Gelisiyorum.com | Blog

Kuzguncuk’un En Güzel Mekanları: Boğaz Kıyısında 15 Öneri

17.07.2025
36
Kuzguncuk’un En Güzel Mekanları: Boğaz Kıyısında 15 Öneri

2. Çınaraltı Kuzguncuk – Semtin Gölgesinde Serin Bir Mola

Kuzguncuk’un en eski ve en çok bilinen buluşma noktalarından biri olan Çınaraltı Kuzguncuk, adını hemen önünde uzanan devasa çınar ağacından alıyor. Sahile sadece birkaç adım mesafede bulunan bu mekân, mahalleli için bir klasik; ziyaretçiler içinse nostaljik bir durak.

Mekânın en sevilen yönlerinden biri, sakinliği ve samimiyeti. Masalar sokağa yayılmış, her biri gölgedeki serinliğe konumlanmış durumda. Kahvaltıdan öğle yemeğine, beş çayından akşam üstü molalarına kadar her saat diliminde dolup taşıyor. Ancak özellikle sabah saatlerinde oturup simit-peynir ve çay üçlüsüyle yapılan sade bir kahvaltı, burada çok başka bir keyfe dönüşüyor.

Menü oldukça geleneksel ve Türk mutfağına ağırlık veriyor. Gözlemeler, tostlar, menemen, serpme kahvaltı gibi seçeneklerin yanı sıra, yaz aylarında serin limonatalar ve ev yapımı limonlu kek gibi tatlılar da oldukça rağbet görüyor. Fiyatlar Kuzguncuk ortalamasına göre makul sayılır ve porsiyonlar tatmin edici.

Çınaraltı Kuzguncuk, hem yerli halkın hem de semte gelen gezginlerin uğrak yerlerinden biri. Özellikle hafta sonları kalabalık olabiliyor, ama bu da mekânın ne kadar sevildiğini kanıtlıyor. Ağaç gölgesinde oturup vapurların salınımını izlemek, İstanbul’da nadir bulunan sade mutluluklardan biri.

3. Pita Kuzguncuk – Fırından Çıkan Sıcacık Lezzetler

Kuzguncuk sokaklarında yürürken burnunuza gelen fırından yeni çıkmış ekmek ve hamur işi kokusu sizi Pita Kuzguncuk’a yönlendirebilir. Mahalle fırını estetiğiyle tasarlanmış bu mekân, adını aldığı “pita” ekmeğini merkezine alarak modern bir yorum sunuyor. Rustik dekorasyonu, sıcak atmosferi ve vitrindeki renkli tatlılarıyla geleni hemen etkisi altına alıyor.

Pita, aslında sabah kahvaltısından çok günün her anına hitap eden bir lezzet durağı. Fırınlanmış ekmekler, börekler, kruvasanlar ve farklı dolgularla sunulan pita sandviçler oldukça ilgi görüyor. Özellikle zeytinli ve keçi peynirli pitaları, kahvaltı yerine hafif bir öğün tercih edenler için birebir.

Reklam

Tatlı menüsü de oldukça dikkat çekici. Fırın sütlaç, portakallı kek, bademli kurabiye gibi geleneksel dokunuşlarla hazırlanan tatlılar, hem göze hem damağa hitap ediyor. Yanına bir demli çay ya da özel harman kahve aldığınızda keyfiniz ikiye katlanıyor.

Mekân küçük ama oldukça sıcak. İçeride oturma alanı sınırlı olsa da, dışarıda sokak masalarında oturup geleni geçeni izleyerek yemek ayrı bir keyif. Pita Kuzguncuk, özellikle sade ama nitelikli bir şeyler yemek isteyenler için ideal bir tercih.

4. İsmet Baba Restoran – Boğaz Manzarasında Bir İstanbul Klasiği

Kuzguncuk sahilinde, Boğaz’ın hemen kıyısında yer alan İsmet Baba Restoran, hem tarihî bir durak hem de lezzetleriyle adından sıkça söz ettiren bir balık restoranıdır. 1950’lerden bu yana hizmet veren mekân, neredeyse İstanbul’un değişmeyen yüzlerinden biri haline gelmiştir. Ahşap yapısı, sade ama nostaljik atmosferi ve cam kenarı masalarıyla özellikle deniz tutkunu misafirleri kendine çeker.

