Gelisiyorum.com | Blog

Warhammer 40.000 Kara Kütüphane: Bölüm 1 – İmparator

23.01.2025
42
Warhammer 40.000 Kara Kütüphane: Bölüm 1 – İmparator

wh40k emperor

Eğer Warhammer 40.000 hakkında bir şeyler öğretmek istiyorsam (tabii siz de öğrenmek istiyorsanız) işe İnsanoğlunun İmparatoru’yla başlamak lazım diye düşünüyorum.

WH40K evrenine giriş için Horus Heresy (Horus’un İhaneti) serisiyle başlayın derim ama, okuduğunuz beş kitap boyunca İmparator’un olduğu kısa bir bölüm bile yok. İhanetin gün yüzüne çıktığı ve artık iki taraf için galaktik çarpışmasının kaçınılmaz olduğu bölümlerde Malcador’u görüyoruz o kadar (İmparator’un danışmanı). Ve bence eğer kitapları okumaya başlayacaksanız ya da Youtube üzerinden WH40K tarihçesini öğrenmeye niyetliyseniz İmparatoru bilmek, amacını anlamak bu evreninin temelini oluşturuyor. Çünkü her ne kadar hayal ettiği vizyondan bir hayli sapmış olsa da insanoğlu galaksideki mücadelesini halen onun koyduğu ilkeler üzerinden yürütüyor.

Bakmayın herkesin gaza gelip “For the Emperor” yazdığına, İmparator WH40K evreni hayranları arasında en çok sorgulanan, yadırganan hatta eleştirilen karakterlerden biridir (hepsini diri diri yakacaksın ne demek İmparator’u eleştirmek!) Birçok soru işareti barındıran ahlaki çıkmaz girdabında sürüklenen kararlarını sorgulayabilmek için öncelikle onu tanımamız gerekli. İşte bu noktada biz Türkler için iş biraz eğlenceli hale geliyor.

Reklam

İmparator gibi doğa kanunlarını hiçe sayan bir varlığın nasıl doğduğu, var olduğu tam olarak bilinmiyor. Birçok komplo teorisi mevcut ama en kabul göreni ve Games Workshop tarafından resmen kabul edilmese de kabul edilmiş gibi dilden dile anlatılan öyküsü şu;

Neolitik Çağ’da şamanlar Kaos’un varlığını seziyorlar ve onun yavaş yavaş gücünü arttırmasıyla kendi yetilerinin söndüğünü fark ediyorlar. Bu yüzden şamanik güçlerini tamamen yitirmeden ve bu kaos belasına karşı bir şey yapamaz hale gelmeden önce bir ayin düzenlemeye karar veriyorlar. Böylece bütün şamanlar kendilerini feda edip ruhlarını, tek bir ruhani varlıkta birleştiriyorlar. O varlık da bugün ismini savaş alanına koştururken haykırarak andığımız İmparator oluyor. Türklerle ne alakası var derseniz, bu olayların geçtiği yer Mezopotamya’da bugünün Türkiye’sinin bulunduğu topraklar. O yüzden “İmparator Adanalı” falan diye lafını yaparız bazen. Ayrıca Neolitik Çağ’ın en büyük keşiflerinden olan Göbeklitepe ve Karahantepe’nin Türkiye’de olduğunu düşünürseniz bu fantastik öykünün ne kadar güzel temeller üzerine inşa edildiğini görebilirsiniz.

Söylentilere göre İmparator var olduğu günden beri insanoğlunu sürekli perde arkasından izliyor. Kritik zamanlarda bir bilim insanı, politikacı ya da sanatçı gibi görünerek olaylara müdahale ettiği de oluyor ama asla gerçek kimliğini açıklamıyor. Onu görenler de kendisini gerçek suretiyle görmüyorlar. Görecek olsalardı kolektif mistik enerjilerden oluşan bir varlık olduğu için bir nevi tanrı gibi kör edici bir ışığın içinde göreceklerdi. Özellikle bu dediğimi bir kenara not alın çünkü İmparator, tanrı olmadığını ve asla bu şekilde anılmak istemediğini yaptığı çok sert devrimlerle ileri bize kanıtlayacak. Warhammer 40K tarihçesinde herkesin birbirine girdiği konulardan bir tanesine de bu. Sonra buna değineceğiz.

