
Windows vs macOS: Hangi İşletim Sistemi Daha İyi?
Windows ve macOS: Tartışması hiç bitmeyen, bitecek gibi de görünmeyen iki işletim sistemi. Tıpkı AMD ve Intel yarışında olduğu gibi, her iki tarafında kullanıcıları da sahip olduğu sistemin daha üstün olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Peki objektif olarak bakarsak hangisi daha iyi?
İkisinin de iyi ve kötü olduğu alanlar, avantajları ve dezavantajları var. Zaten tartışmasız, Windows’un kullanıcı kitlesi çok daha büyük. Bunun da birçok nedeni var. macOS bilgisayarlar şık tasarım, kusursuz ekosistem, pil ömrü ve donanım kalitesi gibi konularda ön plana çıkıyor. Ancak Windows milyonlarca ve hatta milyarlarca kullanıcının tercihi olmaya devam ediyor.
Geçmişte iki platform arasındaki fiyat farkı çok daha yüksekti, o günler nispeten geride kaldı. Biliyoruz, macOS bilgisayarlar çoğu kişiye göre halen pahalı. Diğer yandan, benzer fiyatlı ve hatta daha yüksek maliyetli Windows cihazların sayısı da arttı.
Her neyse, lafı fazla uzatmadan karşılaştırmaya başlayalım. Önce macOS’un önde olduğu, sonrasında Windows’un üstünlük kurduğu noktalara değineceğiz. İşletim sistemi seçimi yaparken donanım seçenekleri, arayüz tasarımı, kararlılık, güvenlik, güncelleme, yazılım ve oyun desteği gibi birçok konuya bakarız. Hepsini mümkün oldukça ele almaya çalışacağız.
macOS’un Avantajları Neler?
macOS, arkasında Apple olan ve zamanla yeni sürümlerle birlikte gelişimi devam eden bir işletim sistemi. Kısaca geçmişine gidecek olursak, daha önce Mac OS X ve daha sonra OS X olarak biliniyordu. Bu işletim sistemi özellikle Apple Mac bilgisayarlar düşünülerek tasarlandı, Unix işletim sistemine dayanmakta. C, C++, Objective-C, assembly dili ve Swift kullanılarak geliştirildi. Windows’tan sonra kişisel bilgisayarlarda en çok kullanılan ikinci işletim sistemi konumunda. macOS’un ilk sürümü, Apple tarafından 2001 yılında piyasaya sürülmüştü.
Basit ve Anlaşılır Arayüz
Kullanıcı arayüzü tartışmalı bir konu elbette. Biri Windows’u beğenirken diğer kişi macOS’u beğenebilir. Ancak macOS’un görünümünün genel olarak sade, anlaşılır ve akıcı olduğunu söyleyebiliriz. Zaten işletim sisteminin arayüzü ve işlevi beğenilmese, Microsoft kendi işletim sistemini macOS’a benzetmeye çalışmazdı. Görev Çubuğu olsun, Dosya Gezgini olsun günden güne macOS’a daha fazla benziyor.
macOS’ta dosyaları bir uygulamanın simgesinin üzerine hızlıca sürükleyebiliyorsunuz, böylece dosyalar o sürüklediğiniz uygulamada açılıyor. Örneğin Lightroom veya Photoshop’ta belirli sayıda görüntüyü düzenlemek istediğinizde bu son derece kullanışlı. Bir başka kullanışlı özellik de, hemen hemen her klasörü Dock’a ekleyebilmeniz ve böylece Finder’da klasörü açmak zorunda kalmadan dosyalara hızlı bir şekilde erişebilmeniz. Çünkü ister İndirilenler klasörü, ister Son Kullanılanlar kategorisinin bir kısayolu ya da kendi oluşturduğunuz bir klasör olsun, Dock’a eklenen klasöre tıkladığınızda klasörün üzerinde bir açılır pencere beliriyor ve böylece içindeki dosyalara hızlıca erişebiliyorsunuz.