İsmet Baba’da balık yemek sadece bir akşam yemeği değil, bir İstanbul deneyimidir. Günlük taze gelen deniz ürünleri menüye göre hazırlanır. Mezeleriyle de öne çıkan restoran, özellikle lakerda, atom, fava ve köz patlıcan gibi klasiklerle beğeni toplar. Balıklar ise genellikle ızgara ya da tava olarak sunulur. Mevsime göre barbun, lüfer, istavrit ve çinekop gibi çeşitler menüde yer bulur.

Mekânın içi sade döşenmiş olsa da, asıl güzellik pencereden görünen manzarada saklıdır. Gün batımında Boğaz’ın turuncuya çalan renklerini izleyerek rakı-balık keyfi yapmak, İstanbul’un nadir kalmış güzelliklerinden biridir. Fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde olabilir ama lokasyon ve hizmet düşünüldüğünde dengeli bir deneyim sunar.

Özellikle nostalji arayanlar, sakin bir atmosferde kaliteli bir akşam geçirmek isteyenler için İsmet Baba, Kuzguncuk’un en özel adreslerinden biridir.

5. Masum Mutfak – Sağlıklı ve Bitkisel Beslenme Tutkunlarına

Kuzguncuk’un huzurlu sokaklarında gizlenmiş sağlıklı bir vaha olan Masum Mutfak, özellikle bitkisel beslenmeye önem verenlerin uğrak yerlerinden biri. Organik, glutensiz, rafine şekersiz ve vegan dostu menüsüyle klasik kafelerin dışına çıkan bu mekân, sağlıklı beslenmeyi lezzetle buluşturmayı başarıyor.

Mekânın sade ama ferah dekorasyonu, içeride vakit geçirmeyi oldukça keyifli kılıyor. Ahşap masa ve sandalyeler, duvarda asılı kurutulmuş otlar, açık mutfak konsepti ve cam kenarında duran doğal ürün rafları hem estetik hem de doğallığı ön plana çıkarıyor. Sessiz bir ortamda oturup kitap okuyabilir, dizüstü bilgisayarınızla çalışabilir ya da sadece hafif bir şeyler yiyip içebilirsiniz.

Menüde mercimek köftesi burger, kinoalı salatalar, badem sütüyle yapılan kahveler, avokado tostu gibi seçenekler yer alıyor. Tatlılarda ise hurma, keçiboynuzu özü, hindistan cevizi yağı gibi rafine şeker yerine doğal malzemelerle hazırlanmış tatlılar dikkat çekiyor. Özellikle pancarlı brownie ve fıstık ezmeli toplar oldukça ilgi görüyor.

Masum Mutfak sadece yemek değil, bir yaşam tarzı sunuyor. Bilinçli tüketimi destekleyen bu atmosfer, Kuzguncuk’un entelektüel ve doğaya saygılı ruhuna da çok yakışıyor.

6. İcadiye Kahvesi – Mahalle Kültürünün Yaşayan Hafızası

Kuzguncuk’un tam kalbinde, mahalleliyle iç içe geçmiş bir atmosfere sahip olan İcadiye Kahvesi, semtin geleneksel dokusunu günümüzde de sürdüren nadir mekânlardan biridir. Yeni nesil kahvecilerden ve turistik restoranlardan çok farklı olarak, burası adeta zamanın yavaş aktığı bir mahalle durağıdır.

İçeri girdiğinizde karşınıza çıkan tahta sandalyeler, mermer masa üstleri, duvarda asılı eski takvimler ve radyodan çalan nostaljik Türk sanat müziği sizi geçmişe götürür. Mekânın en güzel yanı, sade ve samimi oluşudur. Burada süslü sunumlar ya da gurme kahveler beklemeyin; demleme çay, közde Türk kahvesi ve belki yanında bir dilim kek ya da sade tost… Sade ama ruhu olan detaylar.

İcadiye Kahvesi’nde sabah oturan amcalar, öğlen gelen öğrenciler ve akşam üstü arkadaşlarıyla buluşan mahalleliler aynı masada çay içer. Bu yönüyle sadece bir kafe değil, sosyal bir merkez işlevi görür. Bazen şiir okuma gecelerine ya da mahalle toplantılarına da ev sahipliği yapar.

