
Sağlık krizi kapıda! Dünya nüfusunun yüzde 67’si vitamin ve mineral eksikliğiyle mücadele ediyor: “Birçok hastalığa davetiye çıkarıyor”
The Lancet Global Health’in 185 ülkede yaptığı araştırmaya göre, dünya nüfusunun yüzde 67’si iyot, kalsiyum, demir gibi önemli vitamin ve mineralleri yeterli miktarda almıyor. Vitamin eksikliklerinin, bağışıklık sistemi zayıflığı, yorgunluk, odaklanma problemleri ve kronik hastalıklar gibi pek çok sağlık sorununa yol açabileceğini belirten Bütünleyici Sağlık ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Melike Serengil Özçelik, bu eksikliklerin nedenlerine ve belirtilerine dikkat çekti. Özçelik, günümüzde birçok kişinin karşılaştığı sağlık sorunlarının altında vitamin ve mineral yetersizliklerinin yatabileceğini vurguladı.
“GÜNÜMÜZDE YORGUNLUK, ODAKLANMA PROBLEMLERİ ARTTI”
Halk sağlığı ve fonksiyonel beslenme alanında Amerika’da çalışmalar yapan Melike Serengil Özçelik, “Günümüzde birçok insan yorgunluk, bağışıklık düşüklüğü, odaklanma problemleri ve kronik rahatsızlıklar gibi belirtiler yaşarken, bunun altında yatan sebeplerden biri de vitamin ve mineral eksiklikleri olabiliyor. Çünkü eskiden insanlar topraktan gelen doğal, besleyici ve katkısız gıdalarla beslenirken, günümüzde bu durum büyük ölçüde değişti” dedi.
KİMYASAL GÜBRE KULLANIMININ ZARARI
Everglades Üniversitesi’nde ‘Halk Sağlığı ve Fonksiyonel Beslenme’ alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamak üzere olan Melike Serengil Özçelik, “Günümüzde milyonlarca insan, farkında olmadan vitamin ve mineral eksikliği yaşıyor. Bu durumun temel nedenlerinden biri, modern tarım uygulamalarıyla topraklardaki besin değerinin azalması. Yoğun pestisit ve kimyasal gübre kullanımı, geçmişte bolca bulunan vitamin ve minerallerin sebze ve meyvelerdeki oranını düşürdü” dedi.
“MODERN TARIM TOPRAKLARDAKİ MİNERALLER AZALTTI”
Özçelik, “Modern tarım teknikleri nedeniyle topraklarımızdaki mineral oranları azaldı. American College of Nutrition Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, 1950-2000 yılları arasında topraktaki protein yüzde 6, kalsiyum yüzde 16, demir yüzde 15, B2 vitamini yüzde 38 ve C vitamini yüzde 15 oranında azaldı. Bu da tükettiğimiz sebze ve meyvelerin besleyici değerlerinin eskiye göre çok daha düşük olduğu anlamına geliyor” dedi.
“VÜCUTTA BESİNLERİN EMİLİMİNİ YÖNETEN YÜZLERCE TRİLYON MİKROORGANİZMA VAR”
İşlenmiş gıdaların yaygınlaşmasının da önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Özçelik, “Fastfood, paketli gıdalar ve şekerli içecekler, vücudun ihtiyaç duyduğu temel besin öğelerini içermediği gibi, besin emilimini de olumsuz etkiliyor. Bağırsak sağlığının bozulması, mide asidi ve sindirim enzimlerinin yetersizliği gibi faktörler de vitamin ve mineral eksikliklerine yol açıyor. Fonksiyonel beslenme yaklaşımı da bu noktada sadece ne yediğimizin değil, vücudumuzun besinleri nasıl kullandığının önemli olduğunu da vurguluyor. Buna göre, vitamin ve mineral emilimi, sadece mide ve bağırsaklardan ibaret değil. Vücutta besinlerin emilimini ve kullanımını yöneten yüzlerce trilyon mikroorganizma bulunuyor” dedi.
“HIZLI VE STRESLİ TEMPO BESİN EMİLİMİNİ ENGELLEYEBİLİR”
“Özçelik,“Bağırsak florasının dengesizliği ise B12 vitamini ve demir gibi hayati besinlerin emilimini engelleyebiliyor. Modern yaşamın getirdiği hızlı ve stresli tempo da bu durumu tetikliyor. Kronik stres, magnezyum, B ve C vitamini gibi temel besin kaynaklarının hızlı tüketimine neden oluyor. Uzmanlar, günde en az 7-9 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini belirtse de, birçok kişi bu hedefe ulaşamıyor. Bu nedenle, sadece ne yediğimize değil, bu besinlerin vücutta nasıl işlendiğine ve yaşam tarzımıza da dikkat etmeliyiz” dedi.
“VİTAMİN VE MİNERAL EKSİKLİKLERİNİ DOĞAL GIDALARDAN KARŞILAMAYA ÇALIŞIN”
Özçelik, “Beslenme yoluyla vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınırsa, birçok sağlık sorununun önüne geçilebiliyor. Ancak günümüzde besinlerin yeterli içeriğe sahip olmaması, yoğun yaşam temposu ve çevresel faktörler nedeniyle takviye kullanımı da gereklilik haline gelebiliyor. Takviye seçerken bilinçli davranmak büyük önem taşıyor. Arkadaş, komşu veya sosyal medyadaki tavsiyelere göre takviye almak sağlığınızı riske atabiliyor. Çünkü herkesin metabolizması, sağlık geçmişi ve ihtiyacı farklı. Takviye seçimi mutlaka bir uzman tarafından yapılmalı ve kişiye özel belirlenmeli. Kalitesiz ve yanlış seçilmiş bir takviye, eksikliği gidermek yerine vücuda yeni bir toksik yük ekleyebiliyor. Piyasada emilim oranı düşük ve sağlığa zarar verebilecek birçok takviye ürünü bulunuyor. Bu nedenle, takviye alırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Ürünün üçüncü taraf laboratuvar testlerinden geçtiğinden, içerdiği dozajların klinik olarak çalışıldığından, sentetik dolgu maddeleri veya yapay tatlandırıcılar içermediğinden ve tazelik ile üretim kalitesinin kontrol edildiğinden emin olmak gerekiyor” dedi.
(DHA)