Yerleşik Uygulamalar
Her iki işletim sistemi de posta uygulamaları ve takvimlerden fotoğraf ve video düzenleyicilere kadar çok sayıda yardımcı uygulamayla birlikte geliyor. Her ikisi de ekran görüntüsü araçları, ses kaydediciler ve web tarayıcılarını dahili olarak barındırıyor. Haritalar, kamera, haberler ve hava durumu gibi ekstra uygulamalar da mevcut. Hatta her ikisi de artık çizim uygulamalarında yapay zeka ile görüntü oluşturma özelliği sunuyor.
Yine bir genelleme yapacak olursak, Apple’ın yerleşik olarak sunduğu uygulamalar Microsoft’un sunduklarına nazaran daha kullanışlı ve daha kaliteli. Tabii ki Windows’un kullanışlı uygulamalarını bir çırpıda çöpe atamayız, lakin Mac’ler bu konuda daha başarılı. Microsoft Teams’in yanı sıra Xbox oyun uygulamaları gibi şeyler önemli. Mac ise Stickies, FaceTime, üstün video editörü iMovie, Preview yardımcı programı ve Apple Music gibi araçlarla öne çıkıyor. GarageBand müzik besteleme uygulaması ise herkesin beğenisini kazanacak üst düzey bir uygulama.
Malzeme Kalitesi (Donanım)
Bu konu doğrudan işletim sistemi ile alakalı değil lakin ikisi arasında seçim yaparken üzerinde durmanız gereken bir konu. MacBook’lar ve Mac’ler, genel olarak Windows tabanlı dizüstü bilgisayarlara nazaran daha iyi yapı kalitesine, daha iyi kasalara sahip. Askeri sınıf yapı kalitesine sahip Windows seçenekleri olabilir, ancak kaçımız bunları kullanıyoruz ki? Kullanıyor olsak bile premium ürünlerin fiyatı dudak uçuklatabilir.
MacBook ve Mac bilgisayarların ince ayrıntılarıyla birlikte sağlam, güvenilir şekilde üretildiğini çoğu kişi bilir. Windows PC’lerde ise kaliteden emin olmak için araştırma yapmanız ve hatta gözünüze kestirdiğiniz modeli kendiniz görmeniz gerekiyor. Oysa ki Mac bilgisayarları alırken bu konuyu düşünmezsiniz bile.
Dış Tasarım
Diğer yandan Apple Mac’ler, modern dizüstü bilgisayarların ‘ultra taşınabilir’ tasarımına ve şık stiline öncülük etti. Muhtemelen hiç kimse Mac bilgisayarların kötü göründüğünü söylemeyecektir. İncelik, sadelik ve tasarım hatları olarak Mac’ler çoğu kullanıcı için ilgi çekici.
Pil Ömrü
Son yıllarda Windows ekosistemi verimlilik ve pil ömrü konusunda çok gelişti, bu doğru. Ancak geçmişten bu yana, genel anlamda MacBook’lar çoğu Windows dizüstü bilgisayardan daha uzun pil ömrüne ve daha uzun ömürlü pil sağlığına sahip olma eğiliminde. Örneğin MacBook Air’in (M2, 2022) 16 saatlik rekorunu geçebilecek Windows destekli dizüstü bilgisayarların sayısı çok çok azdır. Ayrıca şirketlerin reklam yaparken “x saate kadar” şeklinde tabirler kullandığını biliyorsunuz. Bu verilen değerler en uygun şartlarda ulaşılabilen en yüksek değerler.
Pencere Öğeleri (Widget)
Widget’lar söz konusu olduğunda iki işletim sistemi önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Windows 11, Görev Çubuğu simgesinin üzerine geldiğinizde açılan bir panelde pencere öğelerini sergiliyor. Yakın zamana kadar Apple, macOS widget’larını Bildirim Merkezi paneliyle sınırlandırmıştı. Ancak macOS Sonoma ile birlikte bunları masaüstünde herhangi bir yere konumlandırma imkanı sağlandı. Dahası, iPhone widget’larını macOS masaüstünde kullanabiliyorsunuz. En büyük fark, iPhone ile oluşturduğunuz widget’ların yalnızca bilgi görüntülemesi; etkileşimli değiller.