Kuzguncuk’u gerçekten tanımak isteyen bir ziyaretçi için İcadiye Kahvesi kaçırılmaması gereken bir noktadır. Burada vakit geçirirken, İstanbul’un hızlı ritminden uzaklaşıp mahalle sıcaklığını hissedersiniz.

7. Çikolatacı Aziz Bey – Tatlının Sanata Dönüştüğü Yer

Kuzguncuk’ta tatlı bir mola vermek isteyenlerin ilk duraklarından biri olan Çikolatacı Aziz Bey, adeta bir çikolata atölyesi hissi yaratan butik bir mekân. Sokağın köşesinde yer alan bu küçük dükkân, dışarıdan bakıldığında mütevazı görünse de içeri adım attığınızda sizi yoğun kakao kokusu ve göz alıcı vitrin süslemeleri karşılar.

Mekânın ruhunu en iyi yansıtan şey ise el yapımı çikolatalar ve bu işe duyulan özen. Her bir çikolata, yerli malzemelerle ve el emeğiyle üretiliyor. Özellikle portakallı bitter çikolata, deniz tuzlu karamel dolgulu çeşitler ve fıstıklı pralinler, müdavimleri tarafından çok beğeniliyor. Sadece tatlı olarak değil, hediyelik kutular şeklinde de çikolatalar sunuluyor.

Tatlı menüsü sadece çikolatayla sınırlı değil. Kakao ile hazırlanan yoğun çikolatalı kekler, fırından yeni çıkmış brownie dilimleri ve mevsimsel olarak değişen pudingler de menüde yer alıyor. Yanında sunulan Türk kahvesi, espresso ya da sıcak çikolata ise çikolatayla enfes bir uyum sağlıyor.

Aziz Bey’in sıcak sohbeti ve mekânın nostaljik dekorasyonu da burayı özel kılan detaylar arasında. Duvarlardaki eski çikolata kutuları, daktilo ve gramofon gibi detaylar, tatlı keyfinizi bir zaman yolculuğuna çeviriyor.

Kuzguncuk’un sanatsal ve tatlı yüzünü bir arada yaşamak isteyenler için Çikolatacı Aziz Bey, mutlaka uğranması gereken bir durak.

8. Kuzguncuk Balıkçısı – Denizden Sofraya Sıcak Bir Yolculuk

Kuzguncuk sahilinin hemen arka sokaklarında yer alan Kuzguncuk Balıkçısı, gösterişten uzak ama lezzetiyle müdavim kazanan bir deniz ürünleri restoranı. İsmet Baba gibi köklü ve nostaljik bir yer olmasa da, samimi atmosferi, uygun fiyatları ve taze ürünleriyle semt sakinlerinin vazgeçilmezlerinden biri hâline gelmiş durumda.

Restoranın dekorasyonu oldukça sade: Ahşap sandalyeler, mavi-beyaz örtüler, duvarda deniz kabukları ve birkaç eski balıkçı fotoğrafı… Bu sadelik, aslında sunulan yemeklerin öne çıkmasını sağlıyor. Menüde günlük taze balıklar, bol çeşitli mezeler ve özellikle deniz mahsulleriyle hazırlanan sıcaklar dikkat çekiyor. Kalamar tava, ahtapot ızgara ve tereyağında karides gibi klasiklerin yanı sıra, farklı yorumlarla sunulan meze çeşitleri de bulunuyor.

Fiyat-performans açısından değerlendirildiğinde, İstanbul’un birçok sahil restoranına kıyasla daha ulaşılabilir bir çizgide. Servis hızlı, personel ise oldukça ilgili ve güler yüzlü. Gittiğinizde günün balığını mutlaka sorun çünkü taze ürünlerle çalışmaları burayı güçlü kılıyor.

Kuzguncuk Balıkçısı, hem mahalle havasını koruyan hem de leziz bir deniz mahsulü deneyimi sunan yerlerden biri. Uzun ve keyifli bir akşam yemeği için ya da Boğaz gezisinin sonunda güzel bir balık sofrası kurmak isteyenler için doğru adres.

