
İklim krizi kadınları erkeklerden daha çok mu etkiliyor?
Küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi sorunlarla yakından ilişkili olan iklim krizi, günümüzde hem Türkiye’yi hem de diğer ülkeleri negatif bir şekilde etkiliyor. Uzmanlar, bu kavramı iklim koşullarındaki olumsuz değişimler ve zararlı sonuçlar bütünü olarak tanımlıyor.
Her ne kadar erkeklerin ve kadınların iklim krizinden eşit derecede etkilendiği düşünülse de gerçek bu şekilde değil. Yürütülen çalışmalar, iklim krizinin cinsiyet açısından nötr olmadığını ve kadınların ve kız çocuklarının bu krizden orantısız bir şekilde etkilendiğini ifade ediyor. Bu yazımızda, iklim krizinin cinsiyet açısından tarafsız olmayan yapısını derinlemesine inceliyoruz.
İklim krizi kadınları ve kız çocuklarını nasıl etkiliyor?
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün Genel Sekreteri Celeste Saulo, geçtiğimiz yıl kadınların ve erkeklerin hava ve iklimden farklı şekilde etkilendiğini söyledi. Bu ifade doğrultusunda, kadınların ve kız çocuklarının cinsiyete duyarlı bilgi ve hizmetlere ihtiyaç duydukları da vurgulandı.
İklim krizinin cinsiyet açısından tarafsız olmayan yapısı, temelde mevcut sosyal ve ekonomik eşitsizliklerden kaynaklanıyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi olaylar, bu eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor.
Uzmanlar, iklimsel felaketlerde kadınlar açısından can kaybı ve yaralanma riskinin daha yüksek olduğunu belirtiyor. Örneğin, 2004 yılında Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunami yüzünden erkeklerden daha fazla kadın hayatını kaybetti. Bu durumun arkasında ise kadınların düşük yüzmeyi bilme ihtimali ve uzun giysilerin hareketi engelleme potansiyeli olduğu düşünülüyor. Aynı zamanda, dünyadaki yoksulluğun büyük bir kısmını oluşturan kadınların ekonomik durumlarından ötürü de iklim krizinin etkilerine karşı erkeklere göre daha savunmasız oldukları vurgulanıyor. 2021’de açlıktan etkilenen 828 milyon insanın yaklaşık %60’ının kadın olduğu biliniyor.
Yükselen hava sıcaklıkları, anne ve çocuk sağlığını da negatif etkiliyor. İklim krizi, hamilelik esnasında komplikasyonlara yol açabiliyor. Örneğin, iklim sorunları yüzünden gebelik diyabeti gelişebiliyor. Buna ek olarak, aşırı sıcakların erken ve ölü doğum oranlarını artırdığı da belirtiliyor.
İklim krizi, kadın sağlığını olumsuz etkileyerek sosyal problemleri de doğurabiliyor. İklim olayları, yoksul hanelerin gelir şokuyla karşılaşmasına neden olarak kız çocuklarının erken yaşlarda evlendirilmesine yol açabiliyor. Bu nedenle, kız çocuklarının eğitim fırsatı kısıtlanıyor. Malala Fund’ın 2021’de yayınladığı rapora göre, iklim olayları düşük ve orta gelirli ülkelerdeki en az dört milyon kız çocuğunun eğitimini tamamlamasını engelledi.
Kadınların iklim eylemindeki liderlik rolü ve potansiyeli
İklim bilgisine, finansal krediye, tarımsal danışmanlık hizmetlerine ve erken uyarı sistemlerine erişimi erkeklere göre daha kısıtlı olan kadınlar, iklim krizinin somut mağdurları haline geliyorlar. Her ne kadar iklim olayları kadınları daha çok etkilese de kadınlar iklim krizinin üstesinden gelmeye çalışan kritik paydaşlar olarak karşımıza çıkıyor.
Kadınlar, felaket anlarında toplulukları harekete geçirmek için fazlasıyla çabalıyorlar. Toplumsal liderliği pekiştiren kadınlar, afetler esnasında kurtarma çalışmalarının ön saflarında yer alıyorlar. Ormanları koruma ve ağaçlandırma, afetlere hazırlık ve gıda güvenliği gibi uygulamalarda kadınlar öne çıkıyor.
Hindistan ve Nepal’de kadınların orman koruma komitelerinde yer almasının orman koşulları üzerinde olumlu bir etkisi olduğu vurgulanıyor. Tamamı kadınlardan oluşan bu komiteler, fazlasıyla bozulmuş olan ormanların bile yenilenmesine ve bitki örtüsü oluşumunun desteklenmesine önemli ölçüde yardımcı oldu.
Pasifik’te kadınlar tarafından kurulmuş olan ‘’Shifting the Power Coalition’’ isimli topluluk, iklim hizmetlerine ve bilgilerine erişimi artırmayı hedefliyor. Kadınların öncülük ettiği bu inovatif girişim, kasırgalara karşı toplulukların hazırlanması gibi eylem planları oluşturuyor.
Kenya’da başlatılmış olan ‘’Green Belt Movement’’ isimli hareket de kadın liderliğini somutlaştırıyor. Bu hareket, toplulukların doğayı korumasını ve geçim kaynaklarını iyileştirmesini destekliyor.
İklim politikalarında potansiyel iyileştirme alanları
İklim krizinde kadınların üstün liderliğine şahit olsak da mevcut iklim politikaları kadınların özel ihtiyaçlarına yeteri kadar odaklanmıyor. Örneğin, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun 2023’te yayınlamış olduğu rapor ulusal iklim planlarının yalnızca üçte birinin cinsel ve üreme sağlığını içerdiğini belirtiyor; 119 ülke planından sadece 38’inde doğum kontrolü ve anne ve yenidoğan sağlığı hizmetlerine erişimden bahsediliyor. Bu ülkelerden sadece 15’i kadına yönelik şiddete atıfta bulunuyor.
Kadınlara iklim konusunda daha fazla yardım sağlamanın potansiyel sonuçları ele alınsa da henüz dünya çapında dönüştürücü bir değişim söz konusu değil. Bahsi geçen değişim her ülkede gerçekleştiği zaman kadınların karar alma süreçlerine tam katılımı sağlanabilecek.
Sonuç olarak, kadınlar erkeklere göre iklim krizinden daha çok etkileniyorlar ve iklim eylemi için de vazgeçilmez bir güç sergiliyorlar. Kadınların potansiyelinin tam olarak kullanılabilmesi için politikaların cinsiyet odaklı olması gerekiyor.
İlginizi çekebilir: Pembe vergi: Kadınların karşılaştığı ekonomik eşitsizlik