Gelisiyorum.com | Blog

Sosyal medya çılgınlığında kendi merkezimizi koruyabilmek

01.09.2025
21
Sosyal medya çılgınlığında kendi merkezimizi koruyabilmek

“Herkesin bir popisi var.” diyen adamın videosunu hatırlar mısınız? Çok da mantıklı bir şeyden bahsederken dil sürçmesi ile aslında konudan ne kadar uzak olduğunu gösteren o meşhur video. Günümüzde herkesin Instagram kullanıyor olmasını işte tam da bu adamın konudan uzaklığına ama söz sahibi oluşuna benzetiyorum.

Torunları tarafından açılan sayfasına çiçek, böcek koyan, kadraj bozuk fotoğrafı ile yaşlı aile üyeleri mi dersiniz, kadraj konusunda kafayı yemiş manzara fotoğrafseverleri mi, geçimini Instagramda yaptığı reklamlarla sağlayan influencerlar mı, birkaç çocuk sahibi olmuş ve evde sosyalleşme aracı olarak yaratıcılığını sergilemeye and içmiş ev kadınları mı? Siz kimlerdensiniz?

Bir de politikayı takip edenler, sosyal mesaj vermeye çalışanlar, işlerini sergilemeye çabalayanlar var. Siz hangisisiniz?

Mesele şu ki, hangisi olursanız olun algoritmaya takılmadan kendi merkezinde kalmak çok da mümkün değil. Söz gelimi, benim ana sayfama, arada tıkladığım için bol bol kişisel gelişim gönderileri düşüyor ve bazen aynı zamanda yoga cenneti, meditasyon buluşmaları ya da yaşam gurularının alternatif okulu haline de gelen Instagram’ın kişisel gelişimimizde yol gösterici olabileceğime dair bir inanç kaplıyor içimi. Sonra aynı hızla bir alttaki postta Gazze’de ağlayan çocukları görünce, “Başkalarının etkisinde kalmadan şifalanmak mümkün mü?” sorusu yumru oluyor gırtlağımda.

Evet burası sadece bir paylaşım platformu değil, aynı zamanda haber alma, haber verme, kandırma, uyarma, tavsiye etme, göstermeyi de içeren sosyal medya çılgınlığı ve bu çılgınlıkta insanın kendi kişisel gelişim yolculuğunu inşa etmesi ne oranda mümkün?

Toplumsal varlıklar ve her türlü enerji alanını hisseden ruhlar olarak, birbirimizden bağımsız hareket etmemiz ya da kolektif olandan ayrı düşmemiz çok da mümkün değil. Haliyle Instagram kullanım süresi her arttığında bizi farklı çekim alanlarına alarak, kendi çekirdeğimize, köklerimize, dinginliğimize olan mesafeyi de artırıyor aslında.

Reklam

Videodaki adamın da dediği gibi herkesin bir popisi var ve biz Instagram’ı her açtığımızda, komşunun çiçekleri, babaannelerin örgüleri, aktivistlerin dilekçeleri, arkadaşlarımızın yeni aldığı papağanları, başka kıtada yaşayan bir ailenin eve aldığı mobilyalara da şahit oluyoruz. Bir taraftan tüketim çılgınlığına dur diyenler de, alınan mobilyanın verilmeyen maaşının protestosu da aynı platformdan yayılıyor.

Kendimizi bir harikalar diyarı yaratmak isterken savaşın içinde buluyoruz. Birkaç yoga hareketi için sayfalar arası gezinirken Gazze’deki saldırıya denk geliyoruz. Bir manzara fotoğrafı arşivlemek isterken, tacize uğrayan arkadaşımızı paylaşmadık diye linç ediliyoruz. Günün sonunda aldığımız radyasyon bir tarafa ilkokul arkadaşımızın evlendiğini de, lise arkadaşımızın annesini kaybettiğini de buradan öğrenmiş, zihnimiz herkesin popisi ile dolu halde yatağa giriyoruz. İronik olan da, uykusuzluğu yenmek için yapmamız gerekenleri yine Instagramdaki videolardan dinliyoruz.

Peki ekran süremizi kısaltmamız gerektiğini kaç guru, kaç kişisel gelişimci söylüyor, kaçı bunu videosunu Instagram’a koymadan organik yollarla yapabiliyor?

Kısacası kendi popimizi yaratmaya çalışırken, başkalarının popisine yakalanmamak ve odaklanmak istediğimiz şeyleri diğer tüm şeylerden ayrıştırmak günümüz sosyal medyasında oldukça zor. Bir taraftan da yelde alt kuşaklara örnek olma arzusu, tabi bu görünür olma arzusunun gölgesinde kalan ikincil bir arzu ama hepsi bir mücadele neticede.

Diyeceğim o ki, ne yapıp edip, bu çılgınlığı denetlememiz şart arkadaşlar. Ben yurtdışında yaşadığım bir dönem hiç kullanmamıştım ve zihnimin berraklığını size anlatamam. Yeni bir dil öğrenmiştim, okuduklarımı anlıyor, gezdiklerini daha iyi görüyordum, çünkü omzumda başkalarının hayatlarının yükü yoktu.

Şimdi de üniversitede hocalığa döndüğüm bu dönem, daha rahat eser çalışmak, makale yazmak için aynı şeyi yapacağım, bir tek bu yazı paylaşılır sanırım, ardından detoks. Çünkü inananın bir şey kaybedilmiyor ve inanın kişisel gelişmek için biraz yalnız, biraz tek, biraz yek enerjide kalmak çok çok önemli. Hepimize kolay gelsin!

İlginizi çekebilir: Belirsizlik, kaos ve gelecek kaygısı üçgeninde, hayat amacımızı yeniden bulabilmek mümkün mü?

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!