![Kahveyi bu saatte içmeyin! Faydası sıfırlanıyor, vücuda zarar veriyor](https://blog.gelisiyorum.com/wp-content/uploads/2024/10/Jnwoc4AKGkes60YnL5Ex0Q-1024x580.jpg)
Revenge of the Mage – İlk Bakış
Revenge of the Mage ile bir şeyin tekrar farkına vardım. Eğer Steam’de yeni neler gelmiş diye elinde sepet pazarda dolaşan teyze gibi savruluyorsanız çok önemli iki faktör var. Birincisi oyunun ismi ikincisi ise tanıtım resmi. Revenge of the Mage’e basıp “Bu neymiş?” diye bakmanın sebebi bu iki neden. Oynanış türünü gördükten sonra zaten Kürşat’a ben bunu istiyorum diyerek paçasına yapıştım.
Yaştan mıdır artık neden bilmiyorum ama ben artık öyle rekabetçi oyunları kaldıramıyorum, bünyemin temelleri çılgın sinir harplerini yüklenecek kadar güçlü değil artık. Eve geleyim ‘Chill, Çil’ oyunumu oynayayım, Discord’da artık iyice sağa sola göç eden Türk kavmi gibi başka ülkelerde olan arkadaşlarımla muhabbet edeyim falan, budur eğlence anlayışım. Mesela buradan itiraf ediyorum şu sıra yazıları yavaşlatmamın tek bir nedeni var; Path of Exile 2. Eve geliyorum, bilgisayarı açıyorum, Discord’a geçiyorum sonra hazine avcısı gibi satacak ya da kullanacak eşyalar bulmak için haritayı tavaf edip, ne kadar şeytan varsa gebertiyorum. Revenge of the Mage’in konuyla alakası varsa o da bu kendime münhasır zevkimi tatmin ettiği içindir. Biraz Vampire Survivors’ı düşünün, üzerinize durmadan yaratıklar geliyor. Siz de bunları elinizdeki büyü cephanesi ile öldürmeye çalışıyorsunuz. Ama aradaki en büyük fark bu katliamı yaparken karakterimizin otomatik ateş etmesi değil, kontrolün gez, göz, arpacık şeklinde bizde olması.
İşte burada oyun biraz stres seviyesini yükseltiyor. Keza oyunun temposu benim reflex shooter dediğim tarzdaki FPS’lere yakın. İşin can alıcı kısmı büyücü olduğumuz için o kadar dayanıklı bir tip değiliz. Tamam gökyüzünden meteor çağırıp onlarca yaratığı aynı anda öldürecek kudrete sahibiz ama durmadan yenisi gelen yaratıklarla burun buruna geldiğimizde Mike Tyson’a parmak atma şakasını yapmaya çalışan talihsiz bir adamdan farksızız.
Peki nasıl oynamalı?
Bu noktada devreye şu giriyor. Durmadan hareket etmek, hareket ederken düşmanları öldürmek ve bu esnada haritada sıkışmayacağınız ve mümkünse altın ya da buff toplayacağınız noktalara gitmek. Yaratıklar çok kısa aralıklarla durmadan spawn’landığı ve belli aralıklarla sürekli daha güçlü düşmanlar geldiği için onları olabildiğince çabuk haritadan silmelisiniz. Aksi takdirde Ork sürüsü gibi üzerinize çullanıp işinizi bitiriyorlar. Savaşırken yaratık öldürdükçe seviye atlıyorsunuz ve her seviyede oyun sizden üç kart seçmenizi istiyor bu şekilde karakterinizi güçlendirebiliyorsunuz.
Oyunda dört çeşit büyücü mevcut: Fire Mage, Ice Mage, Lightning ve Arcane. Oyuna Fire Mage’le başlıyorsunuz ve para kazandıkça yavaş yavaş hepsini açıyorsunuz (ki ben daha açamadım). Büyücü başı 2000 altın toplamanız gerekiyor. O yüzden bu konularda çok taktik veremeyeceğim. Ama ilk bölümü zar zor bitirdiğimi zannederken kocaman bir Mumya Boss’un şov yaparak savaş alanına girmesi ve yetmezmiş gibi durmadan gelen yaratıklarla savaşmak bir tık zorlayıcı. Ama bunu kolaylaştırmak için başarısız olduğunuz bir haritadan sonra üssünüze dönüp karakterlerinize genel buff’lar veren yetenekleri altınla satın alabiliyorsunuz. Kısacası güçlü bir büyücü olmak için bir süre farm yapmanız gerekli.
İşin ilginci Kürşat’ın Revenge of the Mage’in bir Türk yapımı olduğunu söylemesiydi. Bunu belirtmese benim hayatta haberim olmazdı orası kesin. Gerek müziği gerek oyun temposu ve ilginç oyun türüyle bizim topraklarımızdan böyle oyunlar çıkması gerçekten çok güzel. Satış fiyatı 3.59$ gibi uygun bir rakamken şu anki indirimiyle beraber rakam 2.87$’ye düşmüş vaziyette ki bu kalitede bir oyun için acayip düşük bir fiyat.
Ayrıca oyunda nah çekmek de mümkün, en azından cheat code yardımıya.
Kapladığı az alanla beraber Revenge of the Mage masaüstümde uzun süreli kendine bir yuva edindi diyebilirim. Biraz aksiyon yaşayayım, şu boss’u bu sefer öldüreceğim ve para kasacağım gazıyla açıp açıp oynayabileceğiniz eğlenceli bir mücadele Revenge of the Mage. 27’si itibari ile ilk yamalarını çıkardılar bile ki Steam gruplarına bakarsanız yapımcıların oyuncuları dinlediğini görürsünüz.
Doğruya doğru çok stressiz bir oyun değil çünkü oyunun kendisi size hayatta kalabilmeniz için meydan okuyor. Ama eğlenceli mi evet kesinlikle eğlenceli. O yüzden SinginGiant’a sadece Türk bir yapımcı oldukları için değil bu gerçekten güzel oyunu destekleyerek oyunu daha da geliştirmeleri için (ki yapısı çok çok buna müsait) destek olmanızı canı gönülden diler, huzurunuzdan ayrılırım.
Beklenti: 4/5
- Yapım: SinginGiant
- Dağıtım: SinginGiant
- Tür: Boomer Shooter
- Platform: PC
- Çıkış Tarihi: Erken Erişimde