Gel zaman git zaman insanoğlu teknolojide hızla ilerliyor. Özellikle yapay zekâ konusunda üst seviyeye ulaşıyorlar. Gündelik hayatlarının ve başka yıldızların keşfinde bundan faydalanıyorlar. İnsanoğlu artık galaksiyi keşfeden denizciler oluyor. Lakin insanoğlu tam da İmparator’un istediği gibi hakkı olan galaksiyi keşfetmeye ve yayılmaya başlamışken makineler ve insanlık arasında büyük bir savaş kopuyor. İnsanlık bu savaştan galibiyetle çıkıyor ama büyük bir yara alarak…

25. Yüzyılda başlayan bu dönem (Age of Strife) 29.inci yılda İnsanlığın İmpatorluğu’nun doğuşu ile son buluyor. Dört bin yıl boyunca yıldızlararası iletişim yok olduğu için başka gezegenlerdeki insanlar öksüz gibi karanlık uzayın içinde savrulup gidiyorlar. Buna ek olarak Terra yani Dünya’da büyük uluslar kendi aralarında bitmek bilmeyen bir savaşın içine giriyorlar. Kaos’un (ve bir de yetmezmiş gibi diğer uzaylı ırkların) bu karışıklıktan faydalanarak eninde sonunda insanoğlunun sonunu getireceğini düşündüğü için İmparator saklandığı gölgelerin arasından çıkmaya karar veriyor ve ilk işi Unification Wars’u başlatarak Dünya’yı tek bir millet altında toplamak oluyor. Ve bunu yaparken hiç nazik davranmıyor…

İmparator mistik bir varlık olabilir ama aynı zamanda değildir de… Bunun için Warhammer 40K evreninde Tanrılar (ya da yalancı tanrılar) ve evrenin ruhani kuralları üzerine ayrıca bir yazıda baş başa kalmamız lazım. Ama şöyle diyebilirim İmparator var olmuş ve olabilecek en zeki insan. Böyle bir deha olduğu için de bugünün Space Marine’lerinin atası olan, genetik olarak modifiye edilmiş Thunder Warrior’larını kullanarak Unification Wars’ta diğer bütün ulusları kolaylıkla dize getiriyor. Örneğin çok önemli aileleri (sallıyorum bugünün Jeff Bezos’u gibi) Terra’nın yeniden birleşme sürecinde karşıtlık yaratmasınlar diye (çünkü öldürmek de işine gelmiyor) size Rogue Trader olma hakkını tanıyorum. Başka kimseye vermeyeceğim özgürlükleri kuşanarak galaksiyi keşfe çıkın ama Terra’dan uzak durun diyor. Aynı zamanda… Bütün batıl inançları ve dinleri yasaklıyor! Bakın yasaklıyor diyorum çünkü buna karşı çıkanlar doğrudan katlediliyorlar. Hatta şahsen kendisi, bizzat Terra’daki son Kiliseyi (kilise dediğime bakmayın o dönem artık ne Hristiyanlık ne de Müslümanlık kalmış) yıkmaya gidiyor. Bununla ilgili The Last Church adında kısa bir hikâye var. Son din adamının dünya üzerindeki son kilise yıkılmadan evvel İmparator’la girdiği felsefi tartışmayı anlatıyor. Hatta Youtube’da basit bir animasyonu da mevcut. Çok hoşuma gittiği için ufak ufak altyazılarını Türkçeye çeviriyorum bittiğinde kanalımda yayınlayacağım. Velhasıl insanoğlunun yeni imparatorluğunda batıla ve dinlere yer yok.

İmparator insan ırkının hayatta kalma mücadelesinin sadece bilimin ışığında olacağına inanıyor.

30.inci yılda İmparator’un asıl amacı uzayın farklı köşelerinde iletişimi kopmuş, öksüz kalmış insanoğlunun gezegenlerini tekrar bir araya getirmek oluyor ve Great Crusade başlıyor. Bunu yaparken başka uzaylı ırkların yaşadığı gezegenler yoluna çıktığında sıfır politika maksimum kaba kuvvet ilkesini kullanarak o uzaylı ırkın kökünü kazıyıp gezegeni insanoğlunun galaktik haritasına katıyor. Yani kısacası soykırım… Daha önce kurduğum cümlelerde bir noktaya parmak basmıştım, fark etmemiş olabilirsiniz diye tekrar ediyorum; İmparator galaksinin sadece ve sadece insanoğlunun hakkı olduğunu düşünüyor. Kendisini soykırımcı olarak rahatlıkla damgalayabiliriz lakin insanoğlundan evvel galaksiye hâkim olmuş Eldar ve Necron gibi ırklara bakarsak aldığı bu kararın ne kadar yerinde olduğunu ben şahsen kabul ediyorum. Ve gene şahsen ben İmparatorun aldığı bütün kararların doğru olduğunu düşünenler tarafındayım. Ha bu arada, binlerce yıldır mutlu mesut yaşadığınız gezegene ordusuyla İmparator indiğinde ve onun İmparatorluğuna katılmayı reddettiğinizde sonunuz, insan olsanız bile, herhangi bir uzaylı ırktan farklı olmuyor.

