Gelisiyorum.com | Blog

Yönetici değil, sinir sistemim beni işten çıkardı

18.07.2025
26
Yönetici değil, sinir sistemim beni işten çıkardı

Aslında işten ayrıldığım bir gün yok. Bir istifa mektubu yazmadım, patronumla ciddi bir konuşma da geçmedi. Ama o sabah, çalan telefona titreyen ellerimle uzandığımda anladım: Bedenim çoktan gitmişti…

Ne zaman uyansam boğazımda bir düğüm beliriyor, mesaj sesleriyle irkiliyor, toplantı saatini düşündüğümde midemde bir sızı hissediyordum. Başımın arkasında giderek yükselen bir ağrı vardı. Aslında fiziksel olarak işteydim ama ruhum çoktan alarmdaydı. O alarmı kimse duymuyordu, hatta ben bile…

Başta bunu sadece yorgunluk sandım. “Herkes yorulur.” dedim kendi kendime. “Bu hisler geçer. Herkes bunlarla baş eder. Sızlanma.” Ama zamanla anladım ki bu sıradan bir yorgunluk değil, derin bir tükenmişlikti.

Mikro yönetim, ruhun işgalidir

Artık önemli olan sadece işimi yapmak değildi. Her adımım, saat kaçta girdiğim, ne zaman çıktığım, kimi ne zaman aradığım, neden tek başıma karar aldığım sürekli denetleniyordu.

İnisiyatif almak bir meziyet değil, risk haline gelmişti. Sessizlik bile artık kelimesiz bir sorguya dönüşüyordu.

Her gün küçük küçük parçalanarak eksiliyordum. Bir sabah bilgisayarımı açmak için oturduğumda kollarım kalkmadı. Omuzlarımda değil, kalbimin tam ortasında bir ağırlık vardı. Fiziksel bir hastalığım yoktu ama bedenim sessizce direniyordu. Sanki fısıldıyordu: “Beni bu düzenden çıkar.”

Reklam

Zihin susar, beden anlatır

Zihin uyum sağlar. Kurallara, baskılara, beklentilere. Ama beden? O dürüsttür. Yalan söyleyemez.

İçinizdeki her şey ‘idare etmeye’ çalışırken beden sessizce çöker. Yüzünüz güler ama ruhunuz yavaşça silinir. Ekrana bakarsınız ama gözleriniz hiçbir şeyi görmez olur. Kahve içseniz de elleriniz titrer. Kimse anlamaz. Çünkü modern iş dünyasında çöküş, performans düşerse fark edilir. Oysa çoğu çöküş, yüksek performansın arkasında gizlenir.

İşinizi hâlâ başarıyla yerine getirirsiniz ama artık kendinizden ödün verirsiniz. Ve sonunda kendinizi kaybedersiniz.

Artık iş yapıyorum, ama kendimi koruyarak

Beni işten çıkarmadılar. Ama ben kendimle bir karar aldım: Artık bedenimin ihtiyaçlarını ertelemeyeceğim.

O gün anladım ki yöneticilik sadece rakamları yönetmek değil, insanları da korumaktır. Çalışanların beden dilini, gözlerindeki yorgunluğu fark etmeyi bilmektir. Çünkü bir ekipte kahkaha varsa, orada huzur vardır. Huzurun olduğu yerde ise gerçek liderlik başlar.

Bugün başarı kriterlerim yalnızca satış rakamlarından ibaret değil. Sırt ağrıları da bir veridir, sessizlikler de, devamsızlıklar da… KPI’larımın (anahtar performans göstergelerimin) içine artık insana dair tüm işaretleri dahil ediyorum.

Bir çalışanım gülmüyorsa, mutlu değilse, orada bir şey eksiktir. Ve bazen performansı değil, ekip nabzını yönetmek gerekir. Çünkü mutlu ekip, sürdürülebilir performansın ön koşuludur.

Robot değil, insan kalmak

Kimse sabah mide sancınızı bilmez. Kimse gece kaç kere uyandığınızı sormaz. Ama siz iyi bilirsiniz. O sabah bir iç ses yükselir: “Bu artık sadece yorgunluk değil. Sınıra ulaştın.”

Ve bir karar verirsiniz.

Yöneticiniz sizi takdir etmeyebilir. Kimse teşekkür etmeyebilir. Ama bedeniniz, bir gün durur. Ve sizi kendinize getirir.

İşte o gün, sessiz ama net bir karar alırsınız: İşe değil, önce kendime sadığım.

İlginizi çekebilir: Çok iyi olmak yeterli değilse, ne olmam gerek?

Kaynak

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Gelisiyorum.com | Görsel Eğitim Akademisi!