Apple Ekosistemi ve Mobil Cihaz Entegrasyonu
Mobil cihaz entegrasyonu söz konusu olduğunda, sadece iPhone ile senkronizasyon mümkün olsa bile macOS’un hakkını vermemiz gerekiyor. Microsoft, özellikle Windows 11 ile birlikte çok iyi gelişimler sağlamıştı. Android telefon bağlandığında Windows ile mükemmel entegrasyon sağlanıyor. iPhone bağlantısında ise mesajlar, aramalar ve bildirimler alabiliyorsunuz. Bazı üst düzey Android telefonlar bağlandığında, Windows ekranında aynı anda birden fazla Android uygulaması çalıştırmanıza bile olanak tanıyor.
Hepsi harika gelişmeler. Ancak Apple masaüstü-mobil bağlantısı daha stabil, daha senkronize şekilde çalışıyor. macOS Sequoia ile gelen Yansıtma (Mirroring) özelliği ile mobil cihazın arayüzünü bilgisayar ekranında kolayca görebiliyor ve kontrol edebiliyoruz. Dahası bir iPhone’u harici bir web kamerası olarak kullanabilir (Windows da artık bu özelliğe sahip) ve bir iPad’i ikincil ekran olarak kullanabilirsiniz.
macOS Bildirimler paneli, yakındaki bir iPhone ile eşzamanlayarak metin mesajları göndermenizi sağlıyor. Apple Fotoğraflar’da tüm fotoğraflarınız aygıtlar arasında paylaşılabiliyor. AirDrop ile neredeyse her şeyi aktarmak mümkün. Ve hatta FaceTime ile aygıtlar arasında görüntülü görüşme yapabiliyorsunuz. Apple Watch, entegre ekosistemin Windows’la kıyaslanamayacak bir başka parçası. Örneğin, saatiniz yakınınızdayken Mac’inizin kilidini açabiliyorsunuz ve her ikisine de aynı bildirimler gidiyor. Kısacası, Windows çok gelişme kaydetti ama macOS bu konuda daha önde.
Sadece telefon da değil. Apple, kendi ürünlerini kullananlar için tüm cihazların birbiriyle kolayca iletişim kurmasını sağlıyor. Cihazlarınız arasında metin, dosya, resim ve video kopyalayıp yapıştırmanıza olanak tanıyan Clipboard özelliği çok faydalı olabilir. Örnek olarak, arkadaşınızın size gönderdiği bir metni iPhone’unuzda kopyalayabilir ve ardından bu metni iMac’inizde istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
Ayrıca iPad veya dizüstü bilgisayarınız aracılığıyla telefonunuza gelen aramaları yanıtlayabilir, bir cihazdan diğerine dosyaları AirDrop ile kolayca aktarabilir, tüm cihazlarınızdaki tüm iMessage mesajlarınızı görebilir, Sidecar aracılığıyla iPad’inizi dizüstü bilgisayarınızın ikincil ekranı olarak kullanabilir ve Continuity Camera’yı kullanarak telefonunuzu bilgisayarınızın web kamerası olarak kullanabilirsiniz.
Güvenlik
Son yıllarda Windows PC’ler fidye yazılımları, casus yazılımlar, botnet’ler ve eski moda virüsler de dahil olmak üzere birçok kötü amaçlı yazılımın kurbanı oldu. Microsoft doğrusu sürekli olarak güvenliğini artırıyor, Windows güvenlik güncellemeleri yayınlıyor, Microsoft Defender yamaları sunuyor ve hatta fidye yazılımlara karşı önlemler alıyor. Ancak yeterli mi orası tartışılır. Windows’un çok büyük bir kullanıcı kitlesi var, ayrıca her kişinin kullandığı donanım, ürün yazılımları farklı. Bu nedenle Windows’u hedef alan kötü niyetli kişilerin sayısı daha fazla.
