
Yedinci yıl kaşıntısı nedir, romantik ilişkileri nasıl etkiler?
Neredeyse her romantik ilişki büyük bir heyecan ve tutku ile başlıyor. Bu heyecanlı ve tutkulu atmosfer, zaman geçtikçe yerini daha sakin bir bağlılığa bırakıyor. Bir süre sonra, bu bağlılık da bazı çiftler için bir duraksama dönemi haline gelerek can sıkıntısına yol açıyor. Amerikalı psikologlar, romantik ilişkiye dayalı bu sıkıntıya ‘’yedinci yıl kaşıntısı’’ diyorlar. Peki, nedir bu yedinci yıl kaşıntısı? Gelin, yedinci yıl kaşıntısının kaçınılmaz bir durum olup olmadığını birlikte keşfedelim.
Yedinci yıl kaşıntısı nedir?
Psikoloji ve sosyoloji alanlarında derinlemesine incelenmiş olan yedinci yıl kaşıntısı, temelde 1950’lerde Amerika’da yürütülmüş bir araştırmaya dayanıyor. Bu araştırmaya göre, o dönem ülkedeki evliliklerde en çok boşanma yedinci yılda meydana gelmiş. Araştırmacılar, yürütülen bu çalışma doğrultusunda uzun süreli ilişkilerde özellikle beşinci ve yedinci yıl arasında bir kırılma noktasının deneyimlendiğini öne sürüyor. Bu duruma da kısaca yedinci yıl kaşıntısı deniyor.
Yedinci yıl kaşıntısı döneminde yer alan çiftler, ilişkilerinin rutinleştiğini hissediyorlar. Bununla birlikte, hem bireysel hem ilişki bazlı değişimler yüzünden bireyler partnerleriyle eskisi kadar uyum içinde olmadıklarını düşünebiliyorlar. Bu hissiyat ve düşünce sonucunda da ilişkilerde kopuşlar gerçekleşiyor ve sadakat sorgulamaları başlıyor.
Her ne kadar eski dönemlerde bu durumun yedinci yılda açığa çıktığı araştırmalarla desteklenmiş olsa da günümüzde evliliklerde boşanmalar daha erken bir dönemde başlıyor. Uzmanlar, yedinci yıl kaşıntısının günümüz modern dünyasında gerilediğini belirtilerek uzun ilişkilerde dördüncü ve beşinci yılda bu olgunun kendisini gösterdiğini ifade ediyorlar.
Yedinci yıl kaşıntısının ortaya çıkma sebepleri
İnsanların romantik ilişkilerinde mutsuz olmalarına ve hatta başka kişilerle cinsel ilişkiye girmeyi düşünmelerine neden olan yedinci yıl kaşıntısının arkasında farklı sebepler bulunuyor. Şimdi, bu fenomenin neden ortaya çıktığını sizlerle paylaşmak istiyoruz:
- Rutine bağlı sıkıcılık: Uzun ilişkilerde ilişkinin başındaki maceracı ruh zamanla günlük sorumluluklarla yer değiştiriyor. Bu durum, bireylerin partnerleriyle sürekli aynı aktiviteleri yapmasına ve partnerlerini ezberlemesine neden oluyor. Aynı zamanda, çoğu uzun ilişkide ilişkinin başındaki sürprizler de zaman içinde azalıyor. İlişkilerde rutinlerin gelişmesi ve yerleşmesi sonucunda da uzun vadede can sıkıntısı tetikleniyor.
- Bireysel değişimler: Her birey zamanla gelişiyor ve değişiyor. Bu durum, ilişkinin başında benzer olan değerlerin ve hedeflerin farklılaşmasına yol açıyor. Bu farklılaşma da insanların birbirlerinden uzaklaşmasına neden olabiliyor.
- Biyolojik ve psikolojik faktörler: Bazı uzmanlar, insan beyninin uzun bir süre boyunca aynı kişiye tutkuyla bağlı kalmaya programlı olmadığını öne sürüyor. Bu uzmanlara göre, bir ilişkinin ilk yıllarında yoğun bir şekilde dopamin salgılanırken zaman içinde bu salgı azalıyor. Bu salgının azalması sonucunda da partnerler birbirlerine karşı daha az heyecan ve istek
- Dış etkenler: İş hayatından kaynaklanan yüksek stres, maddi zorluklar ve diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerin yolunda gitmemesi gibi durumlar, partnerlerin birbirlerine vakit ayırmasını zorlaştırıyor. Birbirleriyle yeteri kadar zaman geçirmeyen partnerlerin arasındaki iletişim de zamanla zayıflıyor. Bu iletişim kanalının hasar almasıyla da pek çok insan ilişkisini sorgulamaya başlıyor.
Yedinci yıl kaşıntısını aşmak için yapılabilecekler
Yedinci yıl kaşıntısı, insanların partnerlerine karşı olan sevgisini azaltmasa da ilişkideki tutkuya, bağlılığa ve heyecana zarar vererek birçok evliliğin boşanmayla ve birçok romantik ilişkinin de ayrılıkla sonlanmasına yol açıyor. Bu nedenle, yedinci yıl kaşıntısına yakalandığını düşünen bireylerin bazı yöntemlere başvurması büyük bir önem taşıyor. Şimdi, bu yöntemleri sizlerle paylaşmak istiyoruz:
- İletişimi güçlendirmek: Yedinci yıl kaşıntısına yakalandığını düşünen çiftlerin ilk olarak ilişkilerindeki iletişim kanalı üzerine düşünmeleri gerekiyor. Bu olguya sahip bireylerin duygularını bastırmak yerine onları partnerleriyle paylaşmaları büyük bir öneme sahip. Duyguların zaman geçmeden karşı tarafla paylaşılması, küçük sorunların büyümeden çözülmesine ve ilişkilerin uzun vadede daha sağlıklı bir hale getirilmesine yardımcı oluyor.
- Partnerle yeni şeyler denemek: İlişkideki rutinlere bağlı olarak doğan yedinci yıl kaşıntısı için partnerle birlikte yeni hobiler edinmek öneriliyor. Yeni hobilere ek olarak, çiftlerin yeni rotalara seyahat etmesi de etkili pratikler arasında yer alıyor. Çiftler yeni aktivitelere birlikte adım atarak günlük rutinlerinin dışına çıkabiliyorlar ve bu durum da ilişkinin tazelenmesini sağlıyor.
- Bireysel gelişime odaklanmak: Romantik bir ilişkide mutluluğu yakalamak için bireysel mutluluğun yaratılması gerekiyor. Bireysel mutluluk için de kişisel gelişime yatırım yapmak büyük bir önem taşıyor. Bireysel ilgi alanlarına yeteri kadar vakit ayrıldığı zaman romantik hayata renk katılabiliyor.
- Profesyonel destek: Yukarıdaki stratejilerin uygulanmasına rağmen yedinci yıl kaşıntısıyla mücadele edilemiyorsa bir çift terapistine danışmak en faydalı seçenek haline geliyor. Çift terapistinden destek alınarak ilişkisel problemler daha sağlıklı bir şekilde algılanıyor ve çözüme kavuşturulabiliyor.
Her ilişkide mutlaka yaşanan bir dönem olmayan yedinci yıl kaşıntısına yakalandığınızı düşünüyorsanız yukarıdaki pratikleri uygulayarak partnerinizle birlikte bu ilişkisel dalgalanmanın üstesinden gelebileceğinize inanmalısınız.
İlginizi çekebilir: Her çiftin öğrenmesi gereken 5 ilişki dersi