Gelisiyorum.com | Blog

The Legend of Heroes: Trails through Daybreak II İncelemesi

12.02.2025
28
The Legend of Heroes: Trails through Daybreak II İncelemesi

The Legend Of Heroes serisi oldukça köklü bir oyun serisi ve birden fazla oyunu var. İlk olarak 1989 yılında Dragon Slayer: The Legend of Heroes adında başlayan bu seri, daha sonra 2004 yılında çıkan The Legend Of Heroes: Trails in Sky ile şekillendi ve hala da devam etmekte. Biz de bu yazımızda sizlere serinin son oyunu olan The Legend of Heroes: Trails through Daybreak II’den bahsedeceğiz. Bahsetmeden önce sizlere bilmeniz gereken birkaç şeyi anlatmış olalım.

Tüm oyunları oynamak gerekir mi?

The Legend Of Heroes serisini bir nevi Marvel veya DC evreni gibi düşünebilirsiniz. Her bir oyunun kendi ana karakteri ve kendi hikayesi vardır. Örneğin 2004 yapımı The Legend Of Heroes: Trails in Sky’da ana karakterimiz Estelle Bright’tır. Bu yazımızda oynadığımız oyunun ana karakteri ise Van Arkride’dır.

Tüm Legend Of Heroes oyunları aynı evrende geçmekte ve her bir oyun serisinin kendi üçlemesi, hatta beşlemesi var. Örneğin, Estelle Bright’ın hikayesi

  • Trails in the Sky (2014)
  • Trails in the Sky Second Chaper (2015)
  • Trails in the Sky the 3rd (2017)

Olarak anlatılıyor. Tabii tüm oyunlarda birbirirleriyle ortak bir noktada bağlanabiliyor. Mesela 3. Oyundaki bir karakter, oynadığınız son oyundaki karakterin yanına gelebilir, yolları kesişebilir. Trails evrenini güzel yapan şeylerden birisi bu diyebiliriz. Tıpkı son çıkan Deadpool filminde nostaljik karakterleri görmek gibi. Tabii kim kimle karşılaşıyor gibi bir hikaye spoilerı yazımızda yok merak etmeyin.

Reklam

The Legend of Heroes: Trails through Daybreak II:

Daybreak’ın devam oyunu olan Daybreak II, Van Arkride’ın hikayesini devam ettirmektedir. Bir gün evinde takılırken kapısını Elaine adında birisi çalar ve Van’ın yardımına ihtiyacı olduğunu söyler. Garip kırmızı bir yaratık etraftaki askerleri avlıyordur ve onu durdurmak Van’a kalmıştır. Kendisinin bu teklifi kabul etmesiyle birlikte canavarı durdurmak için yola çıkıyoruz.

Oyunumuz oldukça uzun ara sahnelere sahip, 15-20 dakika sürebilecek ara sahneleri olan oyuna ayrıca bir hızlandırma modu da eklenmiş. Dilerseniz ara sahneleri hızlıca izleyip geçebiliyorsunuz. Aceleniz yoksa arkanıza yaslanıp izlemenizi öneririz çünkü oyundaki efektler gerçekten harika ve oyunun asıl amacı oynanıştan çok sizlere iyi bir hikaye ve görsel sunması. Hikayede ayrıca oyuncunun gidebileceği yönlere göre ayırılmış durumda. Oyun bazen sizlere hangi yönden gitmeniz gerektiğine dair bir hikaye sunuyor ve bu yönü tercih ederseniz ana karakteriniz ölebilir veya bir çıkmaza girebilirsiniz. Bu gibi yerler içinde oyunun temasında bir zamanı geri alma hakim. Alternatif hikayeleri zamanın geri almasıyla birlikte oynayabiliyorsunuz.

Solo Leveling izleyenler bilir:

Solo Leveling’i izlediyseniz bu gibi oyunlara çabucak adapte olabilirsiniz çünkü oyunun işleyişi zindan temasında. Ana karakterimiz ve yanındaki yardımcıları koridor sistemiyle birlikte etrafta geziyor ve yaratıkların işini bitiriyor. Yaratıkların işini bitirmekse iki kategoriye ayırılmış durumda.

  • Gerçek zamanlı ufak savaşlar:

Çevredeki minik canavarların yanına giderek hızlıca onların işini bitirmeye çalışabilirsiniz. Üçgene basılı tutarak sihirli saldırı yapma, kare tuşuna basarak kılıçla saldırma ve yuvarlak tuşuna basarak kaçınma gibi minik bir savaş kısmımız var. Bu yöntem genellikle minik canavarların işini bitirmek için.