Mac’ler ise çok daha temiz bir sicile sahip. Elbette kötü niyetli kişilerin hedef aldığı durumlar oluyor, macOS %100 problemsiz diyemeyiz. O tarafta da güvenlik açıkları meydana geliyor. Apple kusurları gidermek için yama yayınlama konusunda oldukça iyi. Ayrıca genel olarak işletim sistemi daha korunaklı, daha az cihazda çalışacak şekilde tasarlandığından daha güvenilir.
Özetle, hem donanım hem de yazılım üzerinde tam kontrole sahip olması ve macOS’in bir Unix işletim sistemi olması, Apple’ın işletim sistemlerinin Windows’tan daha güvenli ve çok daha kararlı olmasını sağlıyor. macOS’un Windows’a kıyasla daha küçük pazar payına sahip olması, onu kötü amaçlı yazılımlar için daha küçük bir hedef haline getiriyor. Kişisel verilerin güvenliği her zamankinden daha önemli, bu konuda Apple’ın avantajı var. Sunulan Keychain (Anahtar Zinciri) özelliği macOS’un ayrılmaz bir parçası ve parolalar da dahil olmak üzere çeşitli verileri güvence altına alabiliyor.
Kararlılık ve Daha Az Sorun
Bir de kararlılık konusu var. Mac’ler bu konuda da kazanıyor, çünkü Apple hem donanım ekosistemini (üçüncü taraf sürücüler Windows bilgisayarlarda istikrarsızlığın başlıca nedenlerinden) hem de yazılımı kontrol ediyor. Windows’un kararlılığı Windows 11 ile iyileşti, ancak macOS ile halen kıyaslanacak durumda değil.
Windows’ta nerede hangi hatayla karşılaşacağınız belli değil. Mavi ekran hataları ise en can sıkıcı şeylerden. İnternet ortamında mavi ekran hatası alan ve çözüm arayan sayısız kişi bulabilirsiniz. Sistemini uzun süre sorunsuz şekilde kullanan kişilerden biriyseniz şanslısınız, herkes için vaziyet böyle değil.
Örneğin Windows’ta yanıt vermeme ve dengesiz davranma gibi durumlarla daha sık karşılaşırsınız. Her zaman rastgele sorunlar baş gösterebilir, bazen uygulamalar düzgün çalışmayabilir. Apple’ın cihazlarında bu durum pek yaşanmaz, Windows makineleri yeniden başlatma gereksinimi duyarsınız.
Güncellemeler
Windows güncelleme sorunları herkesin dilinde olan bir şey. Artık o kadar alıştık ki, her güncellemede bir problem çıkmazsa anormal gibi karşılıyoruz. Yine de bu konuda Microsoft’a fazla yüklenemiyoruz, çünkü milyarlarca Windows kullanıcısı var. Her kullanıcının sistem yapılandırması, sürücüleri, kullandığı uygulamalar ve PC’yi kullanım şekli farklı. Bu kadar çeşitlilik içinde sorunsuz bir sistem sağlamak gerçekten zor. Misal olarak, macOS’un daha sorunsuz olması gayet doğal. Çalıştırılan donanım belli, piyasada olan model sayısı belli. Nitekim Mac bilgisayarların hem sorunsuz bir deneyim sağlaması, hem de güncellemeleri sorunsuz şekilde alması daha doğal.
Klasörler, Dosyalar ve Arama
Çoğu kullanıcıya göre dosyalar üzerinde çalışmak ve arama yapmak macOS’ta daha pratik. Mac’in Spotlight arama özelliği varsayılan olarak her şeyi detaylıca arayabiliyor. Windows’ta ise arama kısmı macOS’a göre daha geride.
Mac ayrıca dosyalar ve sürücülerle çalışmayı da son derece kolay hale getiriyor. Mac Finder, ayrı bir fotoğraf uygulaması açmadan etiketler ekleyebileceğiniz, meta verileri okuyabileceğiniz ve görüntüyü işaretleyebileceğiniz geniş bir arayüzde fotoğraf yönetimi sağlıyor. Finder’ı Mac masaüstünde sabit diskleri ve bağlı sürücüleri gösterecek şekilde ayarlarsanız, bağlı sürücüleri görüntülemek ve yönetmek daha kolay. Windows’ta aynı görevleri gerçekleştirmek için bir Dosya Gezgini’ni açmak veya bir Görev Çubuğu simgesine tıklamak gerek.
