Korkuyu Motivasyona Dönüştürmenin 5 Yolu
Korku, en savunmasız olduğunuz zamanlarda ortaya çıkan rahatsız edici bir duygudur. Vücudunuzun gerçekmiş gibi tepkiler vermesine neden olan öyle hikayeler anlatır ki içinizin derinliklerine kök salar. Korkuyu fazlasıyla içselleştirip, ona meydan okumak yerine onu kabul etmeyi tercih edersiniz.
Korkunun insan yaşamının parçası olduğu bir gerçektir. Ancak, bu duygu nereden geliyor ve neden bazen hayatınıza hâkim oluyor? Nasıl oluyor da bazı insanlar korkunun içinden daha sağlam ve daha mutlu bir biçimde çıkıyorlar? Hayattaki en iyi şeylerin korkunun diğer tarafında olması mümkündür. Belki de korkmanız gereken korkunun kendisi değil, korkuyu algılama şeklinizdir. Korku her zaman hayatınızın bir parçası olacaktır, fakat onu her zaman bildiğiniz şekliyle deneyimlemeniz gerekmez. Korkuyu bir motivasyon aracına çevirirseniz, hayatınızın ne kadar farklı olabileceğini bir düşünün!
Korku Nedir?
Kökleri derin ve üstesinden gelinmesi zor olan, sayısız korkunuz olabilir. Korkularınız çoğu zaman yersiz düşüncelere dalmanıza sebep olup, kendinizi hayattan sonuna kadar engelleyen şeylere inanmanızı isteyebilirler. Bu durum, deneyimlediğiniz duyguyu kolayca bir kenara atmanızı, onu reddetmenizi gerektirmez çünkü korkularınız sizin gerçeğinizdir. Sadece vücudunuz sizi yanlış olan bir şey hakkında uyardığında bu göz ardı edilmemelidir. Yaşadığınız zorluklar, deneyimlediğiniz korkunun türünü nasıl belirleyeceğinizi öğrenmenizi sağlar. Tanımlamak, korkuyla yüzleşmenizi ve onu tanımanızı kolaylaştırır.
En temel düzeyde korku iki türe ayrılabilir: Hayatta kalma korkusu ve yersiz korkular… Hayatta kalma korkusu, uçurumun kenarına yaklaşırken veya vahşi bir hayvan ile karşı karşıyayken hissettiğiniz his gibi hayatta kalmanıza yardımcı olmak için yaşadığınız her şeydir. Yersiz korku ise bir sanatçı, dansçı veya öğretmen olma hayallerinizin büyük bir karamsarlık hissiyle engellenmesi şeklinde örneklendirilebilir.
Korkuyu tanımladığımıza göre, bu duyguda gezinmeye başlamak için uygun adımlar atabiliriz.
Korkunun Tarihi
Bütün korkular kötü değildir. Korkuyu deneyimleme yeteneğiz ilkel kökenlere sahiptir. İnsan vücudunda, tehlikeye karşı yerleşik bir otomatik yanıt sistemi vardır ve ilk atalarınızın hayatta kalmasına yardımcı olmuştur. Vahşi bir hayvanla karşı karşıya kaldığınızda, beyninizin amigdala olarak bilinen korku merkezi bölgesi tehlike sinyali gönderir ve stres hormonlarının salgılanmasına neden olarak artan kalp atışı, terleme, nefesin hızlanması ve kas gerilmesi gibi fizyolojik değişikliklere neden olur.
Vücut bu durumda, savaş ya da kaç tepkisi için hazırlanır, bu da vahşi hayvanla savaşmaya veya kaçmaya karar vermeniz gerektiği anlamına gelir. Atalarınızın hayatları, güvende olmanın yanı sıra hayatta kalmak için avlanma ve yiyecek aramanın hakim olduğu bu yaşam tarzı tarafından yönetilirdi.
Günümüzde Korku
Dünya, bugün eskiye göre çok farklı bir yer. Vahşi hayvanlar, aslanlar ve kaplanlar artık çevrenizde değil, yiyecek ve barınağa erişiminiz daha kolay. Dolayısıyla dikkatinizi çeken şeyler artık atalarınızın ihtiyaçlarından etkilenmez. Buna rağmen, beyninizin algısına göre başka tehlikelerle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Günlük hayatınızda, geçmiş veya gelecekle ilgili bir şey hakkında endişelenmenize neden olabilecek stresli durumlarla başa çıkarsınız. Bu koşullarda, hayatınızın tehlikede olmadığını bilirsiniz, ancak beyniniz tehlike sinyali gönderip göndermemesini gerektiğini ayırt edemez sadece görevini yerine getirir. Bu, ister hayatta kalma korkusu, isterse yersiz bir korku olsun, vücudunuz kendisini içgüdüsel olarak içinde bulunduğu durumla savaşmaya veya kaçmaya hazırlamasıdır.
