Gelisiyorum.com | Blog

MYNET ÖZEL | Depremin görünmeyen yüzü: Duygusal yıkımla nasıl baş edilir? Depremin psikolojik etkileri nedir? Travma sonrası yapılması gerekenler…

26.04.2025
20
MYNET ÖZEL | Depremin görünmeyen yüzü: Duygusal yıkımla nasıl baş edilir? Depremin psikolojik etkileri nedir? Travma sonrası yapılması gerekenler…

Doğal afetler, insanların kontrol edemediği ve canlılarda travmatik etkilere yol açabilen olaylardır. Deprem; ölüme, fiziksel yaralanmalara ve insan ruhunda derin duygusal izler bırakan bir afettir. Hayatımızı doğrudan tehdit ettiği için deprem, yoğun korku, kaygı, panik, üzüntü, çaresizlik, öfke, suçluluk ve yetersizlik gibi duygusal tepkilere neden olabilir. Travma uzmanı Psikolojik Danışman Ömer Eminoğlu, bu tepkilerin hayatta kalmak için doğal ve gerekli olduğunu vurguluyor. Her bireyin travmatik olaylara farklı tepkiler verebileceğini belirten Eminoğlu, depremin duygusal etkileriyle baş etmenin yollarını Mynet’e anlattı.

iStock-1499958047

DEPREMİN DUYGUSAL ETKİLERİ

Korku: Temel güven duygusunu tehdit eden deprem, hayatta kalmamızı sağlayan en temel duygulardan biri olan korkuyu tetikler. Ciddi bir tehdit karşısında korku; savaşma, kaçma veya donma tepkilerine yol açar. Deprem anında otomatik olarak güvenli bir yere kaçmak veya hayat üçgeni pozisyonuna geçmek, bu tepkinin bir yansımasıdır. Eminoğlu, korkunun tehdit geçtikten sonra yerini rahatlık ve güven hissine bırakabileceğini belirtiyor.

Kaygı: Depremin tekrarlanma ihtimali, sürekli tetikte olmamıza neden olan kaygıyı artırır. Normal düzeyde kaygı, olası tehlikelere karşı hazırlıklı olmamızı sağlar. Ancak aşırı kaygı, gerçeklikten koparak paranoid düşüncelere yol açabilir. Örneğin, “Tekrar deprem olursa ne olur?” ya da “Sevdiklerime zarar gelir mi?” gibi düşünceler, kişinin kendini koruma çabasından kaynaklanır. Eminoğlu, bu düşüncelerin %95’inin gerçekleşmediğini ve bu tepkilerin travmatik olaylarda beynimizin verdiği normal bir tepki olduğunu vurguluyor.

Travma, şok ve inkar: Travmalar, benlik bütünlüğünü tehdit ettiğinde ilk tepki genellikle şok olur. Kişi, olayın yarattığı yoğun duyguları kaldıramayabilir ve donma, inkar, kopma veya kişiliksizleşme gibi savunma mekanizmalarına başvurabilir. Depremden kurtulan biri, olayı sanki başkası yaşamış gibi anlatabilir veya korkmadığını iddia edebilir. Eminoğlu, bu tepkilerin birkaç saat ile birkaç hafta sürebileceğini ve her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini ifade ediyor.

Üzüntü: Travmatik deneyimler sonucu hissettiğimiz en temel insani duyguların başında üzüntü gelir. Üzüntü duygusu, kaybetmekle ilişkilidir. Depreme verdiğimiz üzüntü tepkisi, ilk olarak güvende olma hissini kaybetmemizle ilgilidir. Daha sonra, bizim için anlamlı olan birini veya bir şeyi, örneğin evimizi, arabamızı, iş yerimizi, yakınımızı, duygusal bağ kurduğumuz ve anlam yüklediğimiz bir şeyi ya da kişiyi kaybetmemize verdiğimiz tepkidir. Bu tepki oldukça sağlıklıdır. Üzülürüz, yas tutarız, kaybettiğimiz şeyin bir daha geri gelmeyeceğini anlar ve bunu hazmederiz. Yeterince üzüldüğümüzde, artık hayata yeniden bağlanmak için umutlanırız. Yani yeterince üzülmek ve yas tutmak, yerini umuda bırakır; umut ise geleceğe bağlanmaya ve daha güzel bir yaşama bizi götürür.

Reklam

Öfke: Depremin hayat düzenini sarsması, kontrol kaybı hissi veya yardım alamama durumu öfkeye neden olabilir. Eminoğlu, bu tarz bir öfkenin altında genellikle derin bir üzüntü ve çaresizlik yattığını, üzüntü duygusunun dayanılmaz olduğunda kişiyi çaresizliğe sürüklediğini, bu çaresizlik durumunun da katlanılamaz dereceye geldiğinde öfkeye dönüştüğünü ve bu duygunun geçici olarak kişiyi güçlü hissettirdiğini söylüyor.

Suçluluk: Hayatta kalanlar veya evi sağlam kalanlar, başkalarının acıları karşısında suçluluk hissedebilir. Örneğin, bir yakınının kaybından sonra “Neden ben de ölmedim?” gibi düşünceler ortaya çıkabilir. Eminoğlu, bunun da geçici bir şok tepkisi olduğunu ve normal kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Yalnızlık ve izole olma hissi: Travma yaşayan kişiler, başkalarının kendilerini anlamadığını düşünerek yalnızlık hissedebilir. Bu his, travma sonrası stres tepkilerinin bir parçasıdır ve birkaç haftaya kadar sürebilir.
Eminoğlu, bu duyguların travma sonrası stres tepkileri olduğunu ve güvende hissedildikten sonra bir süre devam edebileceğini belirtiyor. Ancak bu tepkiler kalıcı hale gelirse, bir uzmandan destek alınması gerektiğini vurguluyor.

iStock-1040991478

TRAVMA SONRASI DUYGULARLA BAŞ ETMENİN YOLLARI

Psikolojik Danışman Ömer Eminoğlu, deprem sonrası duygusal iyileşme için şu önerileri sunuyor:

Güvenli ortam ve destek sağlayacak insanlar bul, duygularını yaşa ve dile getir: Deprem sonrası fiziksel güvenliğimizi sağlayacak bir yere geçmek, yeme-içme ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak ilk etapta en iyi gelen şeydir. Ardından sevdiklerimizle bir arada olmak, onlara dokunmak, destek vermek ve destek almak, yaşadıklarımızı hissetmek çok önemlidir. Bu hisleri yaşarken öncelikle duygularımıza alan açmak ve onları bastırmamak büyük önem taşır. Ağlayan birine “Ağlama” demek yerine, “Ağlayabilirsin, çünkü çok korktun, sana bir şey olmasından çok korktun; ağla, ağla ki bu korku bedeninden çıksın” demek, kişinin duygularını ifade etmesine ve rahatlamasına yardımcı olur. Duyguları yaşamak ve isimlendirmek en etkili yöntemdir. Örneğin, duyguları inkar etmeden, “Evet, çok korktum, çok büyük sallandık” gibi yaşadıklarımızı detaylı anlatmak iyileştiricidir.

Bedenle yeniden bağ kurma: Travma anında duygular hissedilmez, beden donar ve yabancılaşma yaşanır. Bununla baş etmek için bedene odaklanarak hisleri tarif etmek önemlidir. Örneğin, “Buz gibi oldum, kanım dondu, vücudum karıncalanıyor, kaşıntı hissi var” gibi ifadelerle bedendeki durumu detaylı bir şekilde tarif etmek, bedendeki duyumların sıcaklığını, soğukluğunu, büyüklüğünü, küçüklüğünü, rengini, kokusunu anlatmak, o hisler üzerinde kontrol sahibi olmayı ve vücudun anlaşıldığını fark etmesini sağlar. Bu, güvende hissederek donma hissinin çözülmesini tetikler ve bu çözülme sonrası duygular açığa çıkar. Bu duyguları ifade etmek, bedende kontrol hissi yaratır. Bu kontrol, “Yaşıyorum, bu bedeni ben yönetiyorum, güvendeyim” mesajını verir; ortaya çıkan duygular sağlıklı ve normaldir. Bedene kontrol sağlamak için başka yöntemler de vardır: Ayakları yere basarak etraftaki nesneleri ve insanları isimlendirin, gözlerinizi kapatıp derin nefes alın, ardından gözlerinizi açarak çevrenin hâlâ orada olduğunu fark edin. Bu, güvende olduğunuzu hissettirir. Derin nefes alıp nefesin burnunuzdan ciğerlere geçişini takip etmek, kontrolü elinizde tuttuğunuzu hatırlatarak güven verir.

Duygulara ara verme: Yoğun duygular hissedildiğinde, kısa yürüyüşler veya yalnız kalmak gibi 10-15 dakikalık molalar iyi gelebilir.

Duyguları paylaşma: Duygularımızı birbirimize anlatmak, aynı olayı yaşayanlarla bunları konuşmak iyi gelebilir. Uzaktaki yakınlarınıza anlatmak ve onların duygusal desteklerini kabul etmek iyi gelir.

Profesyonel yardım: Eğer duygular uzun süre devam ediyorsa, travma terapileri için bir psikoterapiste başvurulmalıdır.

Hikaye anlatma ve duygusal işleme: Yaşadığımız olayı başkasına anlatmak ya da bir yazıya veya sanat eserine dönüştürmek iyileştiricidir. Bir hikaye yazmak ya da bir oyun yazmak, duyguları işlemlemeye yardımcı olduğundan rahatlatıcıdır.

Rutin oluşturma: Deprem sonrası bozulan düzen, öfke yaratabilir. Yeni bir rutin oluşturmak, beynin ‘yeni normal’e alışmasını sağlar ve güven hissi verir.

iStock-1631657667

“BU OLAY SADECE BİZİM BAŞIMIZA GELMEDİ’ DİYEREK KABULLENMEK”

Deprem gibi travmatik olaylar sadece bireysel değil, toplumsal etkiler yaratır. Eminoğlu, “Bize en iyi gelen şey, kendimize ve diğer insanlara karşı nazik, sabırlı ve kapsayıcı olmaktır. ‘Bu olay sadece bizim başımıza gelmedi’ diyerek kabullenmek, kendine kızmamak, herkesin farklı bir iyileşme ve bu durumları aşma süreci olduğunu anlamak ve kendini zorlamamak önemlidir” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!