Windows’un Avantajları Neler?
Donanım, Cihaz ve Fiyat Seçeneği
Apple, harika MacBook tasarımı, iMac seçenekleri ve güçlü Mac Pro gibi bazı üstün seçeneklere sahip. Sorun şu ki, bu cihazlar pahalı olmasının yanı sıra sadece birkaç donanım seçeneğiyle geliyor. Piyasada her kitleye, her kişiye, her fiyata uygun Windows PC ve tablet mevcut.
Dahili bileşenler (CPU, ekran kartı ve SSD gibi) konusunda en küçük bir rekabet bile yok. Windows, istediğiniz bileşenlere sahip bir sistem toplama konusunda size çok daha fazla hareket alanı ve yükseltme yapmak üzere daha fazla esneklik sağlıyor. İstediğiniz parçaları seçip istediğiniz bilgisayarı toplayabilirsiniz. Dizüstü bilgisayar tarafında yine çok sayıda seçenek mevcut.
Windows, popülaritesinin yanı sıra temelde her cihazda kullanılabilir halde. Masaüstü bilgisayarlardan klavyeli ve klavyesiz tabletlere, 360 derece menteşeye sahip dönüştürülebilir dizüstü bilgisayarlardan avuç içi oyun konsollarına kadar.
Her türlü dizüstü bilgisayar çeşitleriyle birlikte, Windows yapı, tasarım ve görünüm açısından çok fazla çeşitliliğe sahip. MacBook’lar şık tasarıma sahip dizüstü bilgisayarlar, fiyatları da malum. Windows’a geldiğimizde karşımıza birçok marka ve model laptop seçeneği çıkıyor. İster oyunculuk ister iş için olsun. İster premium sınıf bir bilgisayar, isterseniz giriş seviye uygun fiyatlı bir model arayın.
Masaüstü bilgisayar tarafına gelince, yükseltme seçeneğine sahip ister standart bir PC, isterseniz bir mini PC alabilirsiniz. Ayrıca bazı bilgisayarlar önceden Windows yüklü halde gelebiliyor, böyle olmasa bile fazla zorluk çekmeden Windows’u kolaylıkla kurabiliyorsunuz. Dolayısıyla, Windows cihazlar söz konusu olduğunda seçenek sıkıntısı yok. Windows’un kurulumu da zor değil.
Çevre Birimleri, Sürücüler ve Uyumluluk
Windows’un fazlasıyla yaygın olması ve hakimiyet kurması nedeniyle, her cihaz üreticisi Microsoft’u dikkate almak zorunda. Yani bilgisayarınız için aksesuar veya bir bileşen satın almak istiyorsanız, aldığınız şey mutlaka Windows ile uyumluluk sağlayacaktır. Özel kişiselleştirme yazılımına sahip bir oyun klavyesi veya oyundan görüntü kaydetmek için kullanılabilecek bir yakalama kartı olsun, bu cihazların yalnızca Windows’ta çalışma veya Windows’ta çok daha iyi çalışma ihtimali yüksek.
Bilgisayarınızın içindeki bileşenler için bile, Windows çok daha sağlam sürücü ekosistemine sahip. Linux ve macOS ile kıyaslandığında donanım desteği tartışılmaz bile. Windows’a kıyasla Linux’ta donanımları çalıştırırken başınızın ağrıma olasılığı çok daha yüksek. Elbette tecrübeli olan, Linux’tan en iyi şekilde yararlanan kullanıcılar da var. Ancak genel kullanıcı kitlesinden bahsediyorsak, Windows şu anda tek seçenek gibi.
Oyuncular İçin Tek Seçenek
Oyunlar için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Az ya da çok, oyun oynuyorsanız Windows’tan başka seçeneğiniz yok gibi. Windows, basitçe söylemek gerekirse PC oyunları için tek platform niteliğinde. Rakibi yok.