Bazı kişiler savaş ya da kaç modunda yaşar. Bunun zamanla zihninize ve bedeninize neler yaptığını bir hayal edin. İçgüdüsel stres tepkisi, uzun süreli bir varoluş hali olarak değil, tehlikeye geçici bir tepki olarak ortaya çıkar. Kronik stres önemli bir sorundur ve bağımlılık da dahil olmak üzere birçok zihinsel ve fiziksel hastalığın habercisidir. Dünya stresli bir yerdir. Üstün performans sergilemeniz ve başarılı olmanız için üzerinizde çok fazla baskı vardır. Bu baskıya, sıklıkla başarısızlık, yargılanma, reddedilme gibi korku duyguları eşlik eder.
Korku sizi mümkün olan her şekilde sınırlar. Vücudunuzun daraldığını ve gerildiğini hissettiğinizde, aynı durum zihninizde de olur. Dikkatinizi ve enerjinizi sadece içinde bulunduğunuz durumla sınırlayarak diğer tüm olasılıkların ötesini görmeniz zorlaşır. Rahatsız edici bir durumla yüzleştiğinizde, zihninizde bozuk plak gibi defalarca dönen ve buna eşlik eden hislerle savaşırsınız. Bu durumun gerçek sizi yansıtmadığını öğrenmelisiniz.
Bazen belirli korkuların üstesinden gelmek için bir uzman yardımına ihtiyaç duyabilirsiniz. Deneyimleriniz değerlidir. Bir şeyin mantıksız olduğunu bilen rasyonel zihne rağmen, yaşamın neresinde olduğunuza saygı duymalı ve gerektiğinde iyileşmek için kendinize zaman ve alan tanımalısınız.
Hadi Başlayalım!
Korkularınızı tanımanıza yardımcı olmak için bir kağıt alın ve korkularınızı listeleyin. Sonra, her bir korkunuzu “hayatta kalma korkusu ” veya “yersiz korku ” olarak sınıflandırın. Korkularınızın çoğunun yersiz olduğunu göreceksiniz. Örneğin, yarım bıraktığınız okula geri dönmek istediğinizi, ancak yaşınız ilerlediği için buna ayak uyduramayacağınızdan korktuğunuzu varsayalım. Bu korku nereden geliyor? Bunu size birisi mi söyledi? Büyük ihtimalle hayır! Korkular, yersiz bir endişeye kapılmanıza neden olur, yıllar geçer ve yerinizde sayarsınız. Bu nedenle korkularınızı tanıyın ve onları neyin harekete geçirdiğini görün.
Korku, Sizi Motive Etmek İçin Nasıl Kullanılır?
Korkularınızı listeledikten sonra bir adım geriye çekilin ve onları gözden geçirin. Tatmin edici bir yaşama sahip olmanız için bu zamana kadar kullanmadığınız hangi potansiyellere sahip olduğunuzu fark etmeye başlayın. Her hayali korkunun karşısında gerçek bir mutluluk potansiyeli vardır. Neyse ki, ilk başta korkutucu görünse bile, arzu ettiğiniz hayatı yaşamanızı engellemek yerine, korkuyla bir arada yaşamanıza ve kendinizi motive etmenize yardımcı olacak araçlara sahipsiniz. Kendinizi rahatsız veya tehdit altında hissetmeye başladığınızda, büyümeyi teşvik eden ve mutluluk potansiyeliyle dolu olan “korku” ile yeni bir ilişki geliştirmeye başlamak için aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz!
1-Nefes Çalışması Yapın
Düşüncelerinizde kaybolmak kolaydır. Hayatı sonuna kadar deneyimlemek için şimdiki andan daha iyi bir zaman olamaz. Zihninizi ve vücudunuzu sakinleştirmek için nefesinizi kullanın. Bir sandalyeye veya yere rahat bir biçimde oturun. Burnunuzdan derin bir nefes alın ve nefes alırken içinizden dörde kadar sayın. Nefesinizi tutun ve nefesinizi verirken tekrar içinizden dörde kadar sayın. Bu çalışmayı ihtiyaç duyduğunuz her an tekrarlayabilirsiniz. Stres azaltma aracı olarak kullanmaya başlayabileceğiniz, size iyi gelecek daha birçok farklı nefes egzersizi deneyimleyebilirsiniz.