Oyunun asıl can alıcı noktası burasıdır ve normal savaşları genellikle sıra tabanlı mekanikle hallediyorsunuz. Her bir savaş tur sistemiyle işlemekte ve birçok saldırı modumuz mevcut. Büyü, savunma veya normal saldırı gibi. Her biri belirli özellikler tüketmekte olduğu için doğru zamanlarda doğru saldırıyı yapmanız gerekiyor. Normal saldırı haricinde hemen hemen her saldırının oldukça havalı diyebileceğimiz tarzda bir animasyonu var. Yani anime, film tarzını oyunla birleştirmişler diyebiliriz. Arkanıza yaslanın, planınızı yapın ve saldrırın.

Sıra tabanlı savaş günümüzde artık her oyunda gördüğümüz bir konu değil, genellikle Beat ‘Em Up / Hack And Slash türündeki oyunlarda gerçek zamanlı savaşıyoruz ve bu sistemin pek sorunu yok ancak sıra tabanlı savaşları insanın bir süre sonra özlediğini fark ettim. Rakibin sonraki hamlesini tahmin etmek ve buna göre uygun hamleler düşünmek Daybreaker II’da oyuncuya zevk veriyor. Yine de kafa karıştırdığı birkaç kısım var. Bu da genellikle savaşın parçalara ayırılması yüzünden.

Düşmana saldırmak için birkaç seçeneğiniz var.

Attack kısmında genel olarak sadece basit saldırılar veya savunma var. Ancak Art ve Crafts kısmı biraz kafa karıştırıyor. Oyunu oynarken tam olarak farkları ne veya hangisini ne durumda kullanmam gerektiğini tam olarak çözemedim. Düşmanın örneğin neye zayıf olduğuna dair istatistiğini görebiliyorsunuz korku, yanma gibi. Ama herhangi bir zayıflığı yoksa genelikle kafama göre takıldım diyebilirim.

Açık dünya:

Oyunun açık dünyası fazla detaylı değil ve odaklandığı bir konu değil. Genellikle görevden göreve giderken bulunduğunuz şehri biraz geziyor veya ek görev yapabiliyorsunuz. Ek görevlerde hikayeden tamamen bağımsız bir şekilde ilerliyor. Örneğin bir ek görevde rastgele bir kızın müzik kutusunu bulmasına yardım edebilir veya pastanedeki bir çalışana yardım edebiliyorsunuz. Alakasız, ama eğlenceliler. Bir nevi Yakuza yan görevleri gibi, başkalarının hikayesini dinliyor ve yardım ediyorsunuz. Bu yan görevlerin içinde de ufak tefek mini oyunlar konulmuş. Birini takip etme, balık tutma gibi. Tabii yan görev olduğu için bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz.

Prologue sonrası oyunun temposu yavaşlıyor.

15-20 dakikalık ara sahneler ve birkaç saatlık oynanıştan sonra Prologue’un bitmesiyle birlikte oyunun temposu yavaşlıyor, daha çok lise temalı animelerde gördüğümüz günlük hayat temasına bürünüyor. Birkaç canavarı kes, sağda solda gördüğümüz çocuğa yardım edelim teması bir süre sonra baysa da daha çok uzun diyaloglarıyla birlikte interaktif bir oyunmuş gibi hissettirdiği için çokta çaktırmıyor.

Daybreak II genel olarak bakıldığında Daybreak I’dan pek farklı bir oyun değil. God Of War 2018 ve God Of War Ragnarök gibi düşünebilirsiniz. Oynanış temeli ve grafikler oldukça benzese de yeni bir hikaye ve birkaç çeşitlilik sunuyor. Yepyeni bir oyun ve hikayeye muhteşem bir katkı bekleyenler biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. Daha çok bir ara oyun gibi diyebiliriz. Oyunu beğendik, ancak çokta büyük bir beklentiye girmemek gerekiyor.

Legend Of Heroes serisi batıya İngilizce olarak daha sonradan geliyor. Daybreak II’nın devam oyunu The Legend of Heroes: Kai no Kiseki -Farewell, O Zemuria Japonya’da çıktı ancak henüz Japonca, Korece, Geleneksel ve Basitleştirilmiş Çince seçeneği mevcut. Bir-iki seneye son oyunun da İngilizce olarak batıya açılacağını umuyoruz.




Grafikler
8


Sesler
8


Oynanabilirlik
8


Atmosfer
8


Optimizasyon
9

Artılar

  • Ara sahnedeki animasyonlar gerçekten iyi
  • Sıra tabanlı ve gerçek zamanlı savaş sistemi iyi dengelenmiş
  • Mini oyunlarla harmanlanması güzel

Eksiler

  • Sıra tabanlı savaş sistemi biraz kafa karıştırabiliyor
  • Prologue sonrası tempo biraz yavaşlıyor
Bottomline

Legend Of Heroes serisi şu anda karışık bir seri ancak seriye giriş yapmak isteyenler için 2004 yapımı olan Trails in the Sky’a bir Remake yapılıyor. Seriye bununla başlamayı düşünebilirsiniz.

Bizi okuduğunuz için teşekkür ederiz.


0
(0)

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!