
Saadettin Ökten ile Yenidünya İnsanı ve Unutulan Değerlerimiz Üzerine Farkındalık Dolu Bir Röportaj
İşte bazen böyle bir sözüyle kalbinizi eritir bazı muhterem zatlar. Sohbet etmek için sözlere dahi gerek kalmaz çoğu vakit. Yanında oturmanız kafidir. Nasipdar olursunuz sözsüz, dilsiz kelimelerden.
Benim için son derece özel ve anlamlı olan bu ayrıcalıklı röportajın sonrasında hocamız, Başkanımız ve sayın Vali Bey ile beraberce söyleşi salonuna geçtik.
Başkan Büyükakın ile birlikte salona giriş yapan Prof. Dr. Sadettin Ökten’i konuklar ayakta alkışladı ve protokolün açılış konuşmalarının ardından kitap fuarının ilk söyleşisini gerçekleştirmek üzere kıymetli hocamız sayın Saadettin Ökten konukların tekrar yoğun ilgi ve alkışlarıyla sahneye geldi.
Prof. Dr. Saadettin Ökten, salonu tıklım tıklım görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başladı. Prof. Ökten, “Kitap, Bilgi ve Varoluş” konulu konuşmasında, dünyada yaşanan zorluklara dikkat çekerek, insani değerlerin erozyonuna ve bunlara karşı nasıl bir vicdan ittifakı kurulabileceğine dair düşüncelerini dile getirdi.
Söyleşi öncesi başkanımız bizleri hususi odasında misafir ederken başkanımız ile aralarında geçen bir diyaloğu sayın Ökten izleyicilerle paylaştı;
“Başkanla konuşurken, bize ait bir paradigma olabilir mi konusuna geldik.”
diyen Prof. Dr. Ökten sözlerine şöyle devam etti,
“Bize ait derken İslam paradigması diyorum. Müslüman dünya teknolojiyle başa çıkamadığı için büyük acze düştü. Bu reel teknolojik fark idi ve gittikçe fark açıldı. Sonunda batı dünyası kendi aralarında iki savaşa girdi. Biz bunlara 1. ve 2. Dünya savaşı olarak anlıyoruz. İslam medeniyeti derken bizim modernitenin çaresizliğinden haberdar olmamız lazım. Gazze’den gelişen olay modernitenin son çaresizliğidir. Biz kendi zihin ve gönül dünyamızı bu çağa göre uyduracağız. Kitap, Bilgi ve Varoluş. İnsan var olmak zorunda mıdır? Evet zorundadır. İslam medeniyeti paradigmasına göre göre insan Allah’ın sınırlarını yeryüzünde yerine getirmek zorundadır. Bu söylem ilmidir.”