma mücadelesi iken, ilerleyen sezonlarda asıl düşmanın hayatta kalan insanlar olduğunu görüyorduk. Frostpunk’ta en büyük sıkıntımız dondurucu hava ve açlıktı. Eksi 20 derecelerde çoluk çocuğu madenlere kömür toplamaya, dedemiz yaşındaki amcaları ise yiyecek bir lokma peşinde buzun ve karın ortasına yolluyorduk. Frostpunk 2’de ise dinamikler biraz daha değişmiş. Artık kömür toplamak, buzların içerisinde tarım yapmak sıradan günlük bir iş kıvamına gelmiş.
Soğuktan donanı neyle ovarlar?
Hayatta kalmak tabii ki oyunun ana konusu. İlk oyunu oynadıysanız hikayenin nasıl geliştiği aklınızdadır.. Yeni hikayemiz de kaldığı yerden devam ediyor. Hayatta kalmayı başardığımız insanlarla New London şehrini kuruyoruz. Petrolün işin içine girmesi ve bir önceki oyunda bulduğumuz tohumları nasıl kullanabileceğimizi çözmemizin ardından tek yapmamız gereken bunları başarılı bir şekilde yürütmek. Kulağa kolay geliyor değil mi? Kesinlikle değil çünkü artık oyunda insanlığın en büyük düşmanı politika yer almakta. İlk oyunda daha çok yan görevmiş gibi duran politika artık oyunun merkezinde. Çeşitli politik grupları dengede tutmak, bir tarafı mutlu ederken diğerinin de yanağını okşamak hayatta kalmak için en elzem yetenek. Ne buzların arasından yakıt bulmak, ne de tükürüğün daha ağzımızda donduğu soğukta buğday ekmek. Politik dengeler hepsinden çok daha kritik.
İlk oyunda aldığımız kararların sonucunda çoğumuzun gece uykuları kaçmıştır. Madenden kurtulamayan çocuklar, “sen artık toprak kokuyorsun, sana ağrı kesici veremeyiz” dediğimiz yaşlı dayılar sayesinde hayatta kaldığımızı unutan memnuniyetsiz ve nankör insanları yönetmek oldukça zor. Kısaca bir örnek vereyim; kanun teklifleri arasında hayatını kaybedenlerin organlarını alıp ihtiyacı olanlara verecek bir teklif var. Bu yasayı teklif ettiğimde gelenekçiler ve dindarlar hemen itiraz ediyor. Birine yeni bir tapınak yapmayı, ötekisine de çocukları aile mesleklerine teşvik etmeyi söz vererek kabul ettirdim. Yani rüşvet en önemli resource bu oyunda.
Yaz çocukları zorlanabilir
Oyun gerçekten çok zor. İlk oyunu yemiş bitirmiş biri olarak dört zorluk derecesinden üçüncü olan Steward derecesinde başladım. Başlangıç görevini beceremeyince zorluk seviyesini bir kademe düşürüp devam ettim. Açıkçası şu an yeniden başlasam rahatlıkla geçerim çünkü mentalitem makarna ve kömür seviyesindeydi. Frostpunk 2’de stok yapmak ve mümkün olduğu kadar fazla üretmek çok önemliymiş onu anladım. 400 kişilik şehirde herkesin karnı doyuyor ve çorapsız evde gezebiliyor o zaman biraz kombiyi kısayım gibi bir şey yok. Yönettiğimiz insanların çoğu ilk oyunda hayatta kalan, zorluk ve yokluk günlerini görmüş nesil değil, onların torunu. Hem klimayı açıyor hem de camı açıyor bu nesil. Resource dengesini iyi tutturmak ve depoları doldurmak önem kazanmış ve yeni bir zorluk açısı getirmiş oyuna.
Politikaya alıştıktan sonra oyun rayına oturuyor ve bize ne kadar muazzam olduğunu gösteriyor. Alınan kararlara karşı boyun eğmeyen, kader kısmet demeyen toplum yepyeni bir zorluk katıyor. Yeni nesil hayatta kalanları öyle makarna ve kömür ile geçiştiremiyoruz, hepsi daha iyi bir hayat peşinde artık. Biraz da bu sebepten ötürü oyunun başlarında bazı kararlarda çok fazla vicdan azabı çekmiyordum. Teknoloji de teknoloji diye tutturan mühendisler iş kazasına uğradığında eğer canımı fazla sıktıysalar mala geleceğine cana gelsin diyordum. Politikanın ve halkı mutlu etmenin oyuna kattığı en önemli şeylerden biri cani bir diktatör olmaktan bir adım uzakta olduğumu bana göstermesi. Verdiğim kararları babam görseydi benden utanırdı. Açıkçası ben de kendimden soğudum ve göreve baştan başladım.
Şehirdeki politik dengeleri tutturup, ideoloji gruplarını memnun ettikten sonra da işler bitmiyor. Karnımız tok, sırtımız pek oh be derken mutlaka karşımıza bütün dengeleri bozacak bir olay çıkıyor. Ve işin kötüsü bu olaylar hikayeye o kadar iyi yerleştirilmiş ki çomak sokmuş olmak için çıkmıyor karşımıza, mutlaka bir sebep sonuç ilişkisi içeriyor. Açıkçası bunu 11 bit Studios nasıl başardı çok merak ediyorum. RYO oyunu elementlerini öyle güzel yerleştirmişler ki bazen oyunu durdurup alkışlamak zorunda kaldım. İlk oyunun daha anonim ve sessiz halk yapısına kıyasla, burada bireysel hikayeler ve karakterler daha ön planda.
Açıkçası oyunun yeni getirdiği hayatta kalma ögelerini ben beğenmedim. Benim ilk oyunda ilgimi çeken hayatta kalma serüveni idi. New London’ı yönetirken tüm dünyanın donmuş olması ne yazık ki hiçbir şeyi değiştirmiyor. Günümüzde yeni bir şehir kursak aynı problemleri yaşayacağız. Oyunun şahane atmosferi, dayanılmaz soğuk ve onun getirdikleri hikaye olarak çok geride kalmış. Doğrusunu söylemek gerekirse Frostpunk 2 değil de Meclis Simulator diye piyasaya sürselerdi çok da fark etmezdi.
Frostpunk’ı bir şehir yönetme oyunundan çok hayatta kalma oyunuydu. Hayatta kalma kıstaslarının değişmesi oyunun çehresini de değiştirmiş. İstanbul’da hayatta kalmak ile New London arasında hayatta kalmanın pek bir farkı yok. Belki onlar için biraz daha kolay, sonuçta tavuk dürüme 300 lira vermiyorlar.
KARAR
Frostpunk 2, ilk oyunun temellerini alarak üzerine daha derin, karmaşık ve zorlu bir dünya inşa ediyor. İlk oyunun başarısını temel alan oyun, hayatta kalma stratejisine yeni bir bakış açısı getirirken, kaynak yönetimi, siyasi ve ahlaki kararların ağırlığını daha da artırıyor. Eğer ilk oyundaki hayatta kalma stresini arıyorsanız Frostpunk 2’de ne yazık ki bulamayacaksınız. Fakat benden süper devlet adamı olur diyenlerdenseniz size güzel bir fırsat sunacaktır.