Gelisiyorum.com | Blog

Türkiye’de sığ müzik görüşleri ve ilkel anlayış üzerine sorgulamalar

31.05.2025
24
Türkiye’de sığ müzik görüşleri ve ilkel anlayış üzerine sorgulamalar

Sığlık ve ilkellikten ne kastediyorum?

Müzikal sığlık, emek verilmeden, rastgele ve yüzeysel şekilde yapılan müziği ifade eder. Bu durum herhangi bir türe özgü değildir. Besteci ya da söz yazarı, üretimi yaratıcı bir süreç olarak değil, hızlıca geçilmesi gereken bir hendek gibi görür. Popüler olanın ya da gözünde büyüttüğü işlerin bir benzerini üretir. Müzikal bilgisini geliştirmeye çalışmaz, kısa yoldan tanınmak ve para kazanmak ister.

Sığ görüş ise derinliksiz müzik dinleme alışkanlıklarından kaynaklanır. Yeterince müzik dinlememiş biri deneysellik adı altında kulağa zarar veren işler yapabilir. Veya arabesk ile rap’i yüzeysel biçimde birleştirip bunu yalnızca bir iş modeli olarak sunabilir. Bu kişiler müziği ifade aracı değil, ürün olarak görür. Yatırımcısı da dinleyicisi de genellikle ilk olarak maddi kazancı düşünür.

İlkellik ise sığ üretimle, sığ bakış açısının birleşimidir. Bu anlayış sanatın kendi doğasından uzaklaşmasına neden olur. Her türde yozlaşmış figürler vardır. Bu figürler sanatın değil sermayenin yön verdiği bir ortam oluşturur. Küçük yaştan itibaren “bu iş için baban fabrikatör olacak” gibi sözlerle büyüyen sanatçılar, yatırımcı bulduklarında tüm yönlerini onların maddi çıkarlarına göre belirler. Eğer o sanatçı uzun süre okumamış, sorgulamamış, araştırmamışsa; kendisini sadece görüntüye ve stream sayılarına göre konumlandırır. Bu da biçimin içeriğin önüne geçmesine, içi boş ama dışı parlatılmış sanatçılarla dolu bir ortam oluşmasına neden olur.

Dinleyici bu tablonun belirleyici unsurlarından biridir ama suçlu değildir. Çünkü birçok insanın kaliteli içeriklere ulaşma imkânı olmamıştır. Yabancı dil bilmemek, kültürel çevrenin sınırlılığı, eğitim sisteminin müzik yaklaşımı gibi faktörler dinleyicinin gelişimini zorlaştırır. Bu yüzden dinleyiciden rafine bir zevk beklemek adil değildir. Aynı şekilde sanatçılardan da yalnızca olağanüstü şekilde davranmalarını istemek doğru değildir. Herkesin özgürce üretmesi ve tüketmesi için koşullar eşit değildir. Bu yüzden ne sanatçıya ne de dinleyiciye topluca suç yüklemek doğru değildir.

Reklam

Sanatçılar ise bu yapının ortasında sıkışır. Talebe göre üretim yaptıklarını zannetseler de, aslında yönlendirilmiş bir talebi karşılamaktadırlar. Bu yönlendirmeyi çoğu zaman medya, sermaye ve platform algoritmaları belirler. Bu nedenle birçok sanatçı, kendini sanatsal değil stratejik kararlarla üretim yaparken bulur. Ancak bu süreçte bireysel sorumluluk da tamamen ortadan kalkmaz. Sanatçı, sistemin farkına varıp kendi çizgisini yaratmak için çabalamak zorundadır. Aksi halde üretimi, içi boş ama dikkat çeken bir şova dönüşür.

Yazının karamsar olduğu düşünülebilir. Ancak iyi örnekler de vardır.

Erkin Koray, Anadolu psychedelic rock’ın öncüsüdür. Yeraltı müziğini ana akıma taşımış ve Tame Impala gibi isimlere ilham vermiştir.

Cem Karaca, Bob Dylan’dan etkilenip halk türkülerini yeniden yorumlamış, kültürel mirası çağdaş biçimle sunmuştur.

Zeki Müren, halkla kurduğu bağ sayesinde kültür endüstrisinin sınırlarını zorlamış bir isimdir. Eşcinselliğin açıkça konuşulmadığı bir dönemde devlet televizyonlarına çıkabilmiştir.

Ahmet Kaya, tartışmalı bir isim olsa da, bir sanatçının sermaye tarafından nasıl itibarsızlaştırılabileceğini gösteren güçlü bir örnektir. Popüler isimlerin siyasi baskılarla nasıl araçsallaştırıldığını ortaya koymuştur. Ona saldıran sanatçılar ise sistem tarafından ödüllendirilmiştir.

Bu örnekler gösteriyor ki sanat, doğru ellerdeyse sistemin çarklarını bile kırabilir. Ancak bunun çoğu zaman bedeli olur. Bu nedenle sanatçıların yapması gereken, sistemi tanımak, sorgulamak ve üretimlerini buna göre şekillendirmektir. Dinleyiciler ise sanatçıyı baskılamadan dinlemeli ve farklı fikirlere karşı linç kültüründen kaçınmalıdır.

Öte yandan, sanatın içi boşaltıldığında ortaya çıkan şey gerçek bir kültür değil, sadece bir ürün pazarlamasıdır. Bu tür ürünler bazen gençleri uyuşturur, bazen de potansiyellerini törpüler. Ancak bunun sorumlusu doğrudan sanat değildir; asıl sorun, sanatın hangi ellerde ve ne amaçla kullanıldığıdır.

Gerçek suçlular, her zaman görünürde değildir. Ama etkileri her yerde hissedilir. Mesele müzik gibi görünse de, aslında sorun güç, sermaye ve ideolojidir. Bu yüzden çözüm sadece müzikte değil, bakış açısında gizlidir.

 

Yazan: Seymen Güney

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!