Steam Deck ve Proton gibi teknolojilerin birçok oyunu Linux’ta oynanabilir hale getirmesi sayesinde dengeler biraz değişse de, halen kat edilmesi gereken çok yol var. Ayrıca oyunları başka sistemlerinde çalıştırmak için genellikle Proton gibi ara yazılım katmanları gerekiyor. Ancak oyun doğrudan çalışmadığından, yani arada aracı olduğundan dolayı düşük performans ve uyumluluk sorunları yaşanabiliyor.
Birçok oyun Linux üzerinde çalışmıyor. EA kısa süre önce Apex Legends için desteğini kesti ve Rockstar artık Grand Theft Auto V’i desteklemiyor. Dahası, bazı oyunlar çalışsa da Linux’ta yüksek ihtimalle daha kötü performans gösterecektir. Epic Games Store veya EA uygulaması gibi platformlar kullanmanız gerekiyorsa, istediğiniz oyunları oynayamayabilirsiniz.
macOS ise daha da kötü. Apple bazı geliştiricileri macOS için oyun yapmaya ikna etmiş olsa da, platformda çalışmayan çok fazla oyun var ya da çoğu durumda bu oyunlar yalnızca özel sürümlerde mevcut. Örneğin Death Stranding ve Resident Evil Village, Apple’ın macOS uyumluluğu için reklamını yaptığı iki oyun. Olay şu ki, bu oyunlara Steam’de sahipseniz macOS’ta oynayamazsınız. Çalışan sürümler App Store’da bulunuyor.
Windows, tüm büyük oyun dağıtım platformlarına ve oyunlara doğrudan destek sağlıyor. Üstelik bu tür bir platformda bile olmayabilecek yılların eski oyunlarına sahip. Nitekim sözü fazla uzatmaya gerek yok, Windows’un oyun konusunda rakibi yok.
Kullanıcılar Aşina, Daha Popüler
Yaşlısından gencine herkes bu işletim sistemi hakkında fikir sahibi. Az ya da çok insanlar aşina, nasıl çalıştığını biliyorlar.
Bu nedenle, bir bilgisayar satın alan neredeyse herkes Windows ile neye sahip olduğunun farkında. Yıllar içinde bazı paradigmalar değişse de, neredeyse herkes hayatında mutlaka Windows kullanmıştır veya kullanmaya devam ediyordur. Hangi pazardan bahsediyor olursak olalım, insanların bir ürünü diğerine tercih etmesinin en önemli nedeni aşina olunmasıdır. Ve hiçbir işletim sistemi Windows kadar tanınmış değil, birçok insana göre tek seçenek gibi.
Masaüstü ve Pencere Yönetimi, Çoklu Görevler
macOS ile Windows’u kıyasladığımızda, Windows çoklu görev açısından macOS’u geride bırakıyor. macOS’ta birden fazla pencereyi yan yana koymak, üçüncü taraf uygulamalar olmadan pek mümkün değil. Apple’ın işletim sistemi her ne kadar basit ve sade olsa da, pencere yönetimi konusunda herkese hitap etmiyor. macOS’un yapabildiği tek şey, uygulamaları ekranın yarısına sabitlemek. Diğer yandan Windows 11, Snap Layouts ve Snap Groups ile bunun çok ötesine geçerek ekranda aynı anda üç veya daha fazla pencereyi kontrol etmenize imkan tanıyor.
Uygulama Ekosistemi ve Desteği
Donanımlar ve sürücü desteğinden söz etmiştik. Yazılım söz konusu olduğunda, Windows’u çoğu insan için birincil tercih yapan çok daha fazla neden var. Yeni keşfettiğiniz, duyduğunuz herhangi bir yazılımı düşünün. Bu yazılımın Windows’ta bulunmama ihtimali çok ama çok düşük. Hatta çoğu uygulama sadece Windows için geliştirilmiştir.
Misal olarak, herhangi bir aksesuar üreticisinin ürünlerini ve RGB aydınlatmasını seviyorsunuz. Yapılandırma ve RGB kontrolü için sunulan uygulamaların hepsi ya Windows desteği sunuyordur, ya da sadece Windows üzerinde çalışır.