9. Kuzguncuk Bostanı – Şehrin Ortasında Doğal Bir Mola

Kuzguncuk’un sadece yeme-içme değil, yaşam kültürünü de deneyimlemek isteyenler için en özel duraklardan biri hiç kuşkusuz Kuzguncuk Bostanı’dır. Teknik olarak bir restoran ya da kafe olmasa da, bu bostan çevresinde açılan küçük çay bahçeleri ve doğal ürün tezgâhları, onu hem dinlenme hem de yerel tatlarla buluşma noktası hâline getiriyor.

Kuzguncuk Bostanı, 7000 metrekarelik alanı kapsayan, tamamen doğal yöntemlerle işlenen bir şehir içi tarım alanı. Mahalle halkı tarafından gönüllü olarak işletilen bu bostanda yaz-kış sebzeler yetiştirilir, çocuklar için doğa atölyeleri düzenlenir ve kimi zaman açık hava etkinlikleri gerçekleştirilir. Bostanın hemen yanındaki açık oturma alanlarında ise çay, kahve ve atıştırmalıklar sunan küçük büfeler bulunur.

Burada günbatımına karşı oturup çayınızı yudumlamak, kuzguncuk simidiyle küçük bir piknik yapmak ya da sadece yürüyüşe çıkmak bile başlı başına bir deneyimdir. Özellikle hafta içi günleri daha sakin olurken, hafta sonları yerli-yabancı pek çok ziyaretçi buraya uğrar.

Kuzguncuk Bostanı, sadece bir yeşil alan değil; semtin geçmişten bugüne taşıdığı mahalle ruhunun bir sembolü. Yeme içmenin dışında, doğaya karışmak ve İstanbul’un ortasında nefes almak isteyenler için eşsiz bir duraktır.

10. Metet Közde Döner – Lezzetin Sokağa Taştığı Durak

Kuzguncuk denince akla ilk gelen şey belki Boğaz manzarası ya da tarihi evler olabilir; ama bu semtte et severler için ayrı bir cazibe noktası daha var: Metet Közde Döner. Küçük ama iddialı bu dönerci, semtin sakin sokaklarında sıraya giren insan kalabalığıyla hemen dikkat çeker.

Metet’in en büyük sırrı, etin özenle seçilmesi ve odun ateşinde közde ağır ağır pişirilmesidir. Bu yöntem, dönerin dışını çıtırlaştırırken içini yumuşak ve sulu bırakır. Sunumlar sade ama etkileyicidir. Porsiyon döner, pilav üstü, dürüm ya da ekmek arası gibi birçok seçenek mevcut. Yanında gelen turşu ve domatesli sos da lezzeti tamamlayan önemli detaylardandır.

Mekân oldukça küçük, masa sayısı sınırlı ama sirkülasyon hızlıdır. Genellikle ayakta ya da paket servisiyle hizmet verir. Öğle saatlerinde önünde kuyruk olur, bu da ne kadar sevildiğinin açık bir göstergesidir. Fiyatları ise performansına göre gayet makuldür.

Klasik kafe ya da gurme restoran aramayan ama “iyi döneri nerede yerim?” diyenler için Metet tam isabet bir duraktır. Özellikle Boğaz yürüyüşünden sonra enerjinizi tazelemek için mükemmel bir seçim olabilir.

11. Beti’s Kuzguncuk – Fransız Esintili Butik Bir Kafe

Kuzguncuk’un kendine özgü estetiğine zarif bir katkı sunan Beti’s, Fransız tarzı dekorasyonu ve modern mutfağıyla semtin butik ruhunu yansıtan şık bir kafe. Renkli camlı kapısı, zarif masa düzeni ve çiçeklerle süslenmiş dış cephesiyle daha kapıdan içeri girmeden sizi cezbetmeyi başarıyor. İçerisi ise tam anlamıyla bir zarafet örneği: pastel tonlar, vintage aydınlatmalar, raflardaki kitaplar ve pastel tabaklar…

Beti’s menüsü de dekorasyonu kadar rafine. Fransız mutfağından esinlenen kahvaltı tabakları, ev yapımı ekşi mayalı kruvasanlar, keçi peynirli kişler ve fırından yeni çıkmış tartlar en çok tercih edilenler arasında. Aynı zamanda sebzeli quiche, domatesli lor peynirli salatalar ve beyaz çikolatalı frambuazlı cheesecake gibi tatlar da oldukça seviliyor.