2-Düşüncelerinizi ve Duygularınızı Fark Edin
- Ne hakkında düşünüyordun?
- Az önce ne yaşadın?
- Şu an nasıl hissediyorsun?
Bazı duygu ve düşüncelerinizi görmezden gelerek veya bastırarak yetiştirilmiş olabilirsiniz. Eğer onları iyileştirmek istiyorsak, duyguların kabul edilmesi gerekir. Kendinize, karşınızda birisi varmış gibi yüksek sesle “Üzülüyorum”, “Korkuyorum” ya da “Bunaldım” demeyi deneyin. Çünkü korku dolu duygu ve düşüncelerinizi bastırmak tüketici hale gelebilir. Kendi iyiliğiniz için onları dışarı çıkarmak en iyisidir.
3- Farklı Bir Açıdan Bakın
Korkularınıza farklı bir açıdan bakmayı deneyin. Korkuyu hissettiğinizde ellerinizi göğsünüzün veya karnınızın üzerine koyabilir ve kendinize aşağıdaki soruları sorabilir, cevapları gözlemleyebilirsiniz. (Cevapların gelmesi için kendinizi zorlamayın).
- Tehlikede miyim? (Genellikle cevap hayırdır.)
- Bu durum bana ne anlatmaya çalışıyor?
- Olumlu olan diğer sonsuz olasılıklar nelerdir?
Cevaplar kolay gelmezse, endişelenmeyin. İlk başta tepkileri fiziksel olarak hissedebilirsiniz. Korkularınıza; “Beni koruduğunuz için teşekkür ederim, ama şu an iyiyim. ” veya “Beni elimden gelenin en iyisini yapmaya hazırladığınız için teşekkür ederim.” diyerek minnettarlığa geçiş yapabilirsiniz. Kendinizle nasıl iletişim kuracağınızı öğrenmeniz pratik gerektirir. Önemli olan korkularınızdan kaçmak yerine onlarla bir ilişki kurmanızdır.
4. Korkularınızın Size Rehberlik Etmesine İzin Verin
Duygularınız tarafından yönlendirilirsiniz. İçgüdülerinizin size anlatmak istedikleri vardır, eğer onlara kulak verirseniz size hizmet edebilirler. Ancak, bunu yaparken çok fazla belirsizliğin olması korkutucu olabilir. Korku yaşadığınızda, bedeniniz size bir mesaj göndermeye çalışır. Bu mesajın ne olabileceğinin bilincine varmayı deneyin. Korku yaşadığınızda kendinize sorular sorun:
– Şu an beni engelleyen nedir?
– Her şeyi olduğu gibi kabul etseydim, nasıl hissederdim?
– Harekete geçersem ya da korktuğum konuşmayı yaparsam sonrasında nasıl hissederdim?
Zamanla, korkularınız arkadaşınız ve rehberiniz olmaya başlayacaktır. Nihayetinde, en derin arzularınızı korkularınız bilir…
5. Harekete Geçin
Korkularınızın kaynağını öğrendiğinize göre harekete geçmenin zamanı geldi! Bazen çok korktuğunuz bir konuda harekete geçmeniz gerektiğinde, “içsel bilincinizin” derinliklerinde yapmanız gereken en doğru şeyin adım atmak olduğunu bilirsiniz. Bir kez adım attığınızda, arkası gelir ve asla mümkün olamayacağını düşündüğünüz yerlere ve durumlara ulaşırsınız. İyi bir değişim ancak ilk adımı attığınızda gerçekleşir.
Tatmin edici, mutluluk dolu bir hayat yaşamayı hak ediyorsunuz. Hayatta her zaman zorluklar olacaktır, ancak korkuyu düşmanınız olarak ele almak yerine rehberiniz olarak kullanmak, zorluklarla başa çıkmanızı kolaylaştıracaktır. Teorik fizikçi Albert Einstein’ın da dediği gibi, “Problemleri, onları üreten kafalarla çözemeyiz.” Korkuyu besleyerek, üstesinden gelemezsiniz. Bunun yerine, onu tanıyın, size ne anlatmak istediğini ve nasıl fayda sağladığını takdir edin, ardından mutluluğa ve yüksek doyuma yol açan eylemlerde bulunun.
Yazar: Rachel Williams
Çeviri: Merve Fındıkoğlu
Düzenleme: Birlik Bilinci (www.birlikbilinci.com)