
Unutulmuş Yazarlar ve Kaybolmuş Kitaplar: Edebiyatın Hayaletleri
Bir çocukluk düşü ile karanlık bir kâbus arasında gidip gelen Bruno Schulz, “Tarçın Dükkânları” adlı eserinde kelimelerle resim çizer. Hayal gücünün sınırsızlığında dolaşırken, gerçekliği büküp yeniden şekillendirir. Ancak tıpkı hikâyelerindeki kırılgan dünyalar gibi Schulz’un yaşamı da trajediyle noktalanır. II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından katledilen Schulz’un pek çok eseri savaşın gölgesinde kayboldu.
Neden kayboldu?
Schulz, yalnızca fiziksel olarak yok edilmedi, aynı zamanda edebiyat tarihinin belleğinden de silinmek istendi. Ancak bugün, onun yazıları, edebiyatın yeniden keşfedilen bir hazine sandığına dönüşüyor.
Schulz kimdir?
Polonyalı bir yazar ve ressam olan Schulz, içine kapanık bir sanatçıydı. Yaşadığı kasabanın dar sokaklarından taşan hayal gücü, edebiyat dünyasında yankılanmaya devam ediyor.
2. Anna Kavan – Buz: Donmuş bir labirentte kaybolan zihinler
Distopyanın buzla kaplı manzaralarını ve insanın iç dünyasındaki çatışmaları betimleyen “Buz,” Anna Kavan’ın en dikkat çekici eserlerinden biridir. Ancak Kavan’ın hayatı, eserlerinden daha karmaşık ve acı doludur. Gerçek adı Helen Ferguson olan yazar, adını bile değiştirecek kadar derin bir kimlik arayışına girmiştir.
Neden kayboldu?
Kavan, toplumsal normların dışında bir hayat sürdüğü için ana akım edebiyattan uzun süre dışlandı. Morfin bağımlılığı ve ruhsal çöküntüleri, onun hem eserlerini hem de kimliğini gölgede bıraktı.
Kavan kimdir?
Sınır tanımayan bir yazar ve düşünür olan Kavan, varoluşun kırılganlığını her satırında hissettiren bir sanatçıydı. Bugün, onun eserleri, karanlık edebiyatın en derin köşelerinde yeniden aydınlanıyor.
3. Djuna Barnes – Geceyi Anlat Bana: Cesaretin kalemi
Djuna Barnes’ın modernist başyapıtı “Geceyi Anlat Bana,” aşkın, saplantının ve kendini yok etme arzusunun derin bir çözümlemesidir. Ancak Barnes’ın cesareti, yalnızca kaleminde değil, yaşamında da saklıdır. Kadınların ve queer bireylerin hikâyelerine yer verdiği eserleri, onun döneminde tabu olarak görüldü ve ana akım tarafından dışlandı.
Neden Kayboldu?
Dili fazla cesur, temaları fazla rahatsız edici bulundu. Ancak onun anlatıları, bugün feminist ve queer edebiyatın temel taşlarından biri olarak yeniden okunuyor.
Barnes kimdir?
1920’lerin Paris’inde bohem bir hayat süren Barnes, dönemin sınırlarını zorlayan bir sanatçıydı. Onun eserleri, toplumsal normlara meydan okuyarak edebiyat tarihine kazınmıştır.