İçecek menüsü de oldukça zengin: özel harman filtre kahveler, lavantalı latte, matcha cappuccino ve taze sıkılmış meyve suları gibi seçenekler sunuluyor. Beti’s ayrıca, vegan ve glutensiz beslenenler için de ayrı alternatifler barındırıyor.

Gün içinde sessizce çalışmak ya da bir dostla keyifli sohbet etmek isteyenler için mükemmel bir ortam sunuyor. Öğleden sonra çay saatinde ise, tatlı tepsileriyle tam anlamıyla göz doyuruyor.

Kuzguncuk’un tatlı Fransız köşesi olan Beti’s, hem göze hem damağa hitap eden sakin ve zarif bir deneyim sunuyor.

12. Manevi Kahve – Kuzguncuk’un Sessiz, Derin Durağı

Kuzguncuk’un kalabalığından birkaç adım uzaklaştığınızda karşınıza çıkan Manevi Kahve, adından da anlaşılacağı gibi yalnızca bir içecek değil; aynı zamanda dinginlik arayanlar için küçük bir sığınaktır. Bu sakin ve içsel mekân, minimal dekorasyonu, loş ışığı ve dingin müzikleriyle misafirlerine adeta bir meditasyon alanı sunar.

Mekânın mottosu “Bir fincan kahve, bir nefeslik huzur.” Buraya gelenlerin çoğu sessizce kitap okur, günlük yazar ya da sadece düşlerini dinler. Gürültüsüz, teknolojiden uzak bir atmosfer yaratmak adına içeride telefonla konuşmak bile hoş karşılanmaz. Bu yönüyle klasik kafelerden ayrılır ve daha çok bir bilinçli mola alanı olarak kabul edilir.

Kahve menüsü ise oldukça özenlidir. Türk kahvesi, soğuk demleme, lavanta aromalı latte ve bitkisel içerikli çaylar öne çıkar. Şeker yerine hurma özüyle tatlandırılan içecekler ve glütensiz atıştırmalıklar da menüde yer alır. Bazı günler meditasyon oturumları, okuma saatleri ya da nefes terapileri gibi küçük etkinlikler düzenlenir

Manevi Kahve, özellikle zihnini dinlendirmek, sessizliğin içinde içe dönmek ya da yaratıcı bir ilham yakalamak isteyenler için Kuzguncuk’un nadide mekânlarından biridir. Sadece bir kahve değil, bir duraklama hissi arayan herkes için birebirdir.

13. Vaniköy Simitçisi – Sade, Geleneksel ve Lezzetli

Kuzguncuk’un sahile bakan uç noktalarından birine doğru yürüdüğünüzde karşınıza çıkan Vaniköy Simitçisi, semtin “en az şeyle en çok şeyi sunan” adreslerinden biri. Ahşap tezgâhı, önünde uzanan kuyruk ve sabah erken saatlerde yayılan taptaze simit kokusuyla burası, bir sokak lezzetinin ne kadar kıymetli olabileceğini hatırlatıyor.

Bu küçük simitçi, yıllardır aynı yerde, aynı sadelikte hizmet veriyor. Taş fırında pişen gevrek simitleri, dışı çıtır içi yumuşak dokusuyla Kuzguncuk sabahlarının vazgeçilmezi olmuş durumda. Simit dışında poğaça, açma ve bazen ev yapımı kurabiye çeşitleri de bulunabiliyor. Tüm ürünler günlük olarak hazırlanıyor ve öğleye kalmadan tükeniyor.

Vaniköy Simitçisi’nde oturacak masa-sandalye yok. Ancak simidinizi alıp birkaç adım ötede Boğaz kıyısına oturabilir, martılarla birlikte kahvaltınızı edebilirsiniz. Yanınıza bir termos çay almayı unutmazsanız, İstanbul’un en yalın ama en huzurlu kahvaltılarından birini yapmış olursunuz.

Turistik işletmelerin karmaşasından uzak, sadece lezzetle anılan bu simitçi, Kuzguncuk’un gerçek ruhunu yansıtan duraklardan biri. Sırf bu deneyim için bile Vaniköy tarafına doğru bir yürüyüşe çıkmaya değer.

