
“Yoldan Çıkmış Kadın” Gerçekten Özgür mü?
Le demi-monde iyi ve kötü dünyalar arasında, arafta kalmış kadınlar, tabiri caizse “kibar seks işçileri” için kullanılıyor edebiyatta. Bu kadınların sosyal ötekiler olduğuna, zengin ve saygıdeğer erkeklerle ilişki kurarak saygın dünyaya geçmeye çalıştıklarına vurgu yapılıyor. Onlara yakıştırılan bir başka kavram da courtesan. Kelime anlamı “saraylara, varlıklı ve saygın ailelerin salonlarına ait” olduğu için bu kullanım güçlü bir ironi barındırıyor.
O dönem varlıklı erkeklerin çoğunun hayatında bir courtesan var. Ancak bu gerçeğin kibar insanların saygın ortamlarına ya da sahneye taşınması utanç verici bulunuyor. Bedenini satan, yoldan çıkmış, günahkâr, ahlaksız courtesan aileyi, evlilikleri tehdit ettiği için görmezden geliniyor, yok sayılması bekleniyor.
Tam da bu nedenle, La Traviata’yı izleyen dönemin önemli düşünür ve eleştirmenlerinden George Henry Lewes (1817-1878) eser hakkındaki şu yorumu yapıyor:
“Sadece kız kardeşlerimizin ve eşlerimizin önüne getirilmeye uygun olmayan bir konu değil, aynı zamanda kendi önümüze getirilmeye de uygun olmayan bir konu bu“