Evrenin dört bir yanında dağılmış insan barındıran gezegenleri tekrar İmparatorluğa katmak ve bunu yaparken diğer uzaylı ırklarla savaşmak derken, bu sürecin kendisi için çok büyük zaman kaybı olduğunu fark ediyor. Çünkü bütün odağını en büyük projesine yani Webway’e adamak istiyor. Bu yüzden kendi genetik kodunu kullanarak “Oğullarım” dediği 20 tane Primarch üretiyor. Hepsi birbirinden farklı karakterlere sahip olan bu adamların altına Space Marine birliklerini vererek, kendisi Webway üzerinde çalışırken, oğulları Great Crusade’yi yerine getirsin istiyor.

“Webway nedir?” derseniz kısaca anlatayım.

İnsanoğlu yıldızlararası seyahati gerçekleştirmek için Warp’ın içinden geçmek zorunda. Warp, Kaos boyutuna giden yolun Araf’ı, Sırat Köprüsü diyebiliriz. Delirtici ve çok tehlikeli bir süreç olduğu için İmparator insanoğlunu bu beladan kurtarıp, Eldar ırkının uzay zamanı bükerek kullandığı yıldızlararası seyahat olan Webway’in sırlarını çözmeye çalışıyor. En büyük projesi dediği bu deney gerçekten insanlık için çok önemli bir adım olabilirdi. Magnus… Neyse…

20 Primarch, yani insanların gelecekte yarı tanrı olarak görecekleri İmparator’un oğulları, Kaos’un bu tehdidi hissetmesi ile yaratıldıkları laboratuvardan kaçırılarak galaksinin farklı bölgelerine dağıtılıyor. Yani en azından şimdiye kadar ki tarihçede biz öyle sanıyorduk ama geçen sene tamamlanan Siege of Terra serisinde (36 yılın sonunda) aslında Primarch’ların bir de anne figürleri olduğunu ve o kadının Erda isminde İmparator’un bir danışmanı olduğunu öğrendik.

Kısa bilgi; İmparator “Perpetual” dediğimiz varlıklardan birisi. Warhammer 40K evreninde doğası ya da sebebi nedir bilmiyoruz ama bazı karakterler Perpetual yani ölümsüzler. Daha doğrusu öldükten sonra aynı benlikle geri geliyorlar, tekrar doğuyorlar. Bu bilgi sonradan işimize yarayacak. Erda bir Perpetual.

İmparator’un Primarch’ları aslında tek başına değil Erda ile yarattığını Siege of Terra ile öğrendik. Oğlanların galaksinin dört bir yanına kaçırılmasının sorumlusunun da Erda olduğunu… Çünkü Erda bu sonsuz gibi görünen katliam dolu galaktik savaş bittiğinde İmparator’un Primarch’larla artık biri işlevleri olmayacağı için onları öldüreceğini düşünüyordu. Aynı Thunder Warrior’lara yaptığı gibi (hatırladınız mı? Space Marine’lerin ilk prototipleri). Ayrıca Erda duygusal olarak bu çocuklara bağlanmıştı savaş dolu bir gelecek geçirmelerini istemiyordu. Bu yüzden Erda, İmparator onların bulamasın diye oğlanları galaksinin farklı köşelerindeki gezegenlere kaçırdı.

Bu arada evet İmparator bütün Thunder Warrior’ları yok etti. Çünkü genetik bir hasardan dolayı vahşete çok meyillilerdi. Dünyayı tek bir ulusa çevirdikten sonra kontrol edilemez, ne yapacağı belli olmayan bir askeri birliği istemediği için Thunder Warrior’lar yok edildi ve yerlerine daha iyi versiyonları olan Space Marine’ler getirildi (kaldı ki Erda haklıydı, galaksi ele geçirildikten sonra İmparator kademeli olarak Space Marine’leri de yok edecekti)…

Hoh!.. Yazması ve olayları hatırlaması gayet güç oldu. Kürşat’a “İmparatoru tek bir yazıda anlatacağım” diyordum ama konu konuyu açıyor ve şu an anlıyorum ki bu kadar kelimeyi hatim etmek hem sizi okurken yoracak hem de beni yazarken… Lakin olayların kafamda taze kalması için iyi bir hatırlatma, idman oldu, teşekkür ederim. Kaldığımız yerden önümüzdeki hafta devam etmeye ne dersiniz? Çünkü en tartışmalı konular olan İmparator’un oğullarına nasıl davrandığına, örnekleriyle beraber gireceğiz.

Ayrıca bu linkten kanala üye olursanız giderek sıklıkla atacağım Warhammer 40K içeriklerini kulağınızda kulaklıkla rahatlıkla dinleyebilirsiniz.

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!