14. Ekmek Teknesi – Diziden Gerçeğe Dönüşen Nostaljik Nokta

Kuzguncuk denince pek çok kişinin aklına meşhur “Ekmek Teknesi” dizisi gelir. İşte bu diziye adını veren ve çekimlerinin de yapıldığı gerçek mekân, bugün hâlâ aynı isimle hizmet veriyor. Ancak Ekmek Teknesi artık sadece bir nostalji durağı değil, aynı zamanda samimi atmosferi ve geleneksel mutfağıyla mahalle kültürünün sıcaklığını yaşatan bir aile işletmesi.

Mekânın menüsü oldukça sade ve ev yemeği havasında. Günlük çıkan yemekler arasında kuru fasulye, pilav, sulu köfte, patlıcan musakka gibi klasikler yer alıyor. Ayrıca tost, gözleme ve menemen gibi kahvaltılık seçenekler de sunuluyor. Yemeklerin lezzeti kadar porsiyonların cömertliği de mekânın beğenilen yönlerinden biri.

Dekorasyonda diziden kalan bazı detaylara da yer verilmiş: eski fotoğraflar, kamera arkası görüntüleri ve duvarda asılı oyuncu kadrosu posteri, gelenlere geçmişe doğru küçük bir yolculuk yaptırıyor. Gelen birçok ziyaretçi sadece yemek için değil, bu nostaljiyi yerinde yaşamak için de uğruyor.

Ekmek Teknesi, Kuzguncuk’ta yaşayanlar kadar, dışarıdan gelen misafirlerin de ilgisini çeken, mahalle kültürüyle dizisel hafızayı bir araya getiren özel bir nokta. Sıcacık bir çorba, yanında taze ekmek ve ardından bir bardak çayla burada zaman geçirmek, İstanbul’da hâlâ “eski İstanbul”un mümkün olduğunu hatırlatıyor.

15. Cinaraltı Kuzguncuk Sanat Kafe – Sanatla İç İçe Bir Soluklanma Noktası

Kuzguncuk’un yaratıcılıkla iç içe geçmiş ruhunu en iyi yansıtan duraklardan biri olan Cinaraltı Kuzguncuk Sanat Kafe, sadece bir kafe değil; aynı zamanda küçük bir galeri, bir atölye, bir sahne ve bir fikir alanı. Mekân, hem fiziksel ortamı hem de düzenlediği etkinliklerle semtin entelektüel ve sanatsal damarını canlı tutan önemli yerlerden biri.

Buraya adım attığınızda sizi yüksek tavanlı, beyaz duvarlı bir iç mekân karşılar. Duvarlarda yerel sanatçıların işleri sergilenir, zaman zaman şiir dinletileri, mini konserler, kitap söyleşileri veya film gösterimleri düzenlenir. İçerideki masa düzeni rahattır; yalnız gelen biri de, bir grup sanatçı da burada saatlerce oturabilir.

Menü sade ama niteliklidir. Kahveler özenle seçilmiş çekirdeklerden hazırlanır; soğuk demleme, Türk kahvesi, espresso gibi klasiklerin yanı sıra ev yapımı limonatalar, lavantalı kekler ve zeytinyağlı atıştırmalıklar da sunulur. Özellikle akşam saatlerinde gelenler için hafif meze tabakları ve sıcak sandviçler de mevcuttur.

Cinaraltı Sanat Kafe, bir kahve içip çıkmalık bir yer olmaktan çok, üretmek, düşünmek ve paylaşmak isteyenler için uzun uzun kalınacak bir mekândır. Sanatçıların, yazarların, öğrencilerin ve yaratıcı ruhların kendilerini evinde hissettiği bir atmosfer sunar.

Kuzguncuk, İstanbul’un telaşsız bir şiiri gibi… Her sokakta başka bir tat, her durakta başka bir hikâye saklı. Bu yazıda yer verdiğimiz 15 mekân, yalnızca yemek yiyip kahve içilecek yerler değil; aynı zamanda bu semtin karakterini oluşturan küçük ama anlamlı detaylar. İster ilk kez gelin, ister defalarca… Kuzguncuk’un samimiyetini ve mekânlarını her ziyaretinizde biraz daha derin hissedeceksiniz. Şehirden bir adım uzaklaşmak, kendinize sakin bir an hediye etmek isterseniz, yolunuz mutlaka Kuzguncuk’tan geçsin.

İlginizi çekebilir: İstanbul’un En Güzel 15 Boğaz Manzaralı Restoranı

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!