Gelisiyorum.com | Blog

“Üç Ayaklı Kedi” ile sonbahara sanatsal bir dokunuş: 18. İstanbul Bienali

07.10.2025
14
“Üç Ayaklı Kedi” ile sonbahara sanatsal bir dokunuş: 18. İstanbul Bienali

“Sanat özgün olduğunda önüne geçilemez bir uğraştır.”  –Avaline Lesper

Bu yıl farklı bir formatla sanatseverlerle buluşan 18. İstanbul Bienali, “Üç Ayaklı Kedi” başlığıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Kedileriyle meşhur şehrin, yeni sanat durağı, sanatın ve İstanbul’un ritmini üç yıla yayılan bir konseptle birleştiriyor.

Bienalin ilk ayağı, “kendini koruma” ve “gelecek olasılıkları” temalarına odaklanıyor. Dünyanın dört bir yanından, 30’dan fazla ülkeden 47 sanatçının eserlerinin sergilendiği bu etkinlik, izleyiciye sanatın dönüştürücü gücünü de yeniden hatırlatıyor. 

Beyoğlu ve Karaköy hattında 8 farklı mekanda sergilenen Bienal turunu henüz planlamadıysanız sizler için hazırladığım izlenimlerden yola çıkarak kendi sanat rotanızı oluşturabilirsiniz.

18. İstanbul Bienali mekanları ve izlenimleri:

Christine Tohmé küratörlüğünde gerçekleşen bu yılki bienal, İstanbul’un tarihi mekanları ile sizi buluştururken modern sanata etkileyici bir tarihi arka planı da dahil ediyor. İstanbul, sadece bir bienale ev sahipliği yapmakla kalmıyor, aynı zamanda sanatın ve şehrin eşsiz dinamizmini birleştirerek yeni bir soluk kazanıyor. 

Hem şehrin tarihi binalarında bir gezinti imkanı sunan hem de sanatın farklı bir sunumuyla bizleri buluşturan 18.İstanbul Bienali için aşağıda kısaca kendi gezi notlarımı sizlerle paylaşacağım. Ekim ayı sanat planlarınıza Bienal ziyaretlerini de eklemeyi unutmayın.

Reklam

Mekanlar:

  • Elhamra Han
  • Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi
  • Galata Rum Okulu
  • Külah Fabrikası
  • Galeri 77
  • Muradiye Han
  • Meclis-i Mebusan 35
  • Zihni Han

-Bienali 23 Kasım’a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.-

Elhamra Han

Ben Bienal turuna ilk gün İstiklal Caddesinde yer alan Elhamra Han ile başladım. 1827 yılında şehrin ilk tiyatro salonu olarak inşa edilen mekan, yıllanmış dokusuyla girer girmez sizi farklı bir atmosferin içine çekiyor. Burada tek kata yayılan eserler, St Antuan manzarasıyla adeta bugünle geçmişi birleştiren, zamansız bir sahne oluşturuyor. 

Buradan en çok hoşuma giden eser Sevil Tunaboylu’dan oluyor:

Fransız Yetimhanesi Bahçesi

İlk defa yolumun düştüğü Fransız Yetimhanesi bahçesi benim için ayrı bir sürpriz oldu diyebilirim. Giriş kısmının sütunlarla başlayan görüntüsü tarihi bir geçiş kapısı gibi girenleri karşılıyor. Burası ayrıca “Tophane Mekan “ adıyla da biliniyor. İçeride belediyenin sosyal tesisi kahve çay molası verip alanın tarihi atmosferinden daha fazla faydalanmak isteyenler için güzel bir durak oluyor. 

Burada sergilenen bienal eseri mekanın dokusu ile her ne kadar uyumlu olarak düşünülmüş olsa da zihnimde hemen “bu bir sanat eseri mi değil mi sorgulamalarını” başlatıyor. Çok fazla yorum yapmadan esere ve eserin metnine kısaca değinmek istiyorum.

Eser: Kırmızı Rotavesait, Khalil Rabah

Yerleştirme, sanatçının kariyeri boyunca toprak mücadelesine, tehcire ve egemen tarih anlatılarının sorgulanmasına yönelik sürdüğü ilginin bir uzantısı olarak bizlere sunuluyor.

Galata Rum Okulu

Önceki yıllara göre biraz zayıf kalmış olsa da buradaki eserler de yine görülmeye değer diyebilirim. Yerleştirmeler, çeşitli objeler ve videoya dayalı eserler Galata Rum Okulu’nda görecekleriniz arasında yer alıyor. 

Burada ilk katta dikkat çeken labirentimsi yerleştirmenin alt metninde yine sömürgecilik, özgürleşme mücadelesi ve toprakla kurulan bağa bir gönderme yapılıyor. Metinden bağımsız ilk bakışta pek bir şey ifade etmeyen eserler çağdaş / modern sanatın izleyici üzerindeki etkisini ancak metin okunduktan sonra “anlamlı” kılınan bir entelektüel eyleme dönüştürüyor.

Eser: Kaybolanı Bir Araya Getir, Lungiswa Gqunta

Zihni Han

Bienal’in en dikkat çeken ve sevilen durağı olan Zihni Han, Bienal’e özel yenilenerek sanatseverlerin karşısına çıkıyor bu yıl. Her katta farklı bir deneyim izleyiciyi karşılarken mekanın atmosferi ve manzarası da ziyaretçileri etkileyen başka bir unsur oluyor. 

Mekanda her katta farklı bir yerleştirme ve farklı bir soru izleyiciyi bekliyor. Teras katın özel olarak tasarlandığı bu alanda sizi çocukluk anlarına ışınlayan tahterevalli, seksek, salıncak, oyuncak at gibi yerleştirmeler karşılıyor. Hem düşünmeye hem de hissetmeye bir çağrı olarak Zihni Han mekanlar arasında bence en etkileyici olanı. Burada uzun uzun zaman geçirmek için bir dinlenme alanı da ayrıca düşünülmüş. 

Bienal neden görülmeli?

Eserler tartışmaya açık olsa da Bienal’in İstanbul’un kültür sanat ortamına katkısını yadsıyamayız. Hem tarihi mekânları benzersiz bir bağlamda gezme hem de bizleri farklı bakış açıları ve düşünce akımlarıyla buluşturan kaçırılmaması gereken bir kültürel deneyim sunması bakımından İstanbul Bienali; bu aylarda görülmesi gereken önemli bir sanat festivali kapsamında yer almaktadır.

İlginizi çekebilir: Şarapla iç içe geçen bir aşk hikayesi: MonoVino ile Dionysos’un sofrasına yolculuk

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!