İsviçreli bilim insanları: 200 trilyon dolar verin Dünya’yı soğutalım!
Küresel ısınmaya karşı mücadelede sıradışı bir fikir gündemde: elmas tozu püskürterek Dünya’yı soğutmak. Şu an, kulağa bir bilim kurgu filmi senaryosu gibi gelebilir, ancak İsviçre’deki ETH Zürich araştırmacıları, stratosfere elmas tozu püskürterek küresel sıcaklıkları 1,6°C kadar düşürebileceğimizi iddia ediyor. Ama bir şartla…
Elmas tozu ile Dünya’yı soğutmak mümkün mü? Fiyat etiketi 200 trilyon dolar!
Yeni yayımlanan çalışma, güneş ışığını en iyi yansıtan ve çevreye en az zarar veren maddenin elmas tozu olduğunu öne sürüyor. Ama işin bir de maliyet tarafı var. Bu iddialı planın 2100 yılına kadar sürdürülmesi, dünyaya tam 200 trilyon dolara mal olabilir. Peki, elmas tozunu diğer maddelerden ayıran özellikler neler?
Araştırmacılar, sülfür dioksit, alüminyum ve kalsit gibi yedi farklı maddeyi inceledikten sonra, en iyi sonuçların elmas tozunda olduğunu belirtti. Bu toz, güneş ışığını diğer maddelerden daha iyi yansıtıyor ve atmosferde daha uzun süre asılı kalıyor, yani daha uzun süre soğutma etkisi gösteriyor.
Üstelik bu toz, kimyasal olarak etkisiz bir madde olduğundan asit yağmuruna neden olmuyor. Yani, sülfür gibi maddelere kıyasla çevre için daha güvenli. Ancak, her güzel şeyin bir bedeli var. Bu parlak tozun maliyeti gerçekten dudak uçuklatıcı.
Bir ton elmas tozunun maliyeti 500 bin dolar, yani, sülfür gibi alternatiflerden yaklaşık 2 bin 400 kat daha pahalı. Bu maliyetin toplamda 200 trilyon dolara ulaşması bekleniyor, ki bu rakam birçok ülkenin gayri safi milli hasılasından bile fazla.
Bazı uzmanlar, bu yüksek maliyetin yanı sıra, çevresel etkiler konusundaki belirsizliklerden de endişe ediyor. Örneğin, sülfür gibi maddelerin bazı ışık türlerini emdiği ve bunun iklim döngülerini, özellikle El Niño gibi hava olaylarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor.
Projenin, birçok bilim insanına göre küresel ısınmaya karşı geçici bir çözüm sunsa da, uzun vadeli etkileri tam olarak bilinmiyor. Kısacası, elmas ile Dünya’yı soğutma fikri, bilim dünyasında heyecan yaratsa da, 200 trilyon dolarlık maliyet ve çevresel riskler, bu yöntemi hayata geçirmeyi bir hayli zorlaştırıyor.