Photoshop ile fotoğraf düzenlemek istiyorsunuz diyelim, uygulama Windows ve macOS’ta var ama Linux’ta yok. Oyun performansınızı izlemek için MSI Afterburner’ı mı kullanmak istiyorsunuz? Sadece Windows’ta var. Dahası, PCMark 10 ve 3DMark gibi birçok popüler performans testi de yalnızca Windows’ta bulunuyor. Popüler video düzenleme yazılımı DaVinci Resolve, Windows ve macOS’ta olsa da Linux’ta kullanamazsınız. Microsoft’un Office paketi de Linux’ta yok ve çoğu Mac’te olsa da Access, Publisher ve Visio gibi uygulamalar mevcut değil. Bunun yanında, uygulamaların çoğu diğer platformlarda alternatiflerini bulabileceğiniz yazılımlar, fakat size gerçekten aynı deneyimi sunacak mı? O da ayrı bir mesele.
Kolay Tamir ve Bakım
Windows cihazları onarmak, yükseltmek ve bakımını yapmak daha kolay. iMac ve MacBook’lar sıkı şekilde entegre edilmiş donanımlarıyla tanınıyor. Özellikle cihaz garanti dışıysa ve AppleCare’iniz yoksa her şey çok maliyetli olabilir. Bazen onarım alışılmadık derecede uzun sürebilir çünkü belirli parçalar serviste mevcut olmayabilir.
Tersine, çoğu Windows dizüstü bilgisayar pil, RAM veya depolama sürücüleri gibi arızalı bileşenleri değiştirmenize olanak tanıyor. Ayrıca belirli bir markaya bağlı değilsiniz, farklı üreticilerin RAM, depolama ve diğer bileşenlerini satın alma esnekliğine sahipsiniz. Windows cihazlarda bir sorun çıkarsa yedek parçalar kolayca bulunabilir, Apple bileşenlerine kıyasla daha düşük maliyetli.
Daha Özgür Kullanım, Özelleştirme
Bu tartışılabilir lakin genel olarak Windows daha fazla özgürlük sunan bir sistem. Eğer bir geliştirici, kodlayıcı ya da BT uzmanıysanız, karmaşık uygulamaları çalıştırabilir, sistem ayarlarını değiştirebilir ve gerektiğinde kolayca ikinci bir işletim sistemi kurabilirsiniz. Komut İstemi, Kayıt Defteri Düzenleyicisi, Linux için Windows Alt Sistemi (WSL) ve daha fazlası gibi özelliklerle sistem üzerinde gelişmiş kontrole sahipsiniz.
macOS’ta Parallels gibi uygulamalar aracılığıyla ikincil bir işletim sistemi kurmanız ve sistem yönetimi için gelişmiş komutları çalıştırmak üzere Terminal’i kullanmanız mümkün. Mümkün olsa da Windows gibi fazla kontrole sahip değilsiniz, yapabilecekleriniz kısıtlı.
Öte taraftan Windows’u her açıdan özelleştirmek daha kolay. İsterseniz halihazırda bulunan üçüncü taraf uygulamalarla OS görünümünü tamamen değiştirebiliyorsunuz. İstediğiniz zaman farklı bir dosya yöneticisi kullanabiliyor, hangi alanda olursa olsun alternatif yazılım seçeneklerine yönelebiliyorsunuz. Hatta Windows ISO dosyalarını özelleştirebiliyor, işletim sisteminin istemediğiniz kısımlarını ortadan kaldırabiliyorsunuz.
Dokunmatik ve Kalem
Alternatif giriş açısından Microsoft’un işletim sistemi üstünlük kuruyor. Windows on yıldan uzun bir süredir tam dokunmatik ekran desteğine sahip, klavyeden dokunmatik veya ekran kalemi girişine geçtiğinizde dokunmatik için optimize edilmiş bir arayüz sunuyor. Piyasada tercih edilebilecek dönüştürülebilir dizüstü bilgisayar ve tablet yelpazesi var.
Hem Windows hem de Mac’te herhangi bir uygulamada metin girişi için seslendirme yapabilirsiniz. Bunu macOS’ta yapmak için özellikle etkinleştirmeniz gerekiyor. Sesli dikte açık olduğunda, Fn tuşuna iki kez dokunarak erişebilirsiniz. Windows’ta ise Windows Tuşu+H’ye basmanız yeterli.
Erişilebilirlik
Her iki işletim sistemi de engelli kullanıcılar için önemli özellikler sunsa da, Microsoft bu meseleyi öncelik haline getirdi. Her iki işletim sisteminde de ekran büyütme, metin anlatımı, Braille desteği, yapışkan ve yavaş tuş girişi ve ses girişi var. Ancak Windows ile görme engelli bir kişi sistemi sesle kurabiliyor. Microsoft, bilgisayarı gözlerinizle kontrol etme yeteneği bile ekledi ve alternatif giriş için bir dizi uyarlanabilir aksesuar çıkardı.
Yeni Copilot+ PC’ler, metin altyazıları görüntüleyen Canlı Altyazılar (Live Captions) özelliğine sahip. Bu özellik, diğer konuşulan dilleri bile İngilizceye çevirebiliyor. Tüm bunlar yerel PC bilgi işlem kaynaklarıyla yapılırken NPU’nun gücünden yararlanılıyor.
Copilot+ olmayan PC’lerde bile, Windows 11 ekrandaki herhangi bir kaynaktan gelen ses için canlı altyazılar görüntüleyebiliyor. Dahası, Ekran Okuyucu özelliği doğal şekilde ekrandaki metinleri okuyabiliyor. Geliştirilmiş Ses Erişimi (Voice Access) özelliği, PC’deki her şeyi kontrol etme imkanı tanıyor.
Apple ise seslerini kaybetme riski taşıyan kişilerin telefon veya görüntülü görüşmelerde kendi seslerine benzeyen bir dijital ses oluşturmalarını sağlayan Kişisel Ses (Personal Voice) gibi erişilebilirlik özelliklerini iyileştirmeye ve eklemeye devam ediyor.
3D, VR ve AR Desteği
VR, AR ve metaverse eskisi kadar gündemde olmayabilir. Ancak Apple, Vision Pro gözlüğüyle bu alana giriş yaptığı için işletim sistemlerini karşılaştırırken bir kriter olarak alabiliriz. Windows hala Microsoft’un üretim, mühendislik, sağlık ve eğitim alanlarında kullanılan HoloLens’ine güç veriyor. Windows’un Mixed Reality Portal uygulaması yalnızca VR gözlüklerle çalışarak size VR uygulamalarına sanal bir portal sunuyor. En popüler VR gözlüklerden biri olan Meta Quest, Mac’lerle değil yalnızca Windows ile uyumlu. Aynı durum yalnızca Windows üzerinde çalışan SteamVR oyunları için de geçerli.
Apple da bazı alanlarda VR desteği sağlıyor. Misal olarak, VR özellikli ekran kartları için harici muhafazalarla Final Cut Pro’da 360 derecelik video içeriğini düzenleyebilirsiniz. Apple’ın ARKit sistemi ise bazı iPhone ve iPad modelleriyle birlikte çalışarak uygulama geliştiricilerin artırılmış gerçeklik uygulamaları oluşturmasına olanak tanıyor.
Windows vs macOS
macOS’un önemli bir hayran kitlesine sahip olmasının birçok nedeni olabilir. Eşsiz bir kullanıcı deneyimi sunuyor, daha stabil ve daha farklı güçlü yanları var. Yine de Windows çoğu kişi için, hatta PC kullanıcı kitlesinin büyük kısmı için daha iyi bir seçim. Bunun başlıca nedeni, nispeten açık ortamı ve kullanım durumunuza (gündelik kullanım, eğitim, oyun, kodlama, profesyonel çalışma gibi) bağlı olarak donanımları seçme özgürlüğü. Elbette yazılım desteğini yabana atamayız, en önemli etkenlerden. Windows’un sorunları yok değil, ancak daha kapsamlı bir platform arıyorsanız açık ara önde diyebiliriz.