
Patent savaşları otomotivde yeni dengeler yaratıyor
Patent savaşları otomotiv endüstrisinin kalbinde yerini aldı. Elektrikli araçların yükselişiyle birlikte küresel rekabet yalnızca üretim sahasında değil, fikri mülkiyetin sert mücadelesinde de şekilleniyor. Özellikle Çin’in başını çektiği patent başvurularındaki patlama, ekonomik güç dengelerini değiştiren önemli bir sinyal olarak öne çıkıyor.
Patent savaşları küresel rekabeti belirliyor
2025’in ilk yedi ayında dünya genelinde 10,7 milyon elektrikli araç satıldı. Satışlar geçen yıla göre %28 artış kaydetti. Çin 6,5 milyonluk hacimle pazarın itici gücü olurken, Avrupa 2,3 milyon, Kuzey Amerika 1 milyon, diğer bölgeler ise 0,9 milyon adetlik katkı sağladı. BloombergNEF’in yıl sonu tahmini 21,8 milyon satışa işaret ediyor.

LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, Türkiye’deki ivmeye dikkat çekerek şunları söylüyor: “Ocak–Ağustos 2025 döneminde Türkiye’de EV satışları 51.144 adetten 120.857 adede çıkarak yüzde 136 büyüdü. Bu performansla Türkiye, söz konusu dönemde dünya lideri konumuna yükselerek küresel trendin de üzerinde bir başarı sergiledi.”
Patent savaşları ve Çin’in yükselişi




Patent verileri, elektrikli dönüşümün geleceğini belirleyen en kritik gösterge haline geldi. Çin, yılda 1,59 milyon başvuruyla dünya toplamının %48’ini tek başına oluşturuyor. Yani otomotivde yapılan her iki başvurudan biri Çin kaynaklı. ABD, Japonya ve Güney Kore ise takipte.
Avrupa’da başvuru sayıları daha düşük kalsa da, Türkiye kıtanın ortalamasının üzerinde bir performans sergiliyor. Ancak mutlak rakamlarda hâlen ciddi fark bulunuyor. Uzmanlara göre bu farkın kapanması için Ar-Ge yatırımlarının yanı sıra kamu teşvikleri ve üniversite–sanayi iş birlikleri büyük önem taşıyor.
Patent savaşları Türkiye için fırsat olabilir mi
Türkiye’de özel sektörün Ar-Ge yatırımları son yıllarda hız kazandı. Patentlerde oran bazında ABD, Çin ve Hindistan gibi devleri geçmek umut verici olsa da üretim kapasitesi açısından mesafe kapanmış değil. Yine de yerli markaların ihracat odaklı büyümesi, ülkeyi bölgesel inovasyon merkezlerinden biri haline getirebilir.
Türkiye’nin önünde öne çıkan fırsatlar:
- Üniversite–sanayi iş birlikleriyle Ar-Ge’nin kalıcı hale gelmesi
- Elektrikli toplu taşıma ve ticari araçlarda ihracat payını artırmak
- Lojistikte elektrikli kamyon ve hafif ticari araçların kullanımını yaygınlaştırmak
- Küresel batarya ve hidrojen teknolojisi yatırımlarında erken konumlanmak
Patent savaşları binek araçların ötesine taşınıyor
Elektrikli dönüşüm yalnızca otomobillerle sınırlı değil. Çin, elektrikli otobüslerde açık ara lider. Avrupa ve ABD’de kamu filolarının dönüşümü hızlanıyor. Türkiye’den Temsa, Otokar ve Karsan gibi markalar ihracat pazarında güçlü bir çizgi yakaladı.
Elektrikli kamyonlar ve hafif ticari araçlar şehir içi lojistiğin geleceğini yeniden yazıyor. Demiryolunda ise Avrupa ve Çin, elektrikli trenlerle hatlarının %70’ine yaklaşmış durumda. Almanya, Fransa ve Japonya bataryalı ve hidrojenli trenlerde öncü yatırımlar yapıyor. Bu hızla ilerlerse 2030’a varmadan birçok ülkede dizel otobüsler tarih olabilir.
Patent savaşları, teknolojinin kimin elinde olacağını belirliyor. Bu da yalnızca üretim kapasitesini değil, küresel ekonominin güç haritasını da değiştirecek. Türkiye’nin bu yarışta doğru stratejiyle büyük fırsatlar